24 Nisan 2024 Çarşamba
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Döviz piyasasında başkanlık vurgunu

Başkanlık dayatması sonucu döviz kurlarının rekor kırdığı haftada Türk lirası, ‘carry trade’ parası haline geldi. Ekonomist Uğur Civelek, TL’deki kaybın yarısının iç gelişmelerden kaynaklandığını söyledi

Döviz piyasasında başkanlık vurgunu
A+ A-

Recep Erçin
[email protected]

Türk lirası yılbaşından bu yana dolar ve avro karşısında ortalama yüzde 10 değersizleşti. Üstelik TL’deki değer kaybı uluslarası dolar endeksinin gerilediği dönemde yaşandı. Yani doların dünyada değeri düşerken Türkiye’de arttı. Öte yandan 15 Temmuz’dan bu yana görülen değer kaybı da yine sepet kur bazında yüzde 24’e ulaştı. Hafta içerisinde gelen üst üste rekorların ardından Merkez Bankası, önce zorunlu rezerv oranlarında değişikliğe giderek piyasaya döviz likiditesi sağladı, ardından hükümet cephesinden gelen “eli kolu bağlı değil” açıklamalarından destek alarak piyasaya repo aracılığıyla verdiği TL likiditesini kesti. Söz konusu hamleler sonucu muhtemelen”carry trade” alımlarının önüne geçildi ve kurlar aşağı yönlü harekete geçti. Bunun sonucunda 4.14 TL’ye kadar çıkan avro 3.96’ya, 3.90 TL’ye kadar çıkan dolar da 3.72’ye geriledi.

FİRMALAR BORÇ KAPATTI

Bir hafta içerisinde görülen bu son derece sert dalgalanma ise söz konusu zaman diliminde döviz işlemi yapanları ya zengin etti ya elini yaktı. 11 Ocak 2017 tarihli haberimizde dikkat çektiğimiz üzere KOBİ’ler borç taksitlerini ödemek için piyasadan küçük miktarlarda da olsa döviz çektiler.

Piyasadaki sığlık ve başkanlık dayatmasının getirdiği gergin ortam nedeniyle söz konusu küçük çaplı alımlar bile kurları rekor seviyelere çıkarmaya yetti. Başbakan Binali Yıldırım da önceki gün yaptığı açıklamada, dövizdeki artışın döviz borcu olan şirketlerin ödemelerini yapmaları için döviz almalarından kaynaklandığını söyledi.

Hafta içerisinde gündeme gelen bir konu da Türkiye’nin en büyük havayolu şirketinin borç ödemesi nedeniyle döviz talebinde bulunduğuydu.

MANİPÜLASYON İDDİALARI

Hükümet cephesinden gelen açıklamalarda dolardaki artışın spekülatif nedenlerden kaynaklandığı belirtildi. Dövizdeki artış sürdükçe açıklamaların dozu artarak manipülasyona kadar vardı. Başbakan, başbakan yardımcıları ve bakanlar da manipülasyon iddialarına destek verdiler. Star’da yayımlanan habere göre, ilk olarak manipülasyon yaptığından şüphelenilen 60 döviz bürosu hakkında denetleme kararı alındı ve işlem başlatıldı. Benzer yönde iddialar, 2013 Mayıs’ında dönemin FED Başkanı Ben Bernanke’nin parasal genişlemeye son verecekleri açıklamasıyla başlayan ve o günden bu yana geçen dönemde her kur artışında gündeme geldi. Ancak yasalara göre suç olan manipülasyon nedeniyle söz konusu dönemde ceza alan olmadı.

SPEKÜLASYON OLABİLİR

Hükümet cephesinden gelen açıklamalarda kurların spekülasyon nedeniyle arttığı da ifade edildi. Konuya ilişkin görüştüğümüz para piyasaları uzmanı, ekonomist Ali Ağaoğlu, spekülasyonun normal bir durum olduğunu belirtti. Ağaoğlu spekülasyonu şu örnekle açıkladı: “Örneğin bir eviniz var. Ancak çocuğunuza miras bırakmak için bir ev daha almak istiyorsunuz. Çünkü miras olarak para veya altın bırakmak yerine konut fiyatlarının bunlardan daha fazla değerleneceğini öngörerek konut alımı yaptığınızda bu da bir spekülasyondur” dedi.

Dövizdeki artışa da açıklık getiren Ağaoğlu, “Diyelim ki bir kişide döviz var. İkimizin de dövize ihtiyacı var. Kime satar. En yüksek fiyatı verene. Serbest piyasada arz ve talep fiyatı belirler” diye konuştu.

VURGUN PARASI OLDU

Yüksek döviz açığı nedeniyle sıcak para akımlarına bağımlı Türkiye’de reel faizlerin siyasi baskılar ve ekonomik durgunluk nedeniyle benzer ülkelere kıyasla düşük kalması sonucu sıcak para akımları yavaşladı. Bunun sonucu TL, son dönemde “carry trade” parası haline geldi. Ekonomist Evren Devrim Zelyut, bu durumu şöyle açıkladı: “Finansal haydutlar gelip Merkez Bankası’ndan yüzde 8.5 ile borç alıyorlar. Bununla Türkiye’de dolar alıyorlar. Sonra faizi daha yüksek bir ülkeye mesela Brezilya’ya gidip, Brezilya realine karşı doları satıyorlar. Orada real cinsi yüzde 14 faiz alıyorlar. Sonra faizi cebe koyup doları daha ucuza alıp gelip bu doları Türkiye’de satıyor ve Türk lirası alıyorlar. Bütün bu işlemlerden en az yüzde elli para kazanıyorlar. Yani hem dolar hem de faiz farkından paralarını katlıyorlar.”

Zelyut bu satırları 11 Ocak’ta aydinlik.com.tr’deki köşesinde yazdı. İki gün sonra Sözcü’ye konuşan eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz da aynı konuya dikkat çeken açıklamalar yaptı.

KAYIP TEK YÖNLÜ DEĞİL

TL’deki değer kaybına ilişkin görüşüne başvurduğumuz ekonomist Uğur Civelek, “TL, yüzde 20 değer kaybettiyse bunun yüzde 10’u iç gelişmelerden” dedi. Küreselde iki gelişmenin söz konusu olduğuna dikkat çeken Civelek, “Çin kambiyo rejiminde değişikliğe kadar gidecek bir takım adımlar attı. Döviz talebinde bulunanlara gerekçeleri soruluyor. Bu döviz alımını kısıtlamak demek. Gelişmekte olan diğer ülkeleri etkileyecek” diye konuştu.

Son 1.5 yıldır gelişmekte olan ülkelerden para çıkışı yaşandığını hatırlatan Civelek, şunları söyledi: “İkinci gelişme, gelişmiş ülkelerin PMI’ları yükseldi. Gelişmekte olanlar da ise bir hareket yok. Burada bir anormallik var. Bu geçici mi değil mi? Eğer değilse demek ki Trump’ın göreve gelmesine gerek kalmadan birileri korumacılığa başlamış. Bunun etkilerinizi görüyoruz demektir. Dünya ticareti ve finans sektörü için iyi bir durum değil. İçerde ise rejim deşikliği gündemde. Uluslararası güçlerin hesapları varken, hem de bu bölgede, TSK’yı zayıflatan adımlarla kime hizmet ediyorsun? Mutabakat sağlamak varken anayasa değişikliği ile ayrıştırıcılık yapıyorsun, ekonomide bakanların söyledikleri ile yaptıkları birbirini tutmuyor, varlık fonuna piyangoyu devrediyorun peki gelir ortaklığı için bunları kime satacaksın, merkez bankasına para mı bastıracaksın? TL’deki değer kaybının tek yönü yok. Bu ortamda yabancılar çıkarken yerliler de aynı yönde hareket eder.”

MERKEZ’DEN TEHLİKELİ ADIMLAR

Eski Hazine Müsteşarı, ekonomist Dr. Mahfi Eğilmez, “Kendime Yazılar” adlı kişisel blogunda yayımladığı “Kur Niçin Yükseldi ve Nasıl Düştü?” başlıklı yazısında haftanın gelişmelerine değindi.

2017 yılının başlarında 2016 yılının son dönemini etkileyen siyasal ve ekonomik olaylarda bir değişiklik söz konusu olmadığını belirten Eğilmez, “Kurda ilk iki haftada yaşanan sıçramaların nedeni büyük ölçüde Anayasa değişikliği teklifinin yarattığı gerilimdir” değerlendirmesinde bulundu.

Kurdaki düşüşe ilişkin ise Merkez Bankası’nın haftalık repo ihalelerini iptal ederek örtülü faiz artırımı yapmasını ele alan Eğilmez, bankaların ucuz haftalık borçlanmadan pahalı gecelik borçlanmaya yönlendirildiğine dikkat çekti. Eğilmez, “Gecelik borç verme limitli olduğu için, haftalık repo ihaleleri iptal edilmeye devam ederse, bankalar bundan sonraki dönemde yüzde 10 faizli geç likidite penceresini kullanmak zorunda kalacakları için faiz daha da yükselecektir. Merkez Bankası’nın faizi artırmadan kuru denetim altına aldığı söylemleri gerçeği yansıtmamaktadır. Merkez Bankası görünürde faizi değiştirmemiş ama gerçekte artırmıştır” dedi.

Hürriyet yazarı, ekonomist Uğur Gürses de, Merkez Bankası’nın, bankaları geç likidite penceresinden borçlanmaya ittiğini söyledi. Gürses 14 Ocak’ta yayımlanan yazısında, bu durumun getireceği risklerine işaret ederek, “Fiyatını düzeltmediği piyasayı, likidite belirsizliği ile ‘terbiye’ etme çabası, ilk ağızda mevduat ve kredi faizlerini hızla yükseltir” uyarısı yaptı.

Son Dakika Haberleri