24 Nisan 2024 Çarşamba
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Ekonominin sorumluları şimdi rol çalıyor!

Ufuk Söylemez

Ufuk Söylemez

Eski Yazar

A+ A-

Son günlerde tuhaf şeyler oluyor. Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve onun bazı ekonomi bürokratları, adeta muhalefetten rol çalıyor. Bizim yıllardır yazıp konuştuğumuz hatalı ekonomik politikalardan sanki birinci derecede sorumlu değillermiş gibi, onlar da ekonominin gidişatından şikâyet ediyorlar. İmar rantlarına, AVM’lerle ithalat ve tüketim çılgınlığına, sıcak parayla ağır borçlanmaya sanki kendilerinin, 12 yıldan beri ısrarla uyguladıkları politikalar neden olmamış gibi konuşuyorlar. Sanki üretim yerine tüketimi, imalat yerine ithalatı, tasarruf yerine borçlanmayı ikame eden ve ekonomiyi bu hale getirenler kendileri değilmiş gibi davranıyorlar. 

A. Babacan, şimdilerde konuşmalarında, hukuk devletinden, üretimin öneminden vs. dem vuruyor. 

Onun atadığı, bu iktidarın bir önceki Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz ile Ali Babacan’ın danışmanı Erhan Usta da, bugün muhalefete geçip, mangalda kül bırakmıyorlar. Hatta “boynuz kulağı geçer” misali, yıllardır muhalefet edenlere söz bile bırakmıyorlar neredeyse. 

Doğru yolu görmeleri ve çok geç de olsa bu noktaya gelmiş olmaları elbette güzel bir şey. Ama en ufak bir özeleştiri yapmadan, pişmanlık beyan etmeden, koltuklarını kaybedince ve/veya kaybedeceklerini anlayınca, muhalif kesilmeleri, hoş da değil, inandırıcı da değil, etik de değil açıkçası. 

*** 

Hoş, ülkemizde dün ak diyenin bugün kara dediğini, sabah tükürdüğünü akşam yaladığını maalesef sıkça görür olduk. İlkesizlik-omurgasızlık-fırsatçılık ve bencillik tavan yapmış durumda. 

Dün cemaat görünümlü F-tipi silahlı örgütün bizzat kendi milletvekillerine ve bugünkü milletvekili adaylarına yaptığı alçakça kumpasları yok sayarak, bu kirli ve karanlık yapının medyasında boy gösterip “sözde” muhalefet yapanlar da bu ilkesizliğin ve kaypaklığın başka çirkin örnekleri değil mi? 

Aday olmak, mebus olmak uğruna her yolu mubah görme anlayışı bizi nerelere getirdi. En çapsız-en niteliksiz, en kaypak-en fırsatçı tipler, bütün kifayetsiz muhterisler, koltuk ve mebusluk uğruna yaptıklarını da söylediklerini de rahatlıkla değiştirip, inkâr edebiliyorlar. 

İktidarı eleştirirken, özellikle Meclis’teki muhalefetin bu acıklı haline üzülmemek ve pes dememek de mümkün değil maalesef. 

Tam “at izinin, it izine” karıştığı bir karambol yaşıyoruz. 

“Bir bilen” büyüğümüz bunun için, bu seçimlerin bugün Meclis’te bulunan bütün partiler açısından kazanana da kaybedene de itibar ve hayır getirmeyeceğini söylüyor. 

Ne dersiniz haksız mı acaba?