25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 25°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

‘Ekonomizm’ yetmez millici misin? Amerikancı mısın? Onu söyle!

Ufuk Söylemez

Ufuk Söylemez

Eski Yazar

A+ A-

Genel seçim yaklaşırken, ciddiye alınabilecek, sipariş ve/veya yanlı olmayan kamuoyu araştırmalarında ortak bir eğilim giderek belirginleşiyor. 

Görünen, AKP’nin mutlak-tek parti iktidarının sonuna gelindiği yolunda. 

Söz konusu anketlerde, 2011 genel seçimlerinde yüzde 49.95 gibi bir oy almış olan AKP’ninyüzde 38-43 bandına hızlı bir düşüş içinde olduğu anlaşılıyor. 

Yani AKP’nin tek başına iktidarı artık çok zor görünüyor. İktidar olsa bile bunun bıçak sırtında bir iktidar olacağı, ne Anayasa değişikliğine, ne parti içi sorunları aşmaya, ne de ekonomiyi ve bürokrasiyi kontrol etmeye muktedir olamayacağı çok açık. 

Ancak AKP iktidarına alternatif olmaya çalışan Meclis’teki muhalefet partilerinin, bu son derecede uygun seçim atmosfer ve konjonktürüne rağmen, beklenen ve olması gereken coşkuyu, geniş halk kesimlerini kucaklayacak heyecanı, ülkenin milli ve hayati sorunlarına sahip çıkacak kararlılığı ve ümidi ortaya koyamadıkları görülüyor. 

Örneğin, ben mesleki ve uzmanlık alanım olan ekonomide, Atatürk’ün karma ekonomik anlayışını savunan -Vatan Partisi haricinde- bir muhalefet partisi göremedim. 

Altta kalanın canının çıktığı vahşi kapitalizmin, sıcak para ve borçlanmaya dayalı, üretimden kopmuş bir kumarhane ekonomisinin, makyajlanmış ve revize edilmiş halini savunan, muhalefet partilerinin, temelde farklı ve doğru şeyler söylediğini görmüyorum. 

CHP, hâlâ “kayden Türk- kalben ABD’li” Kemal Derviş ve müritlerinden medet umuyor. 

Siyasi yaşamımızın erdemli ve nezaket dolu ismi rahmetli Bülent Ecevit’in bile “yaşamımdaki en büyük pişmanlığım” diye tanımladığı, IMF ve ABD’nin adamı, TÜSİAD’çıların ve kartel medyasının muhibi Kemal Derviş’i ekonominin başına getireceğini açıkça ve ısrarla söylemekten hiç çekinmiyor maalesef. 

Meclisteki muhalefet, Türkiye’nin ve Türk milletinin bugün karşı karşıya kaldığı temel birçok konudan, bölücülük fesadından- Kıbrıs’a kadar- yok sayarak, hiç bahsetmiyorlar. Gökteki yıldızları vaat ederek, bol keseden parasal vaatlerde bulunuyor. Yani “Ekonomizm” kolaycılığına saplanıyorlar. 

Millet, dilini-sınırlarını-birliğini ve bağımsızlığını tehdit eden, ABD destekli, PKK/HDP fesadına karşı bir duruş beklerken, onlar millete sadece parasal vaat ve ekonomik ümit saçmaya çalışıyorlar. 

Toplumun temel gerçeklerini, sorunlarını sadece ekonomiye indirgiyorlar. 

Halbuki Silivri’de karda kışta toplanan onbinler, 19 Mayıs’larda, 10 Kasım’larda Anıtkabir’e yürüyen yüz binler, Haziran Gezi direnişinde Mustafa Kemal’in askerleriyiz diye haykıran milyonlar, bu taleplerini kucaklayacak, milli duruştan-ulusal çıkarlardan yana bir parti arıyorlar bugün. 

Ama özellikle Meclis’teki muhalefet partileri, bu konulara-asla değinmiyor, adeta kaçıyorlar. 

Bir yandan, HDP/PKK ile koalisyon yapabileceklerine dair mahcup ve kurnaz mesajlar veriyorlar. 

Öte yandan, Cumhuriyet tarihinin gördüğü en kirli ve tehlikeli organizasyon olan, ABD iltisaklı -Cemaat görünümlü F-tipi örgütün yayın organlarında hiç sıkılmadan boy gösterip, “sözde” muhalefet yapıyorlar. 

Maaş, ikramiye, yardım vaatleri dışında, bu milletin- bu Cumhuriyetin değerlerine-bekasına sahip çıkacak, kararlı fedakar, nitelikli ve cesur bir muhalefete ihtiyaç var. 

Ekonomik sıkıntılar, işsizlik, yoksullukla boğuşan Türk halkının, sadece “para” peşinde koşup, oy vermek istediğini nereden biliyorsunuz? 

Bu millet Kurtuluş Savaşını verirken, para-ikramiye-mali yardım için mi canını-kanını ortaya koydu. 

AKP’nin sıcak para politikalarının uygulayıcısı ve müsebbibi olan eski Merkez Bankası Başkanını ve Ali Babacan’ın danışmanını “yeni kadro ve umut” diye sunan muhalefet partileri, milli duruş ve güveni ortaya koyamıyorlar. 

Bu nedenle Meclisteki muhalefet partilerinden ben şahsen umudumu kestim. 

Parlamento dışında, milli duruş ve ulusal çıkarlarımızı savunan, Atatürk’te Birleştik diyen, neo-liberal ya da kapalı devletçi politikalar yerine, Atatürk’ün karma ekonomik modelini savunan, AKP iktidarına karşı herkes susup-sinerken, ağır bedeller ödeme pahasına, kararlı ve özverili bir muhalefet yapabilen bir parti olarak -Vatan Partisi- burada ciddi ve ümit vaat eden bir demokratik seçenek olarak temayüz ediyor. 

Oyumu kime ve niye vereceğimi önümüzdeki günlerde ayrıntılarıyla açıklayacağım. Ancak bölünme Anayasasına karşı sağ-sol demeden, Atatürk’te Birleştik şiarıyla bir araya gelen, partiler üstü demokratik bir kuvayı milliye hareketi olan Milli Merkez’in seçimlere yönelik olarak, Sn. Hüsamettin Cindoruk imzasıyla yayınladığı son bildirisinin sonuç bölümünü, bu yazımda sizlerle paylaşmak istiyorum. 

“...Milli Merkez yaklaşmakta olan genel seçimlerde, siyasi bilinci yüksek tüm yurtsever mücadele arkadaşlarımızın, kendi yörelerinde güçlü olan, Atatürk’te Birleştik diyen partileri ve Cumhuriyetimizin kurucu değerlerine gönülden bağlı adayları desteklemelerini ve vicdanlarının sesine uygun olarak oy kullanmalarını tavsiye etmektedir. Yönetim Kurulu üyelerinin oyları ile ilgili yapacakları açıklamalar ortak bir kararı değil, kendi kişisel tercihlerini gösterecektir...” 

İşte yukarıdaki ilkeler çerçevesinde, Milli Merkez Yönetim Kurulu üyesi ve Ankara temsilcisi olarak ben, kişisel tercihimi Millici-yurtsever ve demokrat olan, Atatürk’te Birleştik diyen, Cumhuriyet’in kurucu değerlerine gönülden bağlı olduğunu düşündüğüm parlamento dışındaki bir parti lehine kullanacağım. Çünkü AKP’nin alternatifinin -yine- Amerikancı değil, Millici bir parti olmasını arzu ediyorum. 

Devamı gelecek yazılarımızda...