İş güvencesi tehlikedeyse her türlü eylem meşrudur

Deniz Bilici
[email protected]

Kamuda çalışan 720 bin taşeron işçisi kadro beklerken hükümet, memurların iş güvencesini de elinden alacak bir düzenleme girişiminde. “Kamu Çalışma Reformu” diye adlandırılan bu düzenlemenin kamuda memur, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçi statüsünde (taşeron işçileri de dahil) çalışanların hepsini kapsayacağı belirtiliyor. Çalışma Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun açıklamaları uzun süredir tartışılan reforma ilişkin ipuçları veriyor. Geçen hafta konuya ilişkin bir açıklama daha yapan Müezzinoğlu, memuriyet güvencesinin tek başına kriter olmayacağını söyledi. Müezzinoğlu’nun, “Güvence artı ne olmalı? Terfi nasıl olmalı? Memuru bugün aldık 30 yıl sonra da bizim memurumuz mu, kendisini geliştirmiş mi, alanındaki gelişmeleri takip edip etmediğine bakmalıyız. Milletimiz kendi alanlarındaki gelişmeleri dünya ile yarışacak şekilde takip edebilmeli. Bu performans 5 yıllık olabilir ya da belli dilimlerle kendisini değerlendirir, buna da güvence konulur olur. Ama tek başına ‘memuriyete gireyim, güvencem olsun’ olmaz” ifadeleri iş güvencesinin ortadan kalkacağının itirafı niteliğinde.

‘SENDİKASIZ REFORM OLMAZ’

Peki memur sendikaları 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nu değiştirmeyi hedefleyen bu reforma ilişkin ne düşünüyor? Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, bu düzenlemenin hedefinin iş güvencesini ortadan kaldırmak olduğunu belirterek şöyle konuştu: “Burada asıl niyet 657 sayılı kanunda birtakım değişiklikler yaparak devlet memurlarını, kıdem tazminatlarını ödeyip kapının önüne koyacak bir sistem meydana getirmek. Ancak bunu yapabilmeleri için Anayasa’nın 128. maddesini değiştirmeleri gerekiyor. Şu anda böyle bir değişiklik söz konusu olmadığı için bunu yapamıyorlar. Bunun yerine performans sistemi diye bir çalışma yaptı Devlet Personel Başkanlığı. Biz de görüşlerimizi bildirmiştik o taslakla ilgili. Uygulanamaz olduğunu söyledik. Hâlâ da uygulanabilirliği yok, uygulanmıyor şu anda da. Çünkü uygulanması kamuda kaos yaratacak bir sistem. Tamamen subjektif verilerle bir performans ölçümü yapılamaz. Şu anda ‘Kamu Çalışma Reformu’nun da sözü var kendisi ortada yok. Biz sendikaların içinde olmadığı bir kamu çalışma reformu zaten pek mümkün değil.”

Reforma ilişkin bir çalışmanın şu an olmadığını söyleyen Koncuk, “Şu anda bizim elimizde bu çalışmaya ilişkin bir bilgi yok. Ama kapalı kapılar ardında, bizim bilgimiz dışında birtakım çalışmalar yapılıyorsa bunu da biz bilmiyoruz. Ama niyeti biliyoruz. Niyeti gerçekleştirebilecek bir anayasa değişikliği yapabilmeleri de şu anda mümkün değil” diye konuştu.

İDAREDE KAOS YARATIR

Koncuk, Türkiye’de söz konusu reformu destekleyen tek bir memur sendikasının olmadığını belirtti. Bu çalışmaya ilişkin bir adım atıldığı takdirde her türlü eylemin meşru olacağını vurgulayan Koncuk, sözlerine şöyle devam etti: “2 milyon 600 bin insanın geleceğini, Türkiye’nin idari yapısını değiştirecek bir sistemden bahsediyoruz burada. Sadece memuru ilgilendiren bir durum değil bu. Türkiye’nin idari yapısını da adeta bir hallaç pamuğu gibi atan bir sistem oluşturulacak eğer böyle bir çalışma yapılırsa. Dikkatli olmamız lazım. Memurların da teyakkuzda olması lazım bu konuda.”

PARA KADAR HİZMET

Eğitim-İş Sendikası İstanbul 4 Nolu Şube Başkanı Zekeriya Çakmak da esas olarak devlet memuru kavramını ortadan kaldırmaya teşebbüs ettiklerini ifade ederek, bu değişikliğin Meclis’te oylanan “yeni anayasa” maddeleriyle de ilişkili olduğunu söyledi. Çakmak, şöyle konuştu: “Böyle bir çalışma uzun zamandır gündeme geliyor. Bununla şöyle bir şey planlıyorlar: Esas olarak kamu çalışanı kavramını ortadan kaldırmaya teşebbüs ediyorlar. Bu tabii yerelleşmeyle ilgili de bir çalışma. Anayasanın değiştirilecek maddeleriyle de bağlantılı. Her valilik ya da birim kendi çalışanını kendi alacak. Merkezi sistemi kaldıracaklar yani bu çalışmayla.”

Eğitim-İş’in geçen yıldan beri konuya ilişkin çalışma içinde olduklarını ve “657’yi tartıştırmayız” başlıklı bildiri, afiş bastırdıklarını belirten Çakmak, bireysel emeklilik sisteminin de bunun bir parçası olduğunu ifade etti. Çakmak, “Yani herkes ödediği para kadar sağlık ve kamu hizmetlerinden yararlanacak” dedi.