25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Emin Çölaşan ve Jerusalem Post

Mehmet Yuva

Mehmet Yuva

Gazete Yazarı

A+ A-

Paris’te hâsıl olan vahşeti; Batı istihbaratı Suriye’ye karşı bir yeni müdahale hazırlığı için bu tertibi organize etmiş ve katliamın olmasına ortam hazırlıyor; Canilerin El-kaide veya IŞİD ile bağlantıları ön plana çıkartılıp IŞİD’in yuvalandığı Irak ve Suriye’ye askeri saldırının alt yapısı oluşturuluyor; Bu saldırı neticesinde Irak ve Suriye’nin işgali ardından “Kürt meselesi” üzerinden Türkiye’nin parçalanması amaçlanıyor olabilir.

Batı toplumları derin bir ekonomik kriz içindedir. Yahudi ve Komünizm düşmanlığı üzerinden Dünya savaşları için iktidar yapılan Nazizm ve Faşizm benzeri bir süreç yaşıyor; Bugünde İslam tehlikesi propagandasıyla yarattıkları dini-dar fanatik hareketler üzerinden İslam düşmanlığı, Batı toplumlarında yaşayan Müslümanlara karşı derin bir nefret ve önyargının altyapısı ve Müslüman ülkelere müdahalenin meşruiyeti hazırlanıyor olabilir.

Fransa ve Batının Suriye’ye müdahalesini isteyen ama bu saldırı gelmeyince hayal kırıklığına uğrayan, cihat etmek için teşvik edilen dini-dar cani ve haramilerin Batıya kustukları öfkenin tezahürü olabilir.

MÜSLÜMANLAR İKİNCİ SINIF

Genelde Batıda özelde Fransa’da milyonlarca “Müslüman” kökenli vatandaş yaşıyor. Ezici çoğunluk ikinci sınıf vatandaş muamelesi görüyor ve yoksulluğun pençesinde kıvranan kesimi oluşturuyor. Bu topluluklar içinde çok farklı siyasal ve sosyal hareketlerin çalışmaları var. Son yıllarda kanlı Petro-dolar Şeyhliklerin finanse ettiği mektepler ve ekonomik kuruluşlar revaçta. Batı Dünyasını Dar el-Harp (Savaş Diyarı) olarak gören bir dini-dar terbiye ile yetişen nesil var. Paris katliamını yapanların yaş grubuna baktığınızda bu terbiye ile büyümüş kimseler oldukları görülür. Şahit olduğumuz terör faaliyetleri bu zihniyetin dışa vurumu olabilir.

Batı Dünyasında “ifade özgürlüğü” hakkı arkasına sığınarak en çirkef, adi, yapıcı olmayan tasvirlerle insanların dini değerlerine saldıran zihniyete ve medya kuruluşlarına karşı ortaya konulan bir tepki olabilir.

İfade özgürlüğü adı altında, insanların kutsal kabul ettikleri değerler dâhil her şeyi sınırsız yapıcı eleştirme özgürlüğü vardır ve olmalıdır. Eleştirirken kullanacağınız üslup yıkıcı olmamalıdır. Bir derginin Hz. Muhammed ve İslami değerleri bu şekilde tasvir ederken insanlardan “hoşgörü” “müsamahakârlık” ve “ifade özgürlüğüne saygıyı” istemek hafif tabirle geri zekâlılıktır. Özgür kalemin yarattığı tahribatın hangi amaçlar için kullanılabileceğini bilmemek ahmaklıktır. Ve mürekkep yalamış siz moda aydınların ahmaklığı yüzünden Dünyanın ödediği bedel daha çok karanlık olarak geri dönmektedir. Şüphesiz bu tanımlama, dini-dar oluşumlarda mevcut olan sıfır tolerans ve hasta üç maymun ruhiyatını göz ardı etmemektedir.      

Kemikleşmiş bir Arap ve İslam karşıtı olan Çölaşan, “Son Fransa olayına bakınız... Gelen haberlere göre gazete baskını yapıp 12 kişiyi öldürenlerin üçü de yine Müslüman! Denizlerde Müslüman kaçaklarla dolu gemiler dolaşıyor. Çaresiz kalıp kendi ülkelerinden kaçan zavallıların bütün amacı bir Avrupa ülkesine kapağı atıp sığınmacı olmak... Her İslam ülkesinde İslamcı terör örgütleri kol geziyor.”  diye yazmış. Emin beyin zihniyetini anlamak için bu tarzda sormak zorunda kalıyoruz;  Siz Çölaşan’dan hiç “son Orta-Doğu olaylarına bakınız katleden ve çalanların tümü Batılı ve Haçlı. Her Batı ülkesinde Haçlı terör örgütleri ve İsrail’de Yahudi terör örgütleri kol geziyor” ifadelerini duydunuz veya okudunuz mu? Avrupa’ya sığınan Müslüman zavallı kaçaklardan bahsediyor. Yoksullaşan ve savaşlara maruz kalan herkes kaçar ve daha güvenli gördüğü mekânlara sığınır. Bugün Dünyamızın yaşadığı yoksulluk, savaş ve terör ortamından Batılılar en az bölgemizin dini-darları ve haramileri kadar suçludur. Emin bey çöl aşmış ama tarih yoksunu kalmış. Hatırlatalım. 1929 Dünya ekonomik buhranı Batı devletlerini vurduğu zaman Batı Avrupa ve ABD’den Komünist Rusya’ya (SSCB) kaçan ve sığınan on binlerce Avrupalı ve Amerikalı oldu. Nazizm ve Faşizm Avrupalılar tarafından saltanat yapıldığında Haç adına Yahudiler katledildi, öteki olan her düşünce yok edildi. Savaş ortamından kaçan binlerce Avrupalı Türkiye’ye, Suriye’ye ve Güney Amerika ülkelerine kaçtı ve sığındı. 

The Jerusalem Post dünkü sayısında büyükçe bir haber yapmış. Neymiş Zemzem adıyla Esad yer altında Nükleer bomba imal etmek için harekete geçmiş. Paris vahşeti, kimyasal yalanlar, IŞİD ve El-kaide bahaneleri ve en nihayet yer altında imal edilen Nükleer bombalar aynı mahfilin kirli senaryosundan dökülen zehirli mürekkep.  İfade özgürlüğü adı altında Emin Çölaşan ve The Jerusalem Post Batının terör projelerine katkı yapıyorlar dersek haksızlık mı etmiş oluruz?