19 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 12°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Emre Mor’un kusuru ne?

Metin Tükenmez

Metin Tükenmez

Eski Yazar

A+ A-

Ulusal takımımız, içinde bulunduğumuz zor koşullarda 2018’de Rusya’da yapılacak Dünya Kupası eleme maçları için son hazırlığını yaptı. Hırvatistan ile başlanılacak grup eleme karşılaşmaları öncesi, her zaman olduğu gibi yine kadro seçimi ve oyun anlayışı bakımından eleştirilen bir Ulusal takım ile yola koyuluyoruz. Bu yolun Avrupa Futbol Şampiyonası Grup Eleme maçlarından daha zorlu olduğunu Fatih Terim basın toplantısında açıkladı. Gruplar zor olabilir ama gruptan çıkıldıktan sonra Finaller Avrupa’ya göre daha kolaydır. Nitekim 2002 Dünya Kupası’nda hiçbir Avrupa takımıyla yolumuz kesişmediği için dünya üçüncüsü olabildik. Doğaldır ki o takım ile bugünkü ekip arasında önemli farklar var. Ancak eldeki oyuncuların iki yıl içerisinde daha da gelişeceği göz önüne alınmalıdır.

HİÇBİRİ KAYIP DEĞİL’

Kadro dışı kalan oyuncuların hiçbiri kayıp değil. Onların çoğu kendilerini her şeyin üzerinde görmeye Avrupa Şampiyonası'nda başlamışlardı. Bir futbolcu ne denli büyük, ne kadar uluslararası değere sahip olsalar da kendini takımın ve teknik adamın üzerinde görmeye başladığında işi bitmiş demektir. Bakın, dünyanın en önemli futbolcularından biri olan İbrahimovic Avrupa Şampiyonası’nda adeta sahada yürüdü ve takımının halini de biliyorsunuz. Futbol takımları da insan bedenine benzer bir bakıma. Vücudumuzda her gün milyonlarca hücre ölüyor yerine yenileri doğuyor. Vücudun kendini canlı tutabilmesi ve mikroplara karşı daha iyi mücadele edebilmesi için izlediği yollardan biridir bu. Futbol takımlarının da yaşarken, yarışırken yenilenmesi kaçınılmazdır. Ancak bunun zamanlamasını iyi yapmak gerekir. Zamanlama kusuru işlendiğinde takımı toparlamak kolay olmuyor. Başlangıçtaki 11’inden 6 oyuncusu kadro dışı kalan bir futbol takımı için iyimser olmak kolay değil. Özellikle de futbol ekolü bir yana bir oyun düzeni bile oluşturmadan bu zorlu mücadeleler içine giren, bazı futbolcuları uluslararası ölçütte futbol oynamayı bilmeyen bizim Ulusal takımımızın büyük başarılar kazanması daha da zordur.

EMRE BİLMEZ’

Örneğin Rusya maçında iki oyuncuya dikkat ettim ikisi de nerede ne yapmaları gerektiğini bilmiyorlar. Biri Volkan Şen diğeri ise Avrupa’da eğitim almış Emre Mor. İkisi de ham yetenek ama işlenmemişler. Volkan, F.Bahçe’de olduğu gibi topu aldığı zaman program geliştiremiyor. Çevre görüşü zayıf olduğu ya da bu konuda zamanında eğitilmediği için tek başına oynamaya çalışıyor. Oysa bir oyuncu top ayağına gelmeden alanın her tarafını görebilmeli ona göre düşünsel esnekliği sayesinde değişik seçenekler üretebilmelidir. Yardımlaşmadan oynanan oyun futbol değildir. Emre Mor sürekli dripling yaparak oynuyor. Henüz tek pas yaptığı bir eylemine tanık olmadım. Futbol böyle oynanmaz. Bu yapıdaki oyunun doğal sonucu erken yorulma ve sakatlıktır. Çalım yapacağı yer karşıt ceza alanının içi ya da ileride tek başına kaldığı anlardır. Birileri bunu ona öğretmelidir. Ulusal marşımız söylenirken sakız çiğnemesi ise onun kusuru değildir. Bizim için nelerin değer hatta değer yargısı olduğunu Emre bilemez. Çünkü o başka bir toplumda büyümüş, onların değer yargılarına göre hareket ediyor. Nelerin değer, etik değerler olduğu uluslara göre değişiyor. Hatta bu konular Ahlak Felsefesi içerisinde öğretiliyor. 2000 küsür yıldır Ahlak Felsefesi üzerine tartışılır ama yüzde yüz ortak nokta bulunamaz. Ulusal takımın sorumluları, oyuncular alana çıktıklarında son kontrolleri yapıp Emre Mor’a “o sakızı tören sırasında çiğnemeyi düşünmüyorsun değil mi” diyebilirlerdi. Terim oyuncunun sakızıyla da mı ilgilensin? Yardımcılar ne iş yapar?