25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 25°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

En çok yorulanlar...

Bülent İnce

Bülent İnce

Eski Yazar

A+ A-

Geçen çarşamba günü bir grup vatandaşımız derneğimizi ziyaret ederek, gazetedeki yazılarımızdan dolayı önce takdirlerini sonra da tekdirlerini bildirdiler. Engellilerle ilgili yazılarımın çokluğundan dolayı engelliler dışındaki sorunlara duyarsız kaldığımız gibi bir duygu yaratmışız. Yazılarımda engelliler üzerine yoğunlaşmamdan daha doğal bir şey olamaz şüphesiz, ben engelli bir bireyim ve hayatımın büyük bölümünü engellilerle ilgili çalışmalara adamış durumdayım. Öte yandan, çocuklar, kadınlar, göçmenler gibi toplumdaki diğer dezavantajlı grupların sorunlarının da yazılması, konuşulması gereklidir şüphesiz. Lakin engelli sorununun genel bir algı ve anlayış sorunu olduğunu, evrensel normlara uygun bir sosyal dönüşüm gerçekleştirildiğinde engellilerle birlikte diğer dezavantajlı grupların da sorunlarının otomatik olarak çözüleceğine inanan biri olarak yazılarımda hep bunu vurguladım. Yalnız, sorunların toplumsal gruplara etkisi açısından katmansal bir boyut da taşıdığını, bu etkinin grubun toplamsal hiyerarşideki yerine göre şiddetinin değiştiğini de belirtmeye çalıştım.
Söz gelimi, kadın sorunu... İstihdamdaki adaletsizliklerle, zorla evlendirmelerle, eş ve genel olarak erkek şiddetiyle, çocuk gelin vakalarıyla vs kendini gösteren bir sorunken, bu sorunun daha alt bir tabaka olarak engelli kadınlara etkisinin daha dramatik ve farklı sonuçlarla karşımıza çıktığına şahit oluyoruz. Örneğin, doğrudur ki iş gücü piyasasında kadınlar daha az yer alıyor ve çalıştıklarında ise daha niteliksiz iş ve adil olmayan ücret uygulamalarına muhatap oluyor. Ancak bu sorunun engelli kadınlara yansıması iki kat trajik oluyor maalesef. Engelli haliyle apartmanlara merdiven temizliğine giden ve yorgun argın dönüşte ellerinde o akşamın nevalesiyle derneğimizde soluklanan kadınlar biliyorum. Torna tezgahlarının arasında çalışarak yaşam savaşı veren kadınları bildiğim kadar. Kimseye boyun eğmeden, kimseye tamah etmeden yaşama tutunmaya çalışan kadınlar bunlar... En çok yorulan ve en çok yıpranan emekçiler...
Sadece, zengin ülkelerin kapıdan kovduğu üç buçuk milyonluk Suriyeli göçmeleri bile düşünsek, ülkemiz açısından göçmen sorununun devasa görünümü apaçık ortaya çıkıyor.Toplumda genel kabul görmeyen, işsizlikten enflasyona kadar birçok sorunun sebebi gibi görülen göçmenler, sık sık Hükümet temsilcilerinin “şu kadar milyar dolar göçmenler için para harcadık” söylemleri sayesinde toplumda oluşan algı doğrultusunda bir husumet merkezi, toplumsal tepkinin odak noktası durumundalar. Görüştüğümüz göçmen aileler, genel bir kâbusun kıskacında “Ne İsa’ya ne de Musa’ya” yaranamamanın çaresizliğinde, engellisini düşünecek hatta görecek hali bile kalmamış vaziyette, şaşkın...
Medeni dünyanın kapılarını kapadığı bu insanların feryatlarına sivil toplum kurumlarının kulak vermesi, aslında küresel olan bir sorunun ulusal bir sorunmuş gibi algılanıp sınırlarımızın içerisine hapsolmasının önünü alacak kampanyaları örgütlemeleri gerekmektedir. Şu hakkı teslim etmeliyiz ki, devlet bütün imkanlarını seferber ederek bu insanlara yardımcı olmaya çalışmaktadır. Fakat bu bir devletin sorunu değil küreseldir ve bütün dünyanın sahiplenmesi ile ancak çözülebilir. Bu zaviyeden bakıldığında toplumun bütününü ilgilendiren ama yalnızca engellinin ya da engelli sivil toplum kurumlarının bir sorunu gibi algılanan engellilik aslında hepimizin sorunudur.

İLETİM YAYIMLAYALIM

Tüm engellilerin, engelli yakınlarının, engellilerin sorunlarına çözüm arayan kişi ve kurumların katkısını bekliyoruz.

halklailiskiler@aydinlikgazete.com

Yazarın Önceki Yazıları Tüm Yazıları