25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 23°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Erdem ve irade: Robespierre

Tunca Arslan

Tunca Arslan

Gazete Yazarı

A+ A-

Cin Devrimi’nin önderlerinden ve 1976’daki ölümüne dek Çin Halk Cumhuriyeti’nin başbakanı olan Çu En Lay’la ilgili meşhur rivayettir... Ülkeyi ziyaret eden yabancı gazetecilerden biri Fransız Devrimi’nin sonuçlarının dünya tarihine ne gibi etkilerde bulunduğunu sorar. Çu En Lay’ın yanıtı, “Değerlendirmek için henüz erken” şeklindedir.
Çinlilerin o meşhur sabrını ve önemli yorumlar yapmak için asla acele edilmemesi gerektiğine dair inançlarını yansıtan bu anekdot, aynı zamanda 1789’dan bu yana geçen sürenin siyasette, ideolojide, sanatta, felsefede, sosyolojide ne denli güçlü ve durmak bilmeyen sarsıntılar yarattığına ve sarsıntının sürdüğüne de işaret ediyor. Dünyanın değişimi, “dünden bugüne” yapılan kolaycı açıklamalara sığmıyor, asla acele etmemek gerekiyor.
Geçen 14 Temmuz, Fransız Devrimi’nin başlangıcı sayılan Bastille isyanının 226. yıldönümüydü. Yarın, yani 28 Temmuz da devrimin önderi ve ideologu Maximillian Robespierre’in 221. ölüm yıldönümüne denk geliyor.
Paris halkının Bastille Hapishanesi’ni ele geçirip içindeki birkaç siyasi suçluyu kurtarmasıyla başlayan o muazzam ayağa kalkış, devamındaki sürekli sarsıntı ve giyotin-terör dönemi, Victor Hugo’nun nefes kesici romanı “1793”te, Anatole France’ın ondan hiç de geri kalmayan “Tanrılar Susamışlardı”sında ya da Charles Dickens’ın “İki Şehrin Hikayesi”nde, belli başlı tarihsel figürlerin de karakterize edilmesiyle, edebiyat tarihini sarsan biçimde aktarılmıştı. Hugo, France ve Dickens’ın edebi dehaları, roman sanatı ile devrimi aktaran günceleri, kahramanları ve kitleleri anlatan belgeselleri birleştirmişti adeta. Kısa süre önce okurlara sunulan, Peter McPhee imzalı “Robespierre / Devrimci Bir Yaşam” adlı kitap ise roman tadında okunan biyografik bir çalışma.
Süha Sertabiboğlu’nun çevirisiyle Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkan 330 sayfalık kitap, Marc Bloch’un şu çağrısının karşılığını oluşturuyor: “Atalarımızı, doğrular ve kahrolasılar diye ayırırken kendimizden ve çağımızdan bu kadar emin olabilir miyiz? Robespierre’ciler ve anti-Robespierre’ciler, affınıza sığınıyoruz: N’olursunuz, Robespierre kimdir anlatın bize.”
AHLAKSIZLARA, HAİNLERE KOMPLOCULARA...
Arras’ta geçirdiği zorlu ve kadınların (annesi, halaları, teyzesi, büyükaanneleri, kız kardeşleri) egemenliğindeki çocukluk yıllarından Paris’teki din ve hukuk eğitimine; vatanseverlik, özgürlük, dürüstlük, adalet, cesaret ve çalışkanlık arayışının yanında zeka ve entelektüel enerjiyle kaynayan gençlik yıllarından aristokrasiye hınç bilemesine, acımasız düşmanlarla dolu devrim günlerine ve “halkın intikamı”na açılan tüm yelpazede Robespierre’in mükemmel bir portre çalışması ortaya koyuyor McPhee, müthiş bir serüven anlatıyor.
Devrimin amacına ulaşması için aşılması gereken üç büyük engeli, yani halkın cehaletini, halkın yoksulluğunu, içteki ve dıştaki savaşı yok etmek için tüm iradesini kullanmış bir adamın yaşamına dalıyoruz kitapta. “Zenginlere ve ahlaksızlara, hainlere, komploculara, özgürlüğe hakaret eden ve vatanseverlerin kanını döken bütün suçlulara” karşı ölüm kalım savaşına giren, her taraftan ezilme tehlikesiyle karşı karşıya kalan genç Cumhuriyet’i savunmak için tüm erdemini ortaya koyan bir devrimciyi ayrıntılı biçimde anlatıyor McPhee...
Kral’ı yargılamanın bile devrimden kuşku duymak anlamına geldiğini, devrimin kendisinin zaten bir yargılama olduğunu ve halkın Louis’yi suçlu bulduğunu vurgulayıp “Louis ölmeli, çünkü vatanın yaşaması gerekli” diyen Robespierre’i, o ödünsüz Jakoben’i bildiklerinizin daha fazlasıyla tanımak istiyorsanız, “Robespierre / Devrimci Bir Yaşam”ı mutlaka okuyun.