25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Erdoğan, 25 Mart’ta ‘suikast’a mı uğrayacak?..

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

A+ A-

Anımsarsınız; bundan iki hafta önce “Büyük bomba yarın mı patlayacak” başlığı altında, dinci Akit gazetesinin cemaat kulislerine dayanarak yazdığı bir iddiayı aktarmıştık... “20 Şubat’ta büyük bir olay olacak” iddiasının ardından Erdoğan, ailesi ve bakanlarla ilgili kaset bombardımanı başladı...

Ancak kulislere yansıyan iddialara göre “büyük bomba” diye nitelenen olay bu kasetler değildi... Diyorlardı ki, “20 Şubat” deşifre olduğu için kaset kumpasçıları “asıl bomba”yı patlatmayı ertelediler... Ya korkudan ya da Erdoğan’ı en etkili olacak zamanda vurabilmek için...

İşte 3-4 gündür hem internette hem de yazılı ve görsel medyada, “asıl bomba”dan ısrarla söz ediliyor... Kimi “altın vuruş” diyor, kimi de “büyük bomba...” Bir “Muta nikâhı” iddiası var ki, kimse inanmak bile istemiyor!..

İddia şu ki; “20 ya da 25 Mart’ta” Erdoğan’a büyük bir suikast düzenlenecek!.. Haftalardır olduğu gibi bir internet suikastı!.. Hem de şu ana kadar yaşanmamış ölçüde tahribat yaratacak, “çökertecek”, bitirip tüketecek bir bomba!..

Örneğin, bir internet sitesinde yer alan şu satırlar, komplo teorisi mi, yoksa bir dedikodu mudur acaba:

“O kaset ulaştırılması gereken ele ulaştırıldı. Bu tarihi bir kenara not edin! Kasetin internete servis edileceği tarih, çok büyük ihtimalle 25 Mart olacak! Kasetin yayın tarihini, Şefkat Tepe dizisinin senaryosuna onay veren isim belirledi. Bu kaset Erdoğan için öldürücü darbe olacak... Bu kasetten sonra o koltukta istese dahi oturamayacak.”

‘ALTIN VURUŞ’ REST Mİ GÖZDAĞI MI?..

Arkadaşımız Sabahattin Önkibar ise Erdoğan’a yönelik beklenen internet suikastıyla ilgili daha erken bir tarih vermişti... O da dünkü yazısında, “20 Mart’ta görüntülü altın vuruş” diye yazmıştı...

Evet; AKP ile cemaat arasındaki kavga iyice kızışıyor... Cemaatin seçim sonrası tamamen kuşatılacağı, Gülen hakkında “Kırmızı Bülten” çıkartılacağı, Fethullahçılarla ilgili “casusluk davası” açılacağı bile açıktan konuşulurken, kıskaca alınan cemaatin boş durmayacağının habercisidir bu yazılar...

Ancak kuşkularımız da yok değil... Örneğin; cemaatin örgütlediği “Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı”nın, “Fethullah Gülen’e itibar suikastı yapıyorlar” şeklindeki feryadına bakarsanız, Erdoğan’ın da itibarını tamamen yerle bir edecek, belki de bel altından vuracak bir internet suikastının gündeme getirilmesi çelişki olmayacak mı?..

Ne o; Erdoğan ile cemaat birbirine karşılıklı olarak rest mi çekiyorlar, yoksa gözdağı mı veriyorlar?.. Yani diyeceğimiz o ki; cemaat, kuşkulu görüldüğü kaset rezaletlerine rağmen “itibar suikastı”ndan söz edebilirken, Erdoğan’ın itibarının bir internet suikastıyla “25 Mart’ta” yerle bir edileceği doğru olabilir mi?..

Peki, Mart’ın son haftasında Erdoğan gerçekten bir internet suikastına uğrar mı?.. Açık söyleyeyim; kalabalık mitinglerde kahkaha atarak konuşan AKP lideri, o kadar yolsuzluk kasetine rağmen sanki her şeye hazırlıklı, sanki her şeyi bertaraf edecekmiş gibi duruyor...

Acaba “Bütün pislikler ortaya saçılacak” diyen Başbakan, cemaatin, Mart’ın son haftasında beklenen taarruzunu dağıtacak belgelere ve bilgilere mi ulaştı, yoksa güvendiği başka bir şey mi var?..

Kuşkunun kaseti hiç bitmeyecekmiş gibi!.. Görelim bakalım, internet suikastı zincirinde “altın vuruş” kimi yakacak?..

CUMHURİYET GAZETESİNİ KİMLER ERİTİYOR?..

Bir gazete düşünün... Adını Atatürk koysun... Bir gazete düşünün ki, 12 Eylül öncesinde okuyanlar can güvenliği yaşamış olsun...

İşte ülkenin nüfusu 40 milyonken 50 bin satan o gazete, nüfus 77 milyona ulaşmışken nasıl olur da 50 bin bandında sürünebilir acaba?..

Bu ülkede 15 üniversite varken de 50 bin satan o gazete, üniversite sayısı 175’e ulaşmasına rağmen nasıl olur da 50 bini bir türlü aşamaz?..

Ülke dinci kuşatmadayken; “tehlikenin farkında mısınız” diye soran bir gazetedeki vahametin tek nedeni var; ideolojik erozyon, beceriksizlik, vizyonsuzluk, sansür ve Atatürkçülerin tasfiyesi...

Şu an o gazeteyi yönetenler, asırlık mevkutenin matbaalarını, tesislerini, binalarını, araçlarını satarak bitirip tüketenlerdir... Geride, kiralık bir binada, bir tek adı kalmış bir gazete var artık... Adı da acaba gazetenin mi, yoksa “kiralık” mı; o da kuşkuludur!..

Peki; vefalı okurların, cemaat kankalarına rağmen ayakta tutmaya çalıştığı Cumhuriyet’i kim bu hale getirdi?.. Ne yazık ki halen o gazeteyi yönetmeye çalışan beceriksiz kadro... Cahil, korkak, cemaate teslim olmuş bir zavallıyla ona boyun eğmiş bir grup iş bilmez...

Okurları çok merak ediyor; acaba Cumhuriyet bu kadar tüketilirken henüz tasfiye edilmemiş olan yazarlar, şu zavallı ve beceriksiz, kimi cemaate teslim olmuş kadroyu bertaraf etmek için ne bekliyorlar?.. Cumhuriyet’in iyice tükenmesini mi?..

KORKAK ÇETİNKAYA’YI KİM KORUYOR?..

Herkes aynı fikirde: “Hikmet Çetinkaya adlı zavallı çekip gitse o gazete en az 20 bin tiraj alacak...”

Peki, kimdir o?.. Televizyonlara çıkıp iki kelime edecek yeteneği ve cesareti olmadığı için, yanında polis olmadan tuvalete bile gidemediği için, bir avuç okurdan başka kimsenin tanımadığı bir korkak...

Odasında akşama kadar sigara tüketen; “Kazdağları” sevdalısı, “mendil satan çocuk” teranecisi olduğu için yazarlığı da pek ciddiye alınmayan bir dönek...

İşte o zavallı, Cumhuriyet gazetesini tüketen kadronun başında geliyor... Hadi yanıt versinler bakalım;

İlhan Selçuk bile AKP-cemaat kumpasının esiri olurken, Erdoğan’ın ses bantlarını yayımlayan Deniz Yıldırım gibi gazeteciler cezaevindeyken, “cemaat gladyosu”nu deşifre eden Doğu Perinçek gibi önemli bir siyasetçi-yazar tertibe uğrarken, Çetinkaya nasıl dokunulmaz (!) oldu?..

Cemaatle ilgili haberler ve kitaplar yazan Nedim Şener ve Ahmet Şık gibi gazetecilerle Hanefi Avcı gibi Emniyet müdürleri bile “paralel yapı”nın gazabına uğrarken Çetinkaya’ya niçin karışmadılar?..

Fethullah Gülen’e 30 yıldır “salyalı, sümüklü, kara yobaz çetesi, din baronu” diye küfür ve hakaretler eden o değil mi?.. Cemaati, “dinci örgütlenme, şeriatçı, gerici” diye yaftalayan, bu uğurda kitaplar yazan o korkak değil mi?..

Peki, nasıl olur da cemaat unsurları bu ülkenin ordusunu, askerini, parti liderini, polisini, gazetecisini, televizyoncusunu “kumpas”la hedef alırken, Fethullahçılar yıllardır “en büyük düşman” saydıkları o şahsa hiç dokunmadılar?..

Nedir bunun sebebi hikmeti?.. Gidip cemaatin kahvaltısında pineklemek mi, yazarları Pensilvanya’ya göndermek mi, AKP’li bakanın şaibeli oğluna methiye yazmak mı, yoksa bilmediğimiz bir güç mü?..

Hadi açıklasın bakalım; korkak zavallı, cemaatin gazabından nasıl korundun?.. Döneklikle mi, teslimiyetle mi?..

VE İLKER BAŞBUĞ'UN TARİHİ KONUŞMASININ TAMAMI! VİDEO