Erdoğan ‘açılım’ı hazmettiremedi

Başbakan Erdoğan şu aralar "Öcalanlı açılım" için fazla mesai yapıyor. Zirve üstüne zirve topluyor. Yarın tekrar bir zirve var. "Paket" Ankara, İmralı, Kandil arasında mekik dokuyor.

Eylül 2009'da gittiği Amerika'da Princeton Üniversitesi'nde "açılım"la ilgili olarak, "Hazmede hazmede, hazmettire hazmettire bu süreci devam ettirmemiz lazım. Hepsini birden ortaya sürersek olmaz" demişti. Ama toplum "açılım"ı bir türlü hazmetmedi. Bu da Erdoğan'ı gerdi.

Dış dinamiklerin etkisi

BDP'li Sırrı Sakık, 7 Ağustos 2009 tarihinde Hürriyet gazetesinden Süleyman Demirkan'a her şeyi itiraf etmişti. Hükümetin açıkladığı, "Kürt açılımı" sürecinde uluslararası dinamiklerin katkısının yadsınamayacağını belirtmiş ve "Dilerim ki bu açılım tamamen iç dinamiklerle olsun. Ama ne yapalım ki bu bizim gerçekliğimiz" demişti.

Başbakan Erdoğan, "Buna Amerikan planı diyen namussuzdur, alçaktır" dese de "açılım"ın tarafları gerçeği açıklamışlardı. Şu günlerde "dış dinamikler" (!) yine bastırıyor. Erdoğan "deliğe süpürülmemek için" çırpınıyor. "Şam'da Emevi Camii'nde namaz kılma" projesi fiyaskoyla sonuçlanınca, kendini "açılım"a vermiş durumda. Nasıl bir sonuç vereceğini hep birlikte göreceğiz.

'Amerika skor istiyor'

"Açılım" piyasaya sürüldüğünde heyecanlanan gazetecilerden biri de bir buçuk ay önce Milliyet'ten atılan Can Dündar'dı. Dündar Milliyet'teki 3 Eylül 2009 tarihli yazısına, "Amerika Skor İstiyor" başlığını atmıştı. Dündar, açılım paketinin Obama'nın TBMM'de konuşmasından hemen sonrasında gündeme gelmesine dikkat çekerek, bu vurguyu yapmıştı.

Kürt sorununa ABD müdahalesini de olumlu buluyordu. Bunu da, "... Bazen işe de yarıyor. Yıllar yılı çözümsüzlüğü iktidarına yastık yapıp beraberliğin rehavetinde pinekleyenlerin yatakları sarsılıyor. Uzlaşma arayışları başlıyor. Diyalog kapıları açılıyor. Çözüm umutları yeşeriyor. O açıdan, yeni yabancı antrenörümüzün verdiği taktiklerle tempo kazanıp, futboldan basketbola ve sonuç almaya dönük bir oyun tarzına geçmemiz, hiç de küçümsenecek iş değil" sözleriyle özetlemişti.

Dündar'ın ABD müdahalesiyle ilgili görüşlerini bir kenara bırakırsak, "Amerika skor istiyor" tespiti bugün için de geçerli.

ABD Ortadoğu'da iyice sıkıştı. Bu nedenle de Türkiye'de bir an önce "skor" istiyor. Ama bu skorun ABD'ye, ABD'nin Ortadoğu'daki en yakın müttefiki AKP ve Erdoğan'a galibiyet mi, mağlubiyet mi getireceği tartışmalı.

Raporlar iyi değil ...

ABD'nin acelesi var. PKK da arkasına aldığı "dayı"sına güvenerek, "Fırsat bu fırsat. Bu fırsatı bir daha yakalayamayız. Sonuna kadar gidelim" düşüncesinde. BDP'liler cüretkâr. Ahmet Türk bile "okulları boykot" çağrısı yapıyor.

AKP yöneticileri ise kara kara düşünüyor. "Bu iş ters tepiyor" görüşü hâkim. Tabandaki sıkıntının Başbakan Erdoğan'a sunulan raporlarda açıkça dile getirildiği konuşuluyor. İllerden ve illeri dolaşan parti yöneticilerinden gelen raporlarda da yerel seçimler için en büyük sorunun, "Ekonomik gidişat, açılım süreci, yerel yönetimlerdeki yolsuzluklar..." diye özetlendiği ifade ediliyor.

Erdoğan, seçimler nedeniyle "açılım"ı zamana yaymak istiyordu. Ama işi giderek zorlaşıyor. "Skor" isteyen ABD bastırıyor.

Önümüzdeki günler yeni gelişmelere gebe. Erdoğan'ın tepkileri şiddetle bastırmak isteyeceği ortada. Polise talimat üstüne talimat veriyor. Bakalım halkı "ezerek susturma" politikası başarılı olacak mı?

"Çok zor" diyenler çoğunlukta...