18 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Erdoğan artık siyasi mevtadır

Rafet Ballı

Rafet Ballı

Gazete Yazarı

A+ A-

2002’den beri 9 kez sandık kurulmuş. 

2 anayasa referandumu. 

1 cumhurbaşkanlığı seçimi. 

3 yerel seçim geçirmişiz. 3 de genel. 

Dördüncüsüne gidiyoruz. 

Hepsinde temel motif belliydi: Tayyip Erdoğan. 

Haydi biraz abartalım: “Erdoğan sevgisi.” 

*** 

Pazar günü tekrar sandık kuruluyor. 

Temel konu yine aynı. Fakat bir farkla. 

Sandığa yön veren “sevgi” değil. “Tayyip nefreti”. 

*** 

Dönüşümü Meclis’teki muhalefete borçlu değiliz. 

İmza yine Erdoğan’a ait. 

“Başkan baba” gazap ekti, “nefret” biçti. 

*** 

“Tayyip” travmasını ilk Gezi’de fark ettim. 

1 Haziran 2013. İstiklal Caddesi’nde yürüyorum. 

Polisler çekilmiş. 

Duvarlarda boş yer yok. Slogan tarlası olmuş. 

AKP’yi gören yok. İlle de Tayyip. 

Çoğu politik bile değil. 

Galiz ifadeler. Öfkeli. Hınçlı. 

Ama alay etmeyi de beceriyor. 

Belli: Çoğu ilk defa sokağa inmişlerdi. 

Kavgaya hazırdılar: “Savaş mı istiyon, kamoon!” 

Özgüvenleri yüksekti: “Çok kişiyiz lan!” 

*** 

Gezi’nin politikleşmiş katmanları da vardı. 

Hiç unutmam. Beşiktaş/Abbasağa parkında bir forum akşamı. 

Üniversiteli bir genç mikrofonda. 

Yeter diyordu: “20 yaşındayım. Ömrümün yarısı Tayyip’le geçti...” 

Hiç böyle bakmamıştım. 

Erdoğan oksijeni fazla tüketmiş. Türkiye nefes alamıyordu. 

*** 

Gezi’de duruşlar netleşti. 

İlki: Erdoğan’ın mutlak iktidar hesabı. 

İkincisi: Türkiye çoğunluğunun razılık vermemesi. 

Üstelik: Çoğunluk artık sessiz beklemiyordu. 

Başından atmak için harekete geçmişti. 

*** 

Gezi, iki faktörü daha devreye soktu. 

Bir: Dış destek, Erdoğan’ın arkasından çekildi. 

Hatta karşısına geçti. 

ABD ve AB faktöründen söz ediyorum. 

Batı: AKP kalsın, Tayyip gitsin diyordu artık. 

Sebep basitti. Erdoğan. 

Dışta: İslam dünyasında geçer akçe değildi. 

İçte: Geniş kitleler onun tarafından yönetilmek istemiyordu. 

Sonuç: Artık yük getiriyordu. 

*** 

(Ara not: ABD, Erdoğan’ı nasıl gözden çıkardı? 

“Potus ve Beyefendi” birinci elden tanıklıklarla dolu. 

Hürriyet’in Washington temsilcisi Tolga Tanış’ın kitabı. 

Titiz bir çalışma. Diplomat inceliğiyle yazılmış. 

Erdoğan ne işe yarıyordu? Niçin kredisini kaybetti? 

Anlamak isteyenlere...) 

*** 

İkinci faktör partisiyle ilgili. 

Kesindir: AKP artık Erdoğan’ın kavgasına ortak olmuyor. 

Konu üç dönemeç test edildi. 

Gezi’de. 

17-25 Aralık sürecinde. 

Başkanlık sisteminde. 

Tek bırakıldı. Hâlâ da yalnızdır. 

*** 

Şöyle bir bakınız. Milli Görüş geleneğinin temel kadrolarına. 

Erdoğan’ı savunan kim kaldı? 

Birkaç liberal var konuşan. Ücret karşılığında. 

İslamcılardan da 3 isim. Onlar da Milli Görüşçü değil. 

Kadir Mısıroğlu: Eskinin milliyetçi/mukaddesatçısı. 

Melih Gökçek: Yeniden Milli Mücadele kökenli. 

Latif Erdoğan: Eski Cemaatçi. 

*** 

Sadık iki bürokratı var sanılıyordu: Hakan Fidan ve Efkan Ala. 

Biri yeni dönemi kokladı. 

Güvenli bir mesafeye çoktan çekti kendini. 

*** 

İslamcı birçok çevre ile görüşüyorum. 

Erdoğan üzerinden gelecek tasavvuru yapılmıyor. 

Savunan yok. 

Yandaş medyada yazanlar, program yapanlar da dahil. 

Soruyorum: Niye yazmıyorsunuz, konuşmuyorsunuz? 

Tanınmış bir isim: İslamcı aydınlar adına bir tür özeleştiri yapıyor. 

Dalkavuğun görev tanımı üzerinden konuşuyor. 

“Maalesef, Padişaha karşı patlıcanın hakkını savunan aydınımız yok.” 

*** 

Bu tablo içinde şu soru anlamlıdır: 

Madem, Erdoğan böylesine zaaf içinde. 

Son iki seçimi nasıl kazandı? 

Hatta 7 Haziran seçimi. Evet, AKP oyu azalacak. 

Fakat birinci parti olma ihtimaline itiraz yok. 

Nasıl olabiliyor? 

*** 

Cevap yerine bir özet tespit yapalım. 

Bir: Türkiye’nin bir muhalefet sorunu var. 

Meclis’teki muhalefet, Erdoğan’ın şahsına karşı çıkıyor. 

AKP’nin programına değil. 

Muhalefet diyor ki: Kemal Derviş ekonominin başında olacak. 

“Açılım” sürdürülecek. 

AKP’den farkı ne? 

*** 

İki: Batı da, TÜSİAD da köklü bir değişim istemiyor. 

AKP sürecinin devamından yana. 

Proje: Tayyipsiz AKP + CHP + HDP ittifakı.