18 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Erdoğan cumhurbaşkanı PKK özerk Öcalan serbest!..

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

A+ A-

Kürt hareketi; hem PKK’nın şiddeti dayatma politikası hem de ABD’nin “BOP” planıyla ivme kazanınca, Ortadoğu’daki “Büyük Kürdistan” sevdası da iyice depreşmişti...

Saddam rejimin yıkılmasıyla yaşanan boşlukla birlikte, ABD desteğiyle “bölgesel özerklik statüsü” kazanan Irak Kürtleri uzun süre, “Kürt devleti” planının etkin uygulayıcısı olmaya çalıştılar...

Hatta peşmergeler bu uğurda PKK ile çatıştılar, Erbil ve çevresinde etkili olmaya çalışan Irak Apocular’ının partisi PÇDK (Irak Kürdistan Çözüm Partisi) üzerinde baskı bile kurdular...

Petrol gelirleriyle birlikte Irak’taki Kürt bölgesinde kalkınma hamlesi başlatan Talabani-Barzani ikilisi aslında bu çabalarıyla yalnızca, Saddam döneminde geri bırakılan coğrafyayı modern bir hale getirmek istemediler... Asıl amaçları, olası bir Kürt devletinin merkezlerini de oluşturmaktı...

Ancak köprülerin altından çok sular geçti... Hem de kanlı sular!.. BOP planı kapsamında sıra, Suriye rejiminin değiştirilmesine gelince, Kürt siyasetinin merkezi de başka hareketli ve kaotik bir bölgeye kaydı... Yani aynı zamanda, devlet kurma beklentisi iyice çıkmaza girdi...

Çünkü Suriye Kürtleri, Halep kırsalı, Afrin ve Kobani gibi bölgeleri Esad rejiminden arındırarak adeta yarı özerk bir bölge haline getirerek çekim merkezi de oldular...

Suriye Kürtleri artık bir taraftan bölgesel yönetimlerle kendi bürokrasilerini oluştururken, diğer yandan da egemenliklerini korumak için El Kaide ve IŞİD militanlarıyla çatışıyorlar...

SAM AMCA’DAN ROL KAPMAK!..

Sonuçta ABD’nin desteğiyle yaratılan yönetim boşluğu ve kaos, sınırlarımızda yaşayan Kürtlerin bir bölümünü yarı özerk bir yapıya kavuştursa da, Mesut Barzani’nin 5 yıl önce ısrarla dile getirdiği “Büyük Kürdistan” düşünün şu an yaşama geçme olasılığı görünmüyor...

Çünkü Irak’ta olduğu gibi Suriye’de de suların kısa sürede durulacağı konusundaki beklentiler umut vermiyor...

Belli ki; hem Irak hem de Suriye’deki Kürtler, BOP karmaşası içinde, daha uzun süre kendi yağlarında kavrularak, “büyük birader” “Sam Amca”nın kendilerine vereceği rolü beklemeye devam edecekler...

Çünkü asıl plan da; savaş, kaos, karmaşa üçgeninde çıkış yolu arayan BOP zihniyetinin emperyalist stratejisi içinde, zoraki de olsa bir süre daha beklemeye bırakılacak...

Ta ki yeniden dizayn edilmesi planlanan Ortadoğu, ranttan, kandan, kaostan, aşiret-din savaşlarından, şeriat beklentisinden ve tehditten temizlenene kadar!..

PKK DEVLET İSTEMİYORMUŞ!..

Gelelim Türkiye’deki “Kürt meselesi” ve bunun “şiddeti dayatarak kazanım” elde etmeye çalışan bir numaralı aktörünün gizemli hale getirilen çabalarına!..

Doğrusunu söylemek gerekirse, hem BOP’taki aksaklıklar, hem Ortadoğu’da bitmeyen sorunlar, hem Irak’taki yönetim sorunu hem de emperyalizmin Suriye başarısızlığının yarattığı çıkmaz, Kürt siyasetini kafasını iyice karıştırıyor...

PKK uzantısı BDP’nin, son 5 yılda “Türkiyelileşme” planında beklediğini bulamaması ve etnik siyasetin 30 Mart seçimlerinde de kanıtlandığı gibi, iyice Doğuya sıkışması hem kafa karışıklığını artırıyor ve belki zihinlerde soğumaya bırakılan asıl planı da iyice geriye itiyor...

Bu saptamaları kanıtlayan çok önemli bir açıklama da PKK’nın lider kadrolarından geldi... Örneğin örgütün üst düzey yöneticilerinden Mustafa Karasu, 4 gün önce yaptığı bir açıklamada aynen şöyle demişti:

“Eskiden devlet kurma anlayışı vardı. Bundan vazgeçtik. Solun da böyle bir anlayışı vardı. ‘Ulusların kaderini tayin hakkı’ devlet kurma olarak anlaşılıyordu. Bunun doğru olmadığı, ulusların devlet kurmadan da özgür ve demokratik yaşam içinde kendi kaderlerini tayin edebileceği yaklaşımı... Böyle bir paradigma içindeyiz. Yani paradigma, strateji değiştirmemizin getirdiği bir sonuçtur. Artık eğer sürekli bir kavgayla, savaşarak devlet kurup sorunu çözmeyeceksek; böyle bir çözüm anlayışımız yoksa yeni çözüm anlayışına uygun bir mücadele, bir siyasi çözüm yöntemidir.”

İPİN UCU ÖCALAN’DA!..

30 yıldır “bağımsız Kürt devleti” kurmak için terör eylemleri yapan bir örgüt yöneticisinin bu şaşırtıcı açıklamalarını okuyunca, insanın aklına o ünlü özdeyiş de geliyor:“Bayram değil, seyran değil...”

Kalkan’ın bu çok önemli açıklamalarını, yalnızca Suriye ve Irak’taki karmaşa ve yönetim boşluğuyla Ortadoğu’nun geleceğindeki belirsizliğe bağlamak hata olur...

Şiddetle bir yere varılamayacağı gerçeğini kanıtlayan 30 yıllık terör deneyimi önemli bir etken olsa da PKK’nın bu çok ciddi strateji değişikliğinin ardında başka gerekçeler de var...

Örneğin, bugünlerde Kürt siyasetini yeni çatı partisi HDP’ye yüklenen “Türkiyelileşme” projesinin öyle kolay kolay gerçekleşemeyeceği düşüncesi de önemli etkenlerden biri sayılabilir...

Tüm bunlar PKK’yı “ulus devlet” beklentisinden vazgeçiren faktörler olabilir ama bizce en önemli gerekçe “açılım” adıyla Ankara-İmralı-Kandil hattında yürütülen gizli planın perde arkasında yaşananlar!..

Bu, ayağı havada bir tez değil... Çünkü PKK’nın “Kürt devleti” kurmaktan vazgeçme nedenlerine ışık tutabilecek bir açıklama bizzat HDP’den geldi!..

Bakınız; sık sık Öcalan’la görüşen ve Ankara-İmralı arasındaki “çözüm” görüşmelerinin kilit ismi de olan HDP’li Vekil Pervin Buldan, “AKP ile Abdullah Öcalan arasında, 2 yasal düzenleme konusunda mutabakata varıldığını” açıklamış.

Buldan’ın “Üzerinde uzlaşıldı” dediği iki yasal düzenleme, “Yerel Yönetimler Özerklik Yasası” ve “Demokratik Sivil Toplum Yasası”ymış...

PKK’ya özerlik getireceği varsayılan bu 2 yasanın Meclis’ten geçirilmesi için “Apo”nun ısrarcı olduğunu belirten Buldan, Abdullah Öcalan’ın “Bu iki yasa çıkarsa Kürt sorunu bu çerçevede çözüme kavuşacak” değerlendirmesi yaptığını da anlatmış...

Sizce PKK’nın neden “Kürt devleti” planından vazgeçtiğini anlamak için başka söze gerek var mı acaba?.. Bizce yok!..

Baksanıza; PKK çevrelerinden gelen çok önemli iki açıklama, yalnızca AKP-PKK arasındaki “açılım” konusunda ne tür gizli planlar yürütüldüğünü dışavurmuyor, hükümetle-İmralı arasındaki anlaşmada, iplerin tamamen, “özgür” kalmak için direten Öcalan’ın eline geçtiğini de kanıtlıyor...

Bakalım Erdoğan, Çankaya için daha ne tavizler verecek ve cumhurbaşkanlığı seçimi karambolünde bu ülkede daha ne vahim planlar deşifre olacak?..