Erdoğan, Ekmeleddin, Demirtaş!

Cumhurbaşkanı adaylığı için süre dün doldu. Kılıçdaroğlu-Bahçeli ikilisi zafer(!) kazandı. Yanlış anlamayın. Erdoğan'a karşı değil. Cumhuriyete, Türk Bayrağına ve Atatürk'e bağlı, Türkiye'nin toprak bütünlüğünü savunan bir cumhurbaşkanı adayının çıkışını engellediler. 2015 seçimleri gölgesinde atılan imzalarla Türkiye'nin geleceğini kararttılar.

Şu anda cumhurbaşkanlığı için üç aday var. AKP'nin adayı Recep Tayyip Erdoğan. Kılıçdaroğlu-Bahçeli adayı Ekmeleddin İhsanoğlu. PKK adayı Selahattin Demirtaş.

ÜÇÜ DE AYNI

Erdoğan malum. ABD talimatı verince daha önce söylediklerini anında unutur. Libya ve Suriye en yakın örnekleri. Şu anda Irak'ı bölme projesinin elemanı. BOP eşbaşkanı.

Ekmeleddin İhsanoğlu Exetel bağlantılı. Libya, Suriye, Irak konusunda suskun. ABD koordinatörlüğünde, AKP- Abdullah Öcalan arasında sürdürülen "açılım" konusunda tek söz söylemiyor. Türkiye bölünüyor, başkomutanlığa aday olacak İhsanoğlu'ndan çıt yok. Sessiz destek veriyor. Kulislerde, "İKÖ Genel Sekreterliği memurluktur" deniyor.

Selahattin Demirtaş "ABD'den rol talep eden" bir aday. ABD ziyaretleri önemli. Ermeni lobisinin ABD'deki temsilcileri ile içli dışlı.

İsimler farklı ama üçü de aynı. Üçünün de "patronu" ABD. Üstelik de fazla gizlemeye gerek bile duymuyorlar.

ABD'NİN YENİ STRATEJİSİ

ABD, Afganistan ve Irak tecrübelerinden sonra yeni bir strateji geliştirdi. "Vekalet Savaşı" adını verdiği yeni stratejisinde operasyonlarda doğrudan ABD askeri yok. Müttefikler var. İlk uygulama Suriye'de yapıldı. AKP Hükümetinin gövdesiyle Suriye işine girmesinin asıl nedeni de bu.

Durum böyle olunca, müttefik(!) ülkelerdeki iktidar, muhalefet, cumhurbaşkanı, ... ABD açısından kritik önemde. Tabi yeni seçilecek cumhurbaşkanı da, adaylar da önemli. Bu konuda işi şansa bırakmaya da niyeti yok. Seçimi bizzat yönetiyor.

Öyle adaylar piyasaya sürülüyor ki kim kimin adamı olduğu kargaşası yaşanıyor. Klasik bir CIA yöntemi. Vatanseverler çaresiz bırakılmaya çalışılırken, kim kazanırsa kazansın ABD'nin kazanması hedefleniyor.

Türkiye'de son bir ayda yaşananlar da her şeyi açıklıyor.

DEMİRTAŞ-SİVAS KATLİAMI

ABD bir taşla birkaç kuş vurmayı pek sever. Bu konuda yılların tecrübesi vardır. Ekmeleddin İhsanoğlu aday yapılırken de aynı yolu izledi. ABD karşıtı, cumhuriyetçi, Atatürkçü, Türkiye'nin üniter yapısını savunan bir adayın önü kesilip, vatanseverlerin cumhurbaşkanı seçimine müdahil olması engellenirken, bir başka projenin de taşları döşendi.

ABD uzun süredir PKK ile Alevileri bir araya getirmeyi planlıyordu. Cumhurbaşkanlığı seçimi fırsat olarak değerlendirildi. Alevilerin Ekmeleddin İhsanoğlu'na oy vermeyeceğini bildiği için, "Alevileri Demirtaş'a yönlendirme" planı devreye sokuldu. Medyadaki "elemanlarını" ve "fısıltı gazetesini" harekete geçirdi.

Dünün "Yetmez ama evet"çileri, şimdi "Demirtaş'a oy verelim" der oldu. Onlara verilen yeni görev bu. 2 Temmuz Sivas katliamında şehit olanları anma günü de bu iş için kullanıldı. Hürriyet ve Milliyet gazeteleri Sivas katliamı haberlerini Demirtaş'la özdeşleştirdi. Demirtaş'ın Sivas'taki 2 Temmuz anmasına katılması birinci sayfadan verildi. Diğer gazetelerde de durum aynı.

İşaretin aynı merkezden verildiği çok açık! Ama "Haziran Direnişi"ni gerçekleştiren bu halk bu numarayı yemez. Aleviler, Şeyh Sait'in heykelini dikenleri iyi tanır.

Üstelik ABD denin planları da pek tutmuyor. Esad'ın zaferi bile her şeyi açıklamıyor mu?