Erdoğan endişeli: Önünü göremiyor

Bir kaynağım anlattı..

Ortadoğu'da diplomasinin perde arkasını iyi bilen.

Dört başkent: Ankara, Tel Aviv, Riyad ve Doha.

Kelimenin gerçek anlamıyla "tutuşmuş"..

Gizli heyetler.. Temsilciler..

Washington'a akmışlar.

Tek tek.. Ve birlikte.

Acil temaslar: Kongre üyeleri.. Dışişleri.. Pentagon.. Ve Beyaz Saray'la.

Gündem: ABD-İran görüşmeleri.

"Aman" demişler.. "İran'a sakın güvenmeyin.. Takiye yapıyorlar.."

Türkçesi: Ambargoyu kaldırmayın.. İran'la anlaşmayın..

***

Ayrıntıları aktaracağım.

Önce, Erdoğan cenahından bir açıklama.

Yalçın Akdoğan yazdı. AKP milletvekili. Erdoğan'ın danışmanı.

Başbakan'ın gerçekten danıştığı nadir isimlerden.

***

Dün Hakan Fidan kısmını irdeledim.

Bugünkü ABD-İran yumuşaması..

Uzun alıntıları sık tercih etmem.

Fakat nüanslar önemli.

Akdoğan diyor ki:

"Obama Suriye'ye askeri operasyon planları yaparken bir anda diplomatik zeminde kendisini buldu ve yeni süreçle birlikte Esed'e hayat öpücüğü verilmiş oldu. Aslında ABD, Rusya ile denge hesapları yaparken, İran'ın içinde bulunduğu bloğun manevrası neticeye ulaşmış oldu. Bunun ikinci adımı İran'la yumuşama görüntüsüydü. Askeri harekât planları yapan Obama yönetimi bir hafta sonra kendisini başka bir zeminin içinde bulacağını ne kadar öngörebilmişti bilmiyorum, ama bu planlı bir gelişme idiyse, arkasından gelen flörtün de planlı olduğu düşünülebilir. Öngörü eksikliği gibi görülebilecek bu durum acaba başka bir hesabın planlı bir parçası mıydı?" (Star, 22 Ekim)

***

Dipnotlar ekleyelim. Sadeleştirelim.

Bir: Birileri 21 Ağustos'ta Suriye'de kimyasal kullandı. ABD ne güzel Esad'ı vuracaktı. Biz hepimiz umutlandık.

İki: ABD askeri harekât hazırlığına girdi. Başbakanımız.. Dışişleri Bakanımız "biz de varız" dediler.

Üç: 14 Eylül'de tuhaf bir şey oldu. ABD-Rusya Cenevre'de anlaştıklar. Barışçı çözüm için.

Dört: Ardından "İran'la yumuşama" zuhur etti.

***

Akdoğan, Erdoğan'ı tercüme etmiş.

Başbakan'ın düşüncelerini.. Duygularını.

Hayal kırıklığını.. Şüphelerini.. Endişelerini.. Belki de korkularını..

Kestiremediklerini.. Bilemediklerini..

***

Özeti:

Bir: ABD, Rusya ile anlaşacağını.. "Stratejik müttefik" Türkiye'ye haber vermemiş.

İki: "Anlaşma" önceden planlanmış mıydı? Yoksa görüşmelerle mi ulaşıldı? AKP bilemiyor.

Üç: İran'la "flört".. Planlı bir gelişme mi? AKP bilemiyor.

Dört: Önce Suriye mutabakatı.. Ardından İran'la yumuşama.. Daha kapsamlı bir hesabın planlı parçaları mı? AKP onu hiç bilemiyor..

Sonuç: Erdoğan cenahı önünü göremiyor. Göremediği için de endişeli.

***

Cevabını aradıkları iki soru:

Bir: Yeni bir Ortadoğu mu kuruluyor?

İki: Yeni Ortadoğu'da AKP'ye yer var mı? (Daha doğrusu Erdoğan'a?)

Yalçın Akdoğan cevap da veriyor:

Batı da, İsrail de Erdoğan'dan rahatsız. "Dert İslamcılık değil." Çünkü Erdoğan.. "Hesabı bozan daha farklı bir İslam anlayışı"nı temsil ediyor.

Sonuç: Yeni Ortadoğu'da bize yer yok galiba!

***

Ortadoğulu diplomasi kaynağım anlattı.

Önce Suriye.. Ardından İran'la yumuşamadan.

Tek endişeli Erdoğan cenahı değil.

Suudi Arabistan: Washington'a gizli bir heyet göndermiş. Katar'la birlikte. Muhtemelen Bender Sultan da var.

İsrail: İsrail lobisi harekete geçirilmiş. Telaviv'den de gidenler olmuş.

Türkiye: Erdoğan mektup yazmış. Büyükelçimiz Kerry'ye iletmiş. Oradan Obama'ya..

MOSSAD'a yakın Debka internet sitesi yazdı: Suudiler ve İsrail birlikte çalışıyor.

***

Soruyla bitirelim.

Gül-Gülen cenahı bu tablonun neresinde?

"Ilımlı"sının modası geçti.

"Uyumlu İslam" olarak.. Obama-İngiltere hattına yakın duruyor olmasın?