Erdoğan ‘Rusya’nın ÖSO ile ne işi var’ der mi?

Yazımıza sorular sorarak başlayalım. Başka bir devleti yıkmak için mücadele eden silahlı ve siyasi gruplara ev sahipliği yapmanın ve onlarla kurulan metin işbirliği hangi “ulvi işlere” hizmet etmektedir? Sizin için meşruiyeti kabul edilmeyen ve keyfinize göre raks etmeyen ülkenizin dışındaki iktidarlara karşı savaşanlara destek vermek hangi aklın işidir? Erdoğan-Davutoğlu iktidarını meşru görmeyenlere başka devletlerin istihbarat, askeri ve açık siyasi destek vermesi hatta onları koruması hangi iş tarzına münhasırdır?O halde iktidarınıza karşı savaşan örgütlerle anılan herhangi bir kuvveti neden “Yanlış iş yapıyorsun arkadaş. İç işlerime egemenliğime karışma” tembihi çekilir? Zamanında, “Suriye, PKK ve Abdullah Öcalan’a ev sahipliği yapıyordu” gerekçesiyle Suriye’ye karşı yapılan savaş hazırlıkları hangi iş mantığına uygundu? Bugün Suriye, “Erdoğan-Davutoğlu iktidarı ülkemi terörize ve talan eden illegal bir hükümettir” deyip savaş ilan etse veya bu iktidarın gitmesini arzu edenlerle iş tutsa bu eylem hangi iş metoduyla izah edilir? “Başka ülkelerde olup biten zulme veya haksızlığa sessiz kalmamalı” ilkesinin sınırları nerede başlar ve nerede biter, bu iş nasıl hal olmalı? Şüphesiz bu soruların tartışılması mühim ve elzemdir. Amma ve lakin değişmeyen kaide şudur: Men dakka dukka. Ve de gayet daha mühim olan kaide budur: Eviniz camdan ise komşunun evine taş atmadan önce birkaç kez oturup düşünün nitekim öfke ile kalkan zarar ile oturabilir.
TARİHİ YAZAN UNSUR: GÜÇ ABD, Suudi Hanedanlığı, Katar, Batı devletleri ve sittin coğrafyadan taşınıp getirilen dini-dar cihatçıların Suriye’deki Türkiye’deki ve hatta dünyadaki işini sorgulamayan zihniyetin Rusya ve dostlarının Suriye ve artık Irak’taki nüfuzlu varlığını sorgulaması abesle iştigaldir. Zira güç tarih yazan unsurların başında gelir ve gücün sadece sahadaki dengeleri değil ayrıca ilişkileri de değiştirdiğini idrak etmeliyiz. Suriye sahasında taşeron veya piyon olarak hareket edenlerin değişim gösteren süreçlere ve yeni şartlara uygun olarak konumlandıklarını görmek zorundayız. Rusya, gücünü ve nüfuzunu kullanarak Suriye sahasında BMGK veya ülkesindeki mahkemelerin “terörist” olarak görmediği silahlı gruplarla ilişki kurmaktadır. Bu kesimlerle baş tehdit olarak kabul ettiği IŞİD, El-Nusra ve özellikle Balkanlar, Kafkasya ve Orta-Asya kökenli yabancı savaşçıların mevcut olduğu örgütlere karşı işbirliği için bastırmaktadır. Bu örgütlerin PYD ile ABD gibi yakın münasebetlere girmeden veya ÖSO örneğinde olduğu gibi Türkiye ile aşnalı-fişneli işlerine takılmadan iş yapabilmektedir. “Suriye meselesi Suriye halkı tarafından çözülmelidir” formülünü tedavüle sokanlara da yol haritası sunmaktadır.
RUSYA VE ÖSO GÖRÜŞÜYORRusya uzun bir zamandır ÖSO’nun askeri ve siyasi farklı temsilcileri ile görüşmektedir. Bu görüşmeler Moskova, Kahire, Beyrut ve Suriye içinde gerçekleşmektedir. ÖSO çok başlı olup farklı merkezler ile iş tutan bir yapıya sahiptir. Tüm yerli ve yabancı çabalara rağmen ÖSO’yu hiyerarşik örgütlenmeye uygun olarak kontrol eden bir genel komutanlık mevcut değildir. Önce Suriye ordusunun ardından sahaya sürülen daha radikal dini-dar yerli ve yabancı savaşçılar ile yaşadığı hezimetler ÖSO’yu ya tamamen yok olma veyahut kendisini yeniden konumlandırmaya zorladı. ÖSO adına yapılan bazı tekzip açıklamalarına karşın, Suriye sahasında çok farklı dönemlerde Suriye ordusu ve ÖSO’nun mahalli grupları arasında sağlanan işbirliği birçok örnekle sabittir. Rusya’nın müdahalesi sonrasında, bu “zorunlu” işbirliği ÖSO ile Rusya arasında da hâsıl oldu. Rus savaş uçakları, ÖSO militanlarına birçok bölgede IŞİD ve El-Nusra’ya karşı hava desteği vermektedir. Bu hakikat Rus Genelkurmay Başkanı Valery Gerasimov ve ÖSO adına hareket eden üst düzey komutanlar tarafından da ikrar edilmiştir. Bakalım Erdoğan-Davutoğlu iktidarı “Rusya’nın ÖSO ile ne işi var veya Ey ÖSO Rusya ile ne işin var?” diye sorar mı? Suriye’de artık çok işi olan Rusya, İran ve Çin’i Suriye’ye musallat edenlerin “Benden habersiz Ortadoğuda yaprak kıpırdamaz” diyenler olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.