28 Mart 2024 Perşembe
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Erdoğan, zafer kazandı ise bu telaş niye?

Rafet Ballı

Rafet Ballı

Gazete Yazarı

İktidar partisinin 30 Mart seçim karnesi?

AKP’ye göre yüzde 45.5.

Muhalefete göre yüzde 43.

2-3 puanlık farkta debelenmenin alemi yok.

Sonuç: AKP, beklenenden çok az oy kaybetti.

Oysa: AKP’li kalemlerin çıtası bile aşağılardaydı.

Düşündükleri yüzde 35-36’lardı.

***

Peki: Adını “zafer” koymak mümkün mü?

Normalde “evet”. Ana muhalefetle fark yüzde 18.

2. ve 3. partinin toplamı kadar oy toplamış.

Nereden baksanız farketmez: Başarıdır.

Zaten: AKP sözcüleri de “zafer” dedi.

***

Ortada cevabını arayan bir soru var.

Evet: AKP topluma “başarı” türküsü söylüyor.

Fakat: Neden kendisini bile inandıramıyor?

Yani: Zafer kazandıysa bu telaş niye?

***

Telaş, seçim öncesinde başladı. Seçimden sonra da sürdü.

Bütün alametler bir başka sürecin işareti.

Seçim gecesi: Erdoğan “balkon”a “geniş aile”siyle çıktı.

Manzara: Parti değil, aile iktidarı.

Sonuç: Partisine bile güvenemiyor.

***

Kadrolu liberallerinin beklentisi: Bir “balkon” klasiğiydi.

Yine karşılıksız da kalsa, “hoş” olurdu.

Erdoğan uymadı onlara. Türkiye’yi ikiye böldü:

“Benden olanlar, bana karşı çıkanlar.”

Sonuç: Düşmemek için bölüyor.

***

MİT yasası öğretici. Özeti:

Bir: Devletin istihbarat örgütüne suç işleme imtiyazı verildi.

Yani: MİT, yasal alanın dışına çıkarıldı.

İki: Kayıtsız şartsız Erdoğan’ın emrine verildi.

Sonuç: Düşmemek için suç işlemeye kararlı.

***

AKP iki dosyayı tekrar tartışmaya açtı.

Birincisi: Başkanlık sistemi.

Erdoğan’a uygun elbise hazırlamak istiyor.

İkincisi: Anayasa değişikliği. Üç yıl uğraşıp yapamamıştı.

Sonuç: Hukuk sistemi temelden değiştirilmek isteniyor.

***

Niyet: Seçim sistemini kökten değiştirmek.

Dar bölge: Her bölgeden 1 milletvekili.

Daraltılmış bölge: En fazla 4-5 milletvekillik seçim bölgeleri.

AKP eski sistemle 3 genel seçim yaptı.

Son iki genel seçim karnesi: Yüzde 47 ve 49.

Görünüşte sandıktan yana sorunu yok.

Fakat yine de sistemle oynamaya niyetli.

Sonuç: AKP bir şeylerden endişeli.

***

Cevabı birlikte arayalım.

Uzman anket kuruluşlarının görüşü:

30 Mart, genel seçim olsaydı.

Mevcut seçim sistemi: AKP 285 kadar milletvekili.

Dar bölgeye göre: AKP 425 civarında sandalye kazanacaktı.

İlkinde: Tek başına iktidar kurmanın sınırında.

276’nın biraz üstünde.

İkincisinde: Anayasayı tek başına bile rahatlıkla değiştirebiliyor.

Sonuç: Erdoğan, Özal’ın ANAP’ı gibi.

***

ANAP da düşme korkusuyla seçim sistemiyle oynadı.

Daraltılmış bölge uygulamasını getirdi.

1987’de yüzde 36 oy aldı. Mecliste üçte ikiye yakın çoğunluk sağladı.

Sonuç: Değiştirilen sistem 1991’de düşmesini önleyemedi.

***

AKP’nin “telaş”lı adımları seçim öncesinde başladı.

İnternet yasağı.

Telefon ve internet iletişiminin takibi ve kaydı.

HSKY yasasındaki, bir kısmı iptal edilen değişiklikler.

Ve en son ormanları yağmaya açan düzenleme.

Belli ki: Sırada başkaları var.

***

Sonuç:

Erdoğan’ın endişesi: Düşmek.

Düşerse: Paramparça edileceğini düşünüyor.

Meclisteki muhalefetten yana rahat.

Asıl korkusu: Meydanlar.

Hazırlığı: Meydanlara meydan vermemek.