24 Nisan 2024 Çarşamba
İstanbul 25°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Erdoğan’ın seçim stratejisi

Mehmet Bedri Gültekin

Mehmet Bedri Gültekin

Eski Yazar

A+ A-

Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı seçiminde izleyeceği seçim stratejisi belli oldu. Köln’deki protesto mitingine “Alisiz Alevilerin gösterisi” dedi. Soma’da 301 canını kaybetmiş olan halkın tepkisinden de Alevileri sorumlu tuttu.

Cumhuriyetin ilk döneminde, Alevi yurttaşlarımızın kimliklerinin görmezden gelindiğini iddia etmesini ve Dersim’de Alevi vatandaşların katledildiğini söylemesini ilk bakışta sanki farklı bir yaklaşımmış gibi değerlendirenler olabilir.

Oysa olaya biraz daha yakından bakıldığında, CHP ve Alevi örgütlerini Cumhuriyet düşmanı bir mindere çekerek tecrit etmek amacıyla bu söyleme başvurulduğu rahatlıkla görülebilir.

Hedef aynıdır. Cumhuriyetçi saflarda karışıklık yaratmak, mücadeleyi mezhep ayrımı zeminine oturtmak ve böylece Sünni kitlenin temsilcisi olarak seçimden galibiyetle çıkmak.

Sünni çoğunluk

Türkiye nüfusunun ezici çoğunluğu Sünni’dir. Cumhurbaşkanlığı seçimi Alevi-Sünni ayrımına oturtulursa, bundan kimin kazançlı çıkacağı bellidir.

Tayyip Erdoğan, bütün ümidini Alevi Sünni kutuplaşmasının derinleştirilmesine bağlamıştır.

AKP’nin ideolojisi, Alevi yurttaşları dışlamak üzerine kuruludur. Ama 2011 yılından itibaren Suriye’de yaşanan kanlı hesaplaşmada oynanılan rolden sonra Tayyip Erdoğanların, Türkiye Alevilerine de “hasım” olarak baktıklarından en ufak bir şüphe yoktur.

AKP’nin bütün pratiği ve söylemi bu gerçeğin kanıtlarıyla doludur.

Erdoğan’ın yardımcıları

Tayyip Erdoğan’ın, Köln’de, Almanya’nın dört bir tarafındaki camilerden kaldırılan otobüslerle taşınan 15 bin yurttaşa seslendiği 24 Mayıs günü, Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu aynı yerde yaklaşık 30 bin yurttaşın katıldığı protesto mitingi örgütledi.

Çok kişi Tayyip Erdoğan’ın protesto edilmesinin, O’nu zora soktuğunu düşündü ve mutlu oldu.

Oysa gerçekten mutlu olan kişi Tayyip Erdoğan’dır.

Tayyip Erdoğan’ın bu mitingden hiç rahatsız olmadığını, tam tersine çok memnun kaldığını görmek zor değildir.

Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu, Köln’de düzenlediği karşı gösteriyle Tayyip Erdoğan’ın seçim stratejisine en büyük katkıyı sunmuştur. Lanxess Arena spor salonunda Sünniler, 3 kilometre ötedeki Ebertplatz Meydanı’nda Aleviler toplandı.

Tam da Tayyip Erdoğan’ın istediği saflaşma. Böyle bir saflaşma Cumhurbaşkanlığı kampanyasına hâkim olursa AKP liderinin Çankaya rüyası gerçekleşebilecektir.

Nitekim Tayyip Erdoğanlar bu amaçla diğer “yardımcıları”nı da harekete geçirmişlerdir. Okmeydanı’nda Cemevi bahçesindeki genç bir yurttaşımızın durup dururken katledilmesi de sıradan polisiye bir olay değildir.

Polis kontrolünde olan birtakım gruplar, seçim sürecine girilirken canlandırılmıştır ve piyasaya sürülmüştür. Bunlar Alevi yurttaşların yerleşim yerlerini mekân tutarak eylem yapmaya başlamışlardır.

AKP iktidarının “en sağlam” kurumunun harekete geçtiği anlaşılıyor.

TGB’nin büyük toplantısı

Tayyip Erdoğan’ın salon toplantısı gerçekleştirdiği saatlerde Köln’e 40 kilometre mesafede Oberhausen kentinde TGB, 10 binin üzerinde yurttaşın katıldığı bir karşı toplantı örgütlemişti.

TGB’nin toplantısı mezhep ayrımına karşı, Alevi-Sünni bütün yurttaşlarımızı bir araya getirdi.

Böyle bir eyleme destek olmak yerine, camilerden toplanmış Sünni yurttaşların karşısına Alevi derneklerinin topladığı yurttaşları çıkarmak, siyaseti, mezhep ayrımı zeminine taşımaktır.

Yani, Tayyip Erdoğan’ın olmasını istediği zeminin yaratılmasına AABF de, niyeti ne olursa olsun sonuç olarak katkı sunmuş oldu.

Erdoğan’ın Dersim aşkı

Bu günlerde Tayyip Erdoğan’ın durup dururken Dersim’de Alevi yurttaşların Cumhuriyet tarafından katledildiğini gündeme getirmesi de anlamlıdır. Bütün Alevi yurttaşlar Tayyip Erdoğan’ın bu çıkışı üzerinde ciddiyetle düşünmelidirler.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, ertesi gün bir basın toplantısı düzenledi. Kendilerinin 1938’de yaşanan katliamın takipçisi olduklarını, Tayyip Erdoğan’ın özür dilemesinin çok fazla bir anlamı olmadığını söyledi.

Kısacası CHP, Dersim üzerinden Tayyip Erdoğan ile Cumhuriyet düşmanlığında yarışa girmiştir.

“Cumhuriyet düşmanlığı” Tayyip Erdoğan’a bir şey kaybettirmez. Çünkü O’nun varlık nedeni ve bütün politikası Cumhuriyet düşmanlığına dayalıdır.

Ama CHP’nin Cumhuriyet düşmanlığında AKP ile yarışa gitmesi, Cumhuriyetçi saflarda en azından hayal kırıklığına yol açar ve seçim kampanyasında Tayyip Erdoğan’ın elini güçlendirir.

Ayrıca yakın geçmişin çeşitli tecrübeleriyle kanıtlıdır. Türbanın kamuda serbest olmasına önayak olmak CHP’ye tek bir oy kazandırmadı; sadece gericiliğin bir mevzi daha ele geçirmesine yardımcı oldu.

Dersim, emperyalizm ve Ortaçağ gericiliğinin, Cumhuriyete karşı yürüttüğü saldırıda özel olarak Kürt Alevileri, genel olarak ise bütün Alevileri kendi saflarına çekmek için ikiyüzlüce istismar ettikleri bir konudur ve giderek önem kazanmaktadır.

Şimdi de aynı konu Cumhurbaşkanlığı seçiminde siyaseti mezhep ayrımcılığı zeminine çekmek için kullanılıyor.

CHP her zamanki gibi emperyalizmin ve AKP’nin minderine koşuyor.