26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Esad dediğimizi yap Erdoğan istifa et

Mehmet Yuva

Mehmet Yuva

Gazete Yazarı

A+ A-

Bölgemizi yakan cehennem ateşi 20 Mart 2003’te ABD işgal ordusu tarafından Irak’ta yakıldı. İstila, dini-dar, talan ve yalan projesine, ‘Irak’ı Özgürleştirme Operasyonu’ adını verdiler. Emsali nadiren görülen kibir nizamın timsali Bush, 2 Nisan 2003’te Dışişleri Bakanı Colin Powell’i Türkiye’ye gönderdi. Dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül gazeteci Sedat Sertoğlu ile 24 Mayıs 2003’te yaptığı söyleşide, “Ortadoğu’daki tüm rejimler değişecek” forsundaydı. Eşkıyanın fiyakası ile övünen, miskin ve acınacak bir mahlûk edasıyla konuşan Gül, “ABD Dışişleri Bakanı Powell ile 2 sayfalık 9 maddelik bir plan üzerinde anlaştık. Ama ben her yaptığımı kalkıp açıklayamam ki.. Powell Suriye’ye giderken de benimle konuştu. Gizli olan bir sürü gelişme var” diyerek çocuk doğuran baş ebe hizmetçisi misali konuşmuştu.
Türkiye’nin PKK ile anlaşması. PKK’ya karşı yapılacak sınır ötesi operasyonların son bulması ve ABD’nin iznine bağlanması. Başta İran, Suriye, Lübnan ve Filistin olmak üzere Ortadoğu ülkeleri ile ilgili ABD planlarına tam destek vermesi. Kuzey Irak’ta tesis edilen Barzanistan’ın tanınması. TSK içindeki zararlı yani milli subayların, “askeri vesayeti ortadan kaldırıyoruz ve şeffaflığı ikame ediyoruz” yalanları ile tasfiye edilmesi. Kıbrıs meselesinin ABD-AB planlarına uygun yeniden tartışmaya açılması ve TSK’nın adadaki varlığının sonlandırılması. Ege’de Türkiye’nin Yunanistan taleplerine esnek davranması. Özerklik ve Federasyon taleplerinin ısıtılması. Bu talepleri yerine getirmediği takdirde, Türkiye’nin Kürt halkına karşı şiddet kullandığı ve soykırım yaptığının gündeme getirileceği Gül’ün sömürge Valisi Powell tarafından ifade ediliyor.

POWELL BU KEZ ŞAM’DA
3 Mayıs 2003’te Powell bu kez Şam’da Esad ile görüşmedeydi. Sömürge Valisi kibri ile Gül’e ve herkese emirler yağdıran ve mutlak itaat isteyen Powell benzer şartları Esad’ın önüne koydu. Suriye geleneksel müttefikleri ile ilişkilerini rafa kaldıracak. Lübnan’dan askerini çekecek. Filistin davası rafa kaldırılacak. Örgütleri sus pus edilecek. İsrail ile anlaşacak. Irak işgaline çomak sokmayacak. Başta eğitim reformu olmak üzere, kapitalist ekonomi modellerini benimseyecek. Özetle onların çağdışı kabul ettikleri anti-emperyalist, anti-siyonist ve anti-vahhabist doktrin Suriye’nin gündeminden çıkacak. Padişah Powell’in emri kati idi. Ya Esad bu emirleri yapar memur olurdu ya da iktidarı bırakırdı veya zorla bıraktırılırdı.
Bölge koşulları Esad’ın aleyhine idi. Suriye takriben yalnızdı. Rusya iç meseleleri ile meşguldü. İran abluka, ambargo, Irak istilası ve daha nice sorunla boğuşuyordu. ABD ve İsrail, Dünyada tek kutuplu hegemonyayı kurmak için gaddarca saldırıyordu. Bu hal ve şartlarda dahi Esad teslim olmayı kabul etmedi. Akıllı diplomatik manevralar, zaman kazanma ve oyalama taktikleri ile freni boşalmış misali bölgeye dalan ABD kamyonunun önüne takoz koymayı başardı.

ESAD, ‘YA İSTİKLAL YA ÖLÜM’ DİYENLERDEN
ABD pes etmedi. Bu kez havuç, yani barışçıl, planlarını Türkiye, Suudi-Katar hanedanlığı ve AB üzerinden devreye soktu. Suriye’nin yumuşak karnı Lübnan üzerinden İsrail ile saldırdı. Suriye düşmanları nispi bir başarı elde etti. En nihayet esas kuşatma Arap Baharı ile tamamlandı. Suriye içten patlatıldı. Esad ve Suriye’nin önünde iki alternatif vardı. Ya Obama’nın ifadesiyle Mısırlı Mübarek veya Tunuslu Zeynel Abidin misali bırakacaktı veya Saddam ve Kaddafi gibi öldürülecekti. Esad, Suriye alternatifini seçti. Direnerek ayakta kalmayı yeğledi. Kaçmak yok, zül içinde yaşamak yok, Ya İstiklal Ya Ölüm dedi.

ESAD, GÜL-POWELL ÇARKINA ÇOMAK SOKTU
Esad ve Gül-Powell planına çomak sokan Suriye BOP’un çatlaması ve duvara toslaması sürecini başlattı. Hizbulfülüs (Akçe Partisi) yolunda beraber yürüyen çıkarcı dostlar önce birbirlerini yolda bıraktılar. Suriye’de yaşadıkları hezimetin faturasını birbirlerine kesmeye başladılar. En nihayet kavgaları açık meydan okuma, tehdit, şantaj ve gerçek bir kanlı etli hesaplaşmaya dönüştü.
Menderesleşen Erdoğan yazılarımızda da henüz işin başında söyledik. “Bölgede yaşanan tüm sorunların faturasını sisteme değil Erdoğan’a kesecekler” dedik. Bakıyorsunuz, tüm Siyonistler koro halinde önceleri destek verdikleri ve hatta sulta olmasını sağladıkları Erdoğan’a saldırıyor. Wolfowitzler, Rosenbergler, Tonerler, Obamalar, Clintonlar, Edelmanlar, Gülenler, Güller, Çiçekler ve açan açmayan Fidanlar sömürge valileri gibi emirler yağdırıyor. Kibir ve Gurur Şeytandır hak sözüne uygun davranıyor. Esad ve Suriye Erdoğan için emsal teşkil ediyor. Hele ki, Suriye konusunda da aldatıldık derse siz o zaman Türkiye ve bölgemizde kopacak tarihi curcunayı seyredin.