29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 21°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

‘F tipi Fahişeler Şur’ası!’

Sabahattin Önkibar

Sabahattin Önkibar

Eski Yazar

‘F tipi Fahişeler Şur’ası!’ 

İfadeler bana değil Sabri Uzun’a ait.

Açıktan fahişeler diyor.

Karar alıcılarına da “Fahişeler Şur’ası” yakıştırmasını yapıyor.

Yazdığı İN isimli kitabın 99. sayfasındaki bu ifadeler onun bilinen üslubu ile uyuşmuyor ama belli ki isyan ve feveran noktasında.

Adeta çığlık atıyor.

Meramı ise F tipi örgütün devleti işgal etmesi.

Dehşet bilgiler veriyor ve örgütün karargah yapılanmasına dikkat çekerek bugün yapılmaya başlanan mücadelenin yüzeyselliğine dikkat çekiyor.

Kitaptaki bilgiler çok önemli zira yazarı Emniyet istihbaratının tepesindeki isim yani anlatılanlar hikaye değil gerçek.

Bir başka boyut; Sabri Uzun bu örgütten direkt zarar görmediği için yazılanlar kinin ürünü değil mutlak hakikat.

Bu kitap F tipi örgüt ile işbirliği içine giren Kılıçdaroğlu ve Bahçeli gibileri kendine getirmek için atılan şamardır...

PERİNÇEK’E İZİN VE TARİHİN LANETİ!

Prof. Mehmet Haberal tıpkı Doğu Perinçek gibi Ergenekon davasının mağduru.

Devlet özel bir izinle onun yurt dışına çıkmasına  izin verdi.

Ama heyhat Doğu Perinçek’in yurt dışı yasağı devam ediyor.

Oysa Perinçek’in 28 Ocak’ta Strazburg’da olması kendisi için değil Türkiye için hayat-memat meselesi.

Öyle çünkü Dışişleri bakanlığımızın açıklaması ile AİHM’de Doğu Perinçek ve arkadaşlarının girişimi ile elde edilen büyük ülke zaferinin burada taçlanması ve sonuçlanmasının duruşması yapılacak.

Evet 28 Ocak’taki bu temyiz ya da final duruşmasında Ermeni sorununu topyekün tarihe havale etme şansı var.

Dolayısı ile o duruşmada konunun sahibi olan hukuk doktoru-tarih uzmanı Perinçek’e kendini ve Türkiye’yi savunma şansı verilmelidir. Bu yapılmaz ise sorumluları tarih tarafından lanetlenecektir...

REYHANLI VE PARİS

Siyasal İslamcı çetelerin Hatay-Reyhanlı’da bomba patlatıp 52 vatandaşımızı katlettiği günleri hatırlayın.

Değil Batı alemi Türk kamuoyu bile vahşetin üstünde durmadı.

Gazete ve televizyonlar ertesi gün olayı küllendirdiler.

Peki benzer bir saldırı Paris’te olunca ne mi oldu?

Bütün dünya günlerdir ayakta.

İşte Türk olmanın Avrupa’da karşılığı budur.

Ama onlara kızmayalım; Reyhanlı’da bomba patladığında vatandaşının cenaze törenine katılmayan Türk Başbakan, Paris’te saldırı olunca oraya yürüyüşe gitti.

Paris’teki saldırıyı elbette lanetliyoruz ama görüldü ki olayın ardında Fransa’nın Filistin’i tanıması ve Rusya’ya yakınlaşması gibi şeyler söz konusu.

ZAMAN İLE SABAH’IN SAHİPLERİ!

Söylesenize kimdir Zaman Gazetesinin sahibi bilen var mı?

Bir gazete kutsal kitap Kur’an sunumuyla hergün bir milyon adet basılıp halka dağıtılıyor ama resmi olarak sahibi belli değil.

 Manevi sahibi aslında belli ve bu aralar İnterpol tarafından terörist diye aranmaya başlanacak.

Terör örgütü  lideri iddiasında bir isim ve gazetesi... İşte bugünkü Türkiye.

Keza benzer durumda olan bir başka gazete Sabah’tır.

Söylesenize kimdir bu gazetenin sahibi?

Havuzu dolduranlar mı, doldurtan mı?

Manşeti atanlar mı, ihale karşılığı parayı ödeyenler mi?

Ha Zaman ha Sabah, bir madalyonun iki ayrı yüzüdür...

SİNEMAMIZ KIRMIZIGÜL’E KALDI İSE!

Seçkincilik bayağılıktır ama uzmanlık diye bir kavram var.

Evet entel züppelik yapmayalım lâkin bilime, birikime, donanıma saygı duyalım.

Şuraya bakar mısınız; iyi-kötü yarım asrı aşan bir geçmişi olan sinema sektörümüz Mahsun Kırmızıgül gibilere kaldı.

Hayır Kırmızıgül’e insan olarak saygı duyalım ama bu arkadaş bırakın sinema eğitimi alması, ilkokula bile gitmemiş.

İşte bugünkü Türkiye budur ve sinemamız bile Mahsun gibilere rehindir.

Sakın ama seyirci topluyor falan demeyin!

Bu tanıtım ve yönlendirme ikliminde seyirci ölçüt olamaz...