24 Nisan 2024 Çarşamba
İstanbul 22°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Fatih Terim'e Kelebek Etkisi

Metin Tükenmez

Metin Tükenmez

Eski Yazar

A+ A-

Başlangıçta yapılan hataların bedelinin gelecekte daha ağır bir şekilde ödeneceğine ilişkin bilimsel bir gerçek vardır. Buna Kelebek Etkisi'de denilip şöyle özetleniyor: New York'da kanat çırpan bir kelebeğin kanatlarının oluşturduğu hava akımı, bir ay sonra İstanbul'da fırtınaya neden olabiliyor. Fatih Terim ile Ünal Aysal arasın'daki çatışma tam da Kelebek Etkisi'nin toplumsal yaşamda somutlaşmasıdır.

Eğer Fatih Terim Kelebek Etkisi'ni bilseydi ya da bildiğini düşünerek yaşama etkisini göz önünde bulundursaydı, bu işin en başında Aysal'ın kendisine yaptığı teknik direktörlük önerisini kabul etmezdi. Çünkü Aysal'ın biçemi ile Terim'in istem ve beklentileri birbiriyle çelişiyordu. Bu çelişki daha ilk oylamada kendini göstermişti. Aysal'ın başkanlığında oluşan ilk yönetim kurulunda görev yapan yedi yönetici Fatih Hoca'ya karşı oy kullanmıştı. Kendine imparator unvanı verilen ya da kendini öyle sanan Terim bu yarı yarıya karşı oya karşın görev kabul etti. Bir de üstelik, Ünal Ayal'ın eli kolu olan Bülent Tulun danışmanlık görevindeydi ki, Fatih Hoca, bu durumda diken üstünde çalışmayı konumu gereği peşinen kabul etmiştir.

Terim bunların hiçbirine aldırış etmeden başarılı oldukça güçleneceğini düşünüyordu. Galatasaray'da başarılı olmanın koşulları hazırdı. Terim ne yapsa başarılı olacaktı. Çünkü bir yıl önceki takım dibe vurmuştu. Fatih Terim, sonuçlara bakıldığında başarılı oldu da. Ancak Terim'in anlayamadığı bir önemli nokta daha var. Bir teknik direktör Türkiye koşullarında nereye değgin yükselebilir? Futbolda en yükseğe çıkmak aynı zamanda aşağıya doğru yön değiştirmenin de başlangıcıdır. Üstelik size, karşı olan bir başkan var. O başkan olağanüstü seçime gidip Terim yandaşlarını da yönetim dışında bırakıyorsa, bir hoca gelecekten ne bekleyebilir, bu hocanın adı Fatih Terim olsa bile?

***

Geçen yıl oynanan Mersin İdman Yurdu maçından sonra Ünal Aysal'ın, Terim için "kaba" dediği medyaya yansıdığı halde Fatih Hoca mesajı alamadı. Ya da artık kendini çok güçlü duyumsadığını, bu durumda Ünal Aysal'ın bile kendine güç yetiremeyeceği şeklinde bir ego şahlanması içinde bulunduğundan gerçekleri göremedi, bulunduğu konum gereği her şeye gücünün yetebileceğini düşündü. Görev yaptığı takımın Galatasaray olduğunu, her durumda dile getirdiği "Galatasaray değerleri" içinde bireylerin çok da önemli olmadığını hep yadsıdı. Avrupa Şampiyonluğu kazanıldığı günlerde Faruk Süren tarafından kapı dışarı edildiğini bile aklına getirmedi.

Bu bağlamda, Fatih Terim kendinin de söylediği gibi "ders almıyor". Önceki gün, kendini günlerce kurduktan sonra yaptığı basın toplantısında söyledikleri fikir gazetelerinde bile tam sayfa yer buldu. Oysa söylediklerinin içinde dişe dokunur bir "fikir" yoktu. Ortalama her insanda olabilecek kırgınlıklarını, küskünluklarini, yazgıcı "hakkını helal edip etmeme" durumlarını yineleyip durmuş. Keşke bu basın toplantısını hiç yapmasa, konuşmasaydı. Bence Galatasaraylılık değerleri bunu gerektirirdi. Galatasaray şu anda bir hoca ile çalışıyor, önünde de çok önemli maçları var. Bu basın toplantısının Galatasaray'ın yoluna taş koymaktan öte hiçbir anlamı yok. Neyse ki Galatasaray yönetimleri bu durumu hiçbir zaman çekişme konusu yapmıyor. Zaten, Terim'in açıklamalarından sonra "biz bu konuyu çoktan kapattık" diyerek Fatih Terim'i kendi duygu, düşün dünyasında yalnızlaştırdılar. Tıpkı zamanında Faruk Süren'in "Seçilmişler atanmışlarla muhatap olmaz"demesinden sonra yaşananlar gibi...