25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 23°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Fatih Terim’in göz bebeği: Spor Lisesi

Metin Tükenmez

Metin Tükenmez

Eski Yazar

A+ A-

Ülkemizde ilk Güzel Sanatlar Lisesi 1989-90 Eğitim Öğretim döneminde açıldı. Spor Liseleri ise henüz yeni sayılır. Milli Eğitim Bakanlığı Orta Öğretim Genel Müdürlüğü’nün 14.06.2013 tarihli ve 652 sayılı Milli Eğitim Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Güzel sanatlar ve Spor Liseleri yeniden yapılandırıldı. Yeni kararnameye göre Güzel Sanatlar ve Spor Liseleri ayrılarak, “Güzel Sanatlar Lisesi” ve “Spor Lisesi” konumuna getirildiler. Böylece Türkiye genelinde 92 Güzel sanatlar ve Spor Lisesi ayrılarak 51’i Spor Lisesi, 41’i ise Güzel Sanatlar Lisesi’ne dönüştürüldüler.Bu Spor Liseleri’nden biri de İstanbul Riva’daki Türkiye Futbol Federasyonu Meral-Celal Aras Spor Lisesi’dir. Anadolu Lisesi konumundaki bu okullarda eğitim yönetmelik gereği 30’ar kişilik sınıflarda yapılırken amaç, yabancı dil eğitimine önem verilerek gelecekte sanat ve sporun altyapısını oluşturacak insanların yetişmesine olanak sağlamak. Ayrıca Büyükçekmece Spor Lisesi’nin Ruhi Sarıalp Spor Lisesi haline getirilmesi ise onun öğrencileri olarak bizleri gönendirdi(mutlu etti).10-15 gün önce Türkiye Futbol Federasyonu Meral-Celal Aras Spor Lisesi’ne ilişkin bir haber kulağıma geldi. Söylentiye göre bu lisenin öğrencileri Fatih Terim tarafından okulun çim sahasına sokulmuyormuş. Konuyu Aydınlık gazetesinin spor servisindeki genç arkadaşlarımla da paylaştım. Gerek onların gerekse kişisel olarak benim yaptığım araştırmaların sonucunda böyle bir şeyin söz konusu olmadığını öğrendik. Tersine, küçük bir araştırmayla Fatih Terim’in Spor Lisesi’ni önemsediğini öğrendim. Ulusal takım sorumluluğunu yeniden üstlendikten sonra tam beş kez Riva’daki Spor Lisesi’ne gidip okulun sorunlarına ilişkin bilgi aldıktan sonra, eksikleri için özel çaba göstermiş. Kendisini futbolun alaylısı olarak niteleyen Fatih Terim’in okulları ve okulluları önemsemesi hoşuma gitti. Bu konuya ilişkin yıllar önce kendisiyle konuşmalarımız belleğime geldi. Doksanlı yılların başıydı ve Fatih Terim ile benim de içinde bulunduğu bir grup teknik direktör Türkiye Futbol Antrenörleri Derneği’nin(TÜFAD) İstanbul Şubesi’ni kurmak için çalışmalar başlatmıştık. O günlerde ve sonraki yıllarda futbolda alaylı-okullu tartışması açıldığında Fatih Terim ile aynı düşünceyi paylaşıyorduk. Söz birliği etmişcesine “Futbolda alaylı-mektepli tartışmasını ortadan kaldırmalıyız. Her iki kesimin de futbola katacağı çok şey vardır” derdik.Konu bu noktaya gelmişken, Fatih Terim’in bir yanlışlığı düzeltmek için özel çaba harcadığını da öğrendim. Bilindiği gibi Spor Akademileri, Spor Yüksek Okulları ve Beden Eğitimi Bölümleri’nin uzmanlık dalı futbol olan öğrencilerine okulu bitirdiklerinde “B Diploması” veriliyordu. Ersun Yanal Eğitim Müdürü olduğu dönemde bu diplomayı bir alt düzeye düşürerek “C” ye indirdi. Bir akademi mezununun spor okulları mezunlarının hakkına göz dikmesi hepimizi derinden üzdü. Fatih Terim bu duruma el atmak üzere, en azından yasalar doğrultusunda eski konumuna getirmek için çaba harcıyor olması buruk kalpler için bir merhem olabilecektir.
Prof. Dr. Fethi Heper ve doktora yapanlar...Teknik adamlıkta ilerlemenin ölçütü(kriter) var. 10 yıl profesyonel futbol oynamış olanlara öncelik tanınıyor, en çok puanı bunlar alıyor. Doktora yapmış olanlara da profesyoneller kadar puan veriliyor. Ancak şu anda doktoralı teknik direktör var mı? Teknik direktörlük yaparken Türkiye’deki futbol karmaşasından kaçıp üniversitelere sığınan insanlar doktora yaptılar ama bir daha çoğu futbola dönmedi. Örneğin, Türkiye Süper Ligi’nde yıllarca oynayıp iki kez de gol kralı olan Prof. Dr. Fethi Heper’den futbolumuz ne kadar yararlanıyor? Futbolda böylesi bir kariyerden sonra Profesör olmuş dünyada başka bir insan var mı bilmiyorum. Ama bildiğim kadarıyla Fethi Hocam Türkiye’de ilk ve tektir. Futbolun her yerinde olması gereken bu insan arada bir göstermelik olarak federasyonun kurullarına alınıyor, hepsi o kadar. Oysa Fethi Heper Türkiye’de Futbol Federasyonu Başkanı olacak ilk isimdir. Anne tarafından Metin Oktay ile akraba, sadece Eskişehirspor’da oynadığı halde 2 kez gol kralı olan Fethi Heper inanması güç ama salt 3 kez Ulusal takım forması giyebilmiş. Üç büyüklerden birinde oynasaydı millilik rekoru kırardı her halde. Üç büyüklere karşı ilk başkaldıran devrimci Es-Es’lerin büyük golcüsü ve insan evladı Fethi hocama saygıyla...
Teknik direktörlük diploması düşürülebilir mi?Türkiye Futbol Federasyonu ve antrenörler dünyasında çok konuşulan ve özellikle eski teknik adamların endişeyle yaklaştıkları bir başka konu ise belli bir süre çalışmayan Teknik direktörlerin diploma düzeylerinin bir alt kademeye indirilmesidir. Öncelikle şunu belirtmeliyim. 1991 yılında Köln Spor Akademisi’nin teknik adam izlencesi hızlandırılmış bir şekilde Türkiye’de uygulanmaya başladı. Almanya’da geniş zaman dilimine yayılıp 6 as süren kurs bizde 2,5 ay yapıldı. Şenol Güneş, Mehmet Ekşi, Ömer Kaner, Yücel İldiz, Davut şahin, Erol Togay, Erdem Tuğal, Müjdat Yalman, Özer Yurteri, Hüseyin Hamamcı gibi hocaların içinde ben de dahil olmak üzere 35 kursiyer salt futbol üzerine 120 saat ders alarak diploma edindik. Biz akdemi mezunları ayrıca akademide 4 yıl boyunca 400 saat futbol dersi almıştık. Üstelik akademide yıllar içinde aldığımız dersleri bu kursta yineledik. Teknik direktör kursundaki diğer derslerimiz şunlardı: Anatomi, Fizyoloji, Hücre ve Bioenerjitik, Kas Fizyolojisi, Kan Fizyolojisi, Dolaşım Fizyolojisi, Spor Tıbbı, Boşaltım Fizyolojisi, Hareket Analizi, Solunum Fizyolojisi, Metabolizma ve Hormonlar, Merkezi Sinir Sistemi, Sindirim Fizyolojisi, Duyular, Psikoloji...Bütün bu derslere devam edip sınavlarında başarılı olarak alınan diplomayı nasıl yok sayarsınız? Avukatlığı, doktorluğu, Öğretmenliği bırakmış ya da diğer işkollarında üniversite bitirmiş insanların diplomalarına dokunabiliyor musunuz? Türkiye’de teknik direktörlük yapmak, bu alanda iş bulmak dünyanın en zor uğraşlarından biri... Bir de benim gibi takım çalıştırmayı bırakmış ama yıllardır üniversitelerde futbol eğitmeni olarak görev yapanlar var.Neymiş efendim, güncelleme yapılmalıymış. İki yılda bir Dünya ve Avrupa Futbol Şampiyonalarının hemen arkasından gündeme gelen Uluslararası Teknik Direktörler semineri yapılıyor. Bunlara katılmak güncelleme olarak kabul edilmelidir. Alt kademe teknik adamlar için de aynı şey söz konusudur. Ayrıca güncelleme adı altında insanlardan 7,5 ile 35 bin lira arasında para almak eğitimin hangi ilkesi ve felsefesi ile bağdaşıyor? 35 bin lirayı bir yılda kazanamayan beden eğitimi öğretmeni kökenli teknik adam nasıl güncelleme yapacak? İki yılda bir yapılan seminere 300-400 lira bulamayan insanlardan servet isteniyor. Burada eski profesyonel futbolculara yol açmak gibi bir durum ortaya çıkmakta. Fatih Terim bu duruma da el atmalıdır...