Fenerbahçe’nin elinde kalan!

Sosyal medya ile işim olmaz. Sosyal medyada hiçbir hesabım da yoktur. Sadece bilgisunar (internet) aracılığıyla maillerime bakar, okurlarımın gönderdiklerinin hepsine özenle yanıt yazarım. Adıma bir facebook sayfası var. Ancak bu sayfayı ben açmadım. Öğrencilerim açıp yazılarımı bu sayede paylaşıyorlar. Neden bu hesaplarınız yok derseniz, kişisel olarak sosyal medyanın hiçbir şeye çare olmadığına, sadece çok hızlı bir şekilde haber alınmasına karşın hiçbir şekilde kötülüklerin önüne geçilmek için kullanılamaması temel nedendir. Özgecan’ın başına gelenleri herkes öğrendi. Peki, bir daha olmaması için önlem alınabildi mi, hayır. Bu bağlamda gençliğin esir alındığı, gençlerimizin birbirleriyle bir araya gelerek sosyalleşmesi yerine ellerinde telefon sosyal ağlarda gezinti yapmaları beni bozar! Derslerimde sosyal medyanın gençlerimizi nasıl olumsuz etkilediğini bıkmadan, usanmadan anlatıyorum.
Konuyu Galatasaray-Fenerbahçe kupa finaline getirmeye çalışıyorum. Öğrencilerim “Hocam Fenerbahçe’nin elinde kalan kupayı biliyor musunuz” diye sorduklarında doğal olarak ne demek istediklerini anlayamadım. Meyerse, Galatasaray-Fenerbahçe maçı sırasında Pereira kahve içerken ekrana gelmiş. Sosyal medyada Pereira’nın elindeki kahve kupasına gönderme yapılarak “Fenerbahçe’nin elinde kalan tek kupa” şeklinde sözüm ona espri yapılmış. Bunu bir espri olarak kabul ederseniz sorun yok! Ancak bizim sosyal medya kültürümüzü ve orada insanların birbirine yazdıklarını ölçü alırsanız bu durum espriden daha farklı anlamlar içerir. Bunun ne olduğunu sosyal medya tutkunları bilir.
Başlıktan hareket edecek olursak şunu söyleyebiliriz. Fenerbahçe’nin elinde kos koca bir Şampiyonlar Ligi var. Ön eleme oynayacak olması bu başarının büyüklüğünü gölgeleyemez. Evet, Fenerbahçe’nin elindeki kadro çok daha iyisini yapabilirdi. Şampiyon olmuş bir takımın teknik direktörünün başına takımın soyunma odasında örülen çoraptan sonra, yerine geçen iki teknik adamın da takımla uyumsuzluğu bu günlerin yaşanmasının nedenlerinden biri olabilir.
Başkanın bir elinin devamlı teknik kadronun içinde olması, sezonun ikinci önemli kupasının finalinde, son kazanılan şampiyonlukta çok önemli pay sahibi olan iki bekin tribünde oturtulması zaten takımda ilişkilerin sağlam hatta kopuk olduğunu göstermekte. Böylesi bir takımın elinde Şampiyonlar Ligi’ne kalma biletinin olması başarı olarak kabul edilmelidir.