29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Fethedemediği kaleyi içten çürütecek

Şule Perinçek

Şule Perinçek

Gazete Yazarı

Üniversiteler açılıyor. Bilimsel özgürlük, fırsat eşitliği, barınma, ulaşım, kredi vb sorunu... ekonomik krizin yansıması, önlemler, çözümler vb... Ama konuşulmayan, paylaşılmayan bazı sorunlar da var. Çocuklarımızı tek başlarına büyük kentlere gönderiyoruz. Ne kadar korunaklılar...
Üniversiteli bir genç. Bilgisayarından başını kaldırmadan diyor ki:
-Yakında artık serbest olacak galiba...
-Nedir o?
-Esrar...
E çağdaşlaşma dediğimiz bu herhalde. ABD’de birçok eyalette müjdeli haber gibi veriliyor, yasal olarak kabul edildi. Avrupa’da bazı ülkelerde de öyle...
Genç devam ediyor:
-Sosyal medyada o kadar rahat söz ediliyor ki...
Ben şaşkınlık içinde dinlerken gerisini getiriyor:
-Okulda filan herkesin içinde whatsapp’tan bir numaradan istiyorlar, konum atıyorlar, şuradayım diyorlar, yakındalar belli ki, 5-10 dakika sonra geliyor.
Yeni duydum ya ona buna anlatıyorum; “ne var bunda...” gibi dinleniyorum gençler tarafından. O kadar yaygın yani... o kadar olağan...
MARY HAPSET BENİ
Geçiyoruz bilgisayarın başına bizim üniversiteli gençle, bana birkaç şarkı sözü gösteriyor...
“Ey, ey, ey/ Ey, ey, ey/Young Sop/ Çek bi’ duman bana dön bunu/ Her tadan aklını kaybedecek (ey)/ Harmanım içmedim 10 gündür/ Bu durum beni mahvedecek (ey)/ Senin her türün ayrı bi’ zevk/ Mary Jane, Mary Jane, Mary Jane/ Seni istiyorum yanımda her gün (Esrarın adıymış Mary Jane. ŞP)/ Bu durum beni mahvedecek (skrrt)/ Çek bi’ duman bana dön bunu/ Her tadan aklını kaybedecek (ey)/ Harmanım içmedim 10 gündür/ Bu durum beni mahvedecek (ey)/ Senin her türün ayrı bi’ zevk/ Mary Jane, Mary Jane, Mary Jane/ Seni istiyorum yanımda her gün/ Bu durum beni mahvedecek/ Seni kötüleyip kafamın içine giriyo’lar ama vermiyorum prim hiçbirine/ Kokunu duyunca yanıma gelip yalandan ‘’Nasılsın?’’ diye soruyo’lar/ Diyorum ‘’İyi, eh’’/ Geldikleri yere gönderiyorum hep/ 200’lük banknot dolu cep/ Parayı senin için harcarım ya da denize dökerim nakit halinde bi’ tek/ Her gece gizlice koklamıyo’rum üs-üstüne başka çiçek/ Ama sen başka dudaklara deyip duruyo’sun bu durum beni mahvedicek/ Hadi gel yanıma ve resmini çek/ Mary çek çek Mary çek Mary çek/ Yan yana o kadar iyi duruyoruz ki bizim adımıza filtre yapmalı Snap-chat/ Gördüğüm milyon farklı çeşit kafa/ Beni hiçbiri kendine bağlayamamıştı senin kadar/ Mary hapset beni, verme bu yavşaklara/ Hiçbiri gerçek değil aşkım senin kadar/ Satmam seni istemem peşin para/ Cepler cash dolsa sen yokken neye yarar/ Parfüm 5000 dolar, güzel kokar/ Ama yakışmaz tenime senin kadar/ Çek bi’ duman bana dön bunu/ Her tadan aklını kaybedecek (ey)/ Harmanım içmedim 10 gündür/ Bu durum beni mahvedecek (ey)/ Senin her türün ayrı bi’ zevk/ Mary Jane, Mary Jane, Mary Jane/ Seni istiyorum yanımda her gün/ Bu durum beni mahvedecek (skrrt)/ Çek bi’ duman bana dön bunu/ Her tadan aklını kaybedecek (ey)/ Harmanım içmedim 10 gündür/ Bu durum beni mahvedecek (ey)/ Senin her türün ayrı bi’ zevk/ Mary Jane, Mary Jane, Mary Jane/ Seni istiyorum yanımda her gün/ Bu durum beni mahvedecek”
KOLYENE ZİNCİR OLSAM
Ya da
“Bu nasıl bi’ güzellik?
Her baktığında yeniden çarpar kalbim
Yapar odama servis
Sokakta hanımefendi, mutfakta aşçı, yatakta ise of gelir elinden her iş
Kolyene zincir olsam, ayrılmazsam yanından yapamaz oldum sensiz
Seviştiğimiz her dak’ka çıkmaz aklımdan. Bana ne yaptın?
Deli gibi bi’ şey oldum aşkından, isterdim ince belini saran o kemer olsam, ben
(...)
Esrar, içki, alkol, viski
Sen, ben, çıplak ve ıslak, seksi
Küvette seks, küvette seks...” vb diye gidiyor.
BAĞIMLILIK VE BAĞIMSIZLIK
“Sosyal medyada” tıkladığınızda işte böyle bir dizi karşınıza çıkıyor. Esrar bir tıkla elinize geliyor. Şakır şakır uyuşturucu ve yozluk propagandasını yapıyorlar. “Sosyal medya fenomeni” diye gözaltına alınıp ertesi sabah bırakılıyorlar.
Emperyalizm işte Türkiye’yi böyle çökertmeye çalışıyor. Fethedemediği kaleyi içten içe çürüterek... “Bağımlılık ve bağımsızlık” arasında yalnızca Türkçe sözcük benzerliği ve karşıtlığı yok! Terörün de bu bataktan beslendiğini biliyoruz.
Boyutları az buz değil. Geçenlerde Güney Amerika’dan yüklendiği gemiyle yola çıkan 7 ülke dolaşan ve Türkiye’ye sokulmak istenen altı milyar TL değerindeki 800 kilogram kokain Kocaeli’nde düzenlenen operasyonla ele geçirildi. Cumhuriyet tarihindeki en büyük miktar olduğu yazıldı. Doğu’dan Güneydoğu’dan gelen haberleri de okuyoruz. Emperyalizm onları bu açıdan da göbeğinden bağlamış durumda.
NELER NELER YAPACAĞIZ!
Yalnız polisiye önlemlerle çözülecek bir sorun mu?
Üretim ekonomisinden başlayacağız; genç işsiz sorununu çözeceğiz; bunun için ilk adım eğitim ve öğrenim sistemini üretime yönelik değiştireceğiz; gelir dağılımını adaletli kılacak düzenlemeler getireceğiz; gençlerin kendilerini ifade edebileceği, yaratıcılıklarını geliştirebileceği kültür, sanat, spor alanları açacağız... Neler... neler...
Bir otursak masanın başına... inanın su içmeye bile kalkacak zaman olmaz.
Öylesine de kolay...
Öylesine hazırız.
Bu millete, bu gençliğe güzellikler yaraşır...
Emperyalizm de kim oluyormuş!
Zaten tek dişi kalmış...
YENİ UFUKLAR
(Siz bu satırları okuduğunuz sıralarda, Türkiye’nin en yetkin ve etkili gençlik örgütü TGB’nin yeni seçilen Genel Başkanı Yıldırım Gençer Ulusal Kanal’da Yeni Ufuklar programında konuğum olacak. Bundan sonra artık her pazar saat 10.00’da birlikte maviliklere yelken açacağız. Sorunlarımızı ve çözümlerini konuşacağız. Kimselere soramadığınız sorularınızı bekliyoruz... Ha bir de her hafta benim ve konuğum için masanıza bir bardak çay eklemeyi unutmayınız, efendim... Bakarsınız gerçekten konuk geliriz... ya da bekleriz... önerilere açığız...)
GEÇTİ BOR’UN PAZARI!

Fethedemediği kaleyi içten çürütecek - Resim : 1

Kraliçe şeklinde Avrupa haritası, Johannes Putsch, 1537...(@TarihKurdu)

Fethedemediği kaleyi içten çürütecek - Resim : 2
Marshall Planı’nı sunuş! (1951) Sonucunu söylememe gerek yok. Yaşıyorsunuz. İş ki bundan sonrakileri bugünden görelim.

SİYASET VE MAHALLE KAVGASI!
O akşam sekiz şehidimiz var. Ekonomimizin bin bir derdi tartışılıyor. Çözüm yolları aranıyor. O da yetmiyor. Dünyanın geleceğinin sorumluluğunu da taşıyor bazı siyasi liderler. Daha doğrusu bir tane olduğu için şöyle demek daha doğru. Taşıyan bile var... Yapay zeka tartışmasına da giriliyor. Türkiye’nin geleceğini nasıl etkileyebileceği konuşuluyor. Birkaç hafta önce Kadıköy ilçede Vatan Partisi’ne yeni üye olanlara rozet takmıştım. Hepsine tek tek mikrofonu uzatıp neden Vatan Partisi diye sordum. Bir mühendis “bilimsel bir parti olduğu, geleceği gördüğü için” dedi öz olarak.
Evet, o akşam haberleri izliyorum.
Ve mühendisimizin kulaklarını çınlatıyorum.
Bir Parti’nin genel başkanı başka bir partinin genel başkanına “Hanım hanım ayağını denk al haddini bil” kıvamında bir mesaj atıyor.
Gecenin bir saati bağrış çağrış o siyasi partinin ilçe teşkilatı, öteki partinin genel başkanının mahallesini basıyor.
Kadın genel başkan yarı beline kadar pencereden sarkmış “tu... tu...” diye tükürerekten el-kol hareketleriyle, “gelin lan... gelin lan..!” diyerekten meydan okuyor, tehditler sallıyor...
Nedir bu?
Türkiye’de siyaset yapan bir insan olarak utanıyorum gerçekten.
Hangi yüzle bakacağız o şehit yakınlarına!
Yeter artık!
ABD’DE KAPİTALİZM ELEŞTİRİSİ
ABD dünyada geri adım atıyor. Bu geri çekiliş sırasında Trump’a “delidir, ne yapsa yeridir” hesabı yapılması gerekenleri yaptırıyorlar sanki. İç kamuoyuna da gülümseterek kabul ettiriyorlar. Öte yandan çok fazla değinilmiyor ama, bir biçimde ABD ekonomisi kendi yağıyla toparlanıyor.
1 Ekim 2018 tarihli bir makalede “Amerikan kapitalistleri, Amerikan kapitalizmi için gerçekten çok kötü mü... ‘Kısa vadecilik’ tezi üzerine şüpheler artıyor...” diye tartışılıyordu. 2020’de sıra bir kadın başkana gelebilir. Senatör Elizabeth Warren’in hazırlandığı konuşuluyor. Onun adı da bu makalede geçiyor. Kısa görüşlü şirketlerin kapitalizme zarar verdiğini vurgulayan bir önergesine değiniliyor.
Dünya değişim sancıları içinde.
Türkiye bunu “uzun vadeli” görüşlü bir iktidarla değerlendirmeli.
GERÇEK YÜZ
Makyajsız Marylin Monroe. Hangisi daha güzel ve anlamlı.

Fethedemediği kaleyi içten çürütecek - Resim : 3
Fethedemediği kaleyi içten çürütecek - Resim : 4