24 Nisan 2024 Çarşamba
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Ford, İdlib ve Cisr el-Şuğur

Mehmet Yuva

Mehmet Yuva

Gazete Yazarı

A+ A-

Robert Ford, 2010’da Şam’a ABD Büyükelçisi olarak atandı. Türkiye dâhil, Cezayir, Mısır, Kamerun, Irak ve en nihayet Suriye’de bulundu. Ford bulunduğu her ülkenin hoşgörüsü ve misafirperverliğini kötü amaçlar için istismar etti. Görev yaptığı ülkelerde muhalefetle etkin münasebetler kurdu. Bozguncu “diplomat” Ford, Suriye’nin farklı kentlerinde ama özellikle merkezi konumda olan Hama ve Humus’ta organize edilen faaliyetleri cesaretlendirdi, açık destek verdi. Humus ve Hama’da mitinglere iştirak etti. “ABD yanınızdadır, korkmayın” diyecek kadar patavatsız davrandı. Irak’ta olduğu gibi Suriye içinde de “ölüm mangaları” inşa ettiği iddia edildi. Suriye içinde halkın yumurta ve taşlı protestolarına maruz kalan Ford, “Suriye devleti tarafından öldürülebilir” korkusuyla geri çekildi. ABD’li diplomatların benzer kışkırtmaları, ziyaretleri, konuşma ve davranışlarına Türkiye yabancı değil. Bir “diplomat” olarak Ford bu bozguncu görevi icra ederken, Ürdün, Türkiye, Lübnan ve Irak’tan Suriye’ye sızan CIA mensupları ülkede devlete karşı silahlı isyanı teşvik etmek için cirit atıyordu.  

Michael Scheuer bunlardan birisiydi. 22 sene CIA için önemli mevkilerde çalıştı. Yazar ve terör uzmanı sıfatlarıyla ünlenen Scheuer, ABD’de aktif olan İsrail ve Suudi lobilerini “tehlikeli” telakki eden yazılar kaleme aldı. İsrail ordusunda görev yapan Rahm Emanuel’in, Obama’nın güvenlik şefi olmasını eleştirdi. “İsrail ve Yahudi düşmanlığı” yapmakla suçlandı. Eski CIA sorumlusu Michael Scheuer, ‘Rusya Bugün’ (Russia Today) televizyonuna yaptığı açıklamada, Suriye’ye dayatılan kirli savaşın başında bu illegal faaliyetlere kendisinin de katıldığını itiraf etmiştir. Scheuer, bir müddet sonra, esas gayenin Suriye’ye istikrar ve demokrasi getirmek olmadığını, Suudi hanedanlığı ve İsrail’in, ABD’yi de kullanarak, Suriye’nin daimi bir iç savaşla meşgul edilmesi ve ekonomik olarak çökertilmesi planını hayata geçirmekte olduğunu gördüğünü söylemiştir.  

Biz tekrar bozguncu “diplomat” Ford’a dönelim. Ford, davet edildiği konferans ve TV’lerde, özetle şu önemli hususlara vurgu yapıyor: 

“Suriye’ye giren silahlı yabancı muhalifler her yerde duruma hâkim oldu ve bunlar iktidara karşı savaşı olumsuz yönde etkiledi. Esad yönetiminin bir iki ay içinde yıkılacağı sanılmıştı, herkes yanıldı. Buna rağmen, İdlib ve bugün Cisr el Şuğur’da görüldüğü gibi çok iyi sonuçlar da alınabilir. Muhalefet net değil. İsteğimiz nedir, tam bilinmeli. Esad yönetimini siyasal çözüme zorlamak mı? Yıkmak mı? Bizim siyasetimiz siyasal çözüme zorlama yönündedir... Tampon ve uçuşa yasak bölge siyasi hedeflerimiz içinde değil.”  

Ford, Kerry ve Obama bu işi daha temkinli ve Suriye’den imtiyaz koparmak için tasarlarken, İsrail, Suudi hanedanlığı, ABD içindeki etkin dostları ve Erdoğan-Davutoğlu rejimi aykırı bir amaç gütmektedir. “Esad gitmelidir” palavrası ile Suriye’nin daimi bir kaos ve terör içinde debelenmesi, kültürel zenginliğinin yağmalanması, Arap dünyası içindeki nüfuzunun büyük bir yara alması, ekonomisinin tahrip edilmesi ve mezhep savaşlarını kışkırtıp besleyecek faaliyetlerin devam etmesini teşvik eden bir pozisyondadır. AKP Hükümeti’nin, sınırlarına yakın bölgelerin, destek verdiği gruplarca, denetim altında tutulması, özellikle Cisr el-Şuğur ve Kesab üzerinden terörü, 5 senedir diğer vilayetlere nazaran nispeten daha güvenli yaşayan ve “Alevilerin” daha yoğun oldu-ğu sahil bölgesine taşıması, iç bölgelere, Türkiye üzerinden gelecek olan yeni militan ve silah desteğini aktarabilmek için köprü bölgeler oluşturmak ve Suriye şehirlerine daha çok baskı uygulamak. Bölgeler arası iletişimi ve ulaşımı keserek devlet ve ordunun hakimiyetini rafa kaldırmak. Bu hedeflerde başarılı olunmadığı takdirde, en azından Türkiye-Suriye hattı boyunca bu bölgeleri kontrol altında tutarak, Suriye kirli savaşı üzerinden efendileriyle yaşadıkları ilişkide şantaj veya uzlaşma konusu yapmak. Ürdün (Güney cephesi) ve Türkiye’den (Kuzey cephesi) Suriye kıskaca alınarak sıkılan ve sürekli kan kaybeden bir konuma getirilip Şam’ın dize getirilmesi hesaplanmaktadır. Herkesin bir hesabı olabilir. Ancak Suriye sahasında, bir de Allah’ın bir hesabı var. Hesaba katmadığınız bu hesap, siyasi hesabınızı, sihir sihirbaza döner misali, size iade edebilir.