19 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Fosforlu Cevriye

Ethem Gönenç

Ethem Gönenç

Eski Yazar

A+ A-
Fosforlu Cevriye - Resim : 1
Neriman Köksal ve İzzet Günay

Gözlerinden bellidir Cevriyem
Sende kara sevda var!
Morede fosforlum
Sende kara sevda var!

Bu şarkıyı hatırlayanınız ve unutulmaz “Fosforlu Cevriye” filmini görenleriniz vardır. İşte o filmdeki, bir zamanların Afet-i Devranı Neriman Köksal’ın aşkını anlatacağım bu hafta sizlere...
1999 yılının ılık bir Ekim sabahıdır. “Surp Agop Hastanesi’nin dahiliye koğuşunda, Türk sinemasının yarı “vamp” yarı “abla” karakteri, sizlerin bildiği adıyla Neriman Köksal yatmaktadır. Sinemamızın unutulmazlarından Sadri Alışık’ın eşi Çolpan İlhan yatağa oturmuş, son anlarını yaşayan bu muhteşem kadının ellerini tutmaktadır.
Neriman’ın kesik kesik şu cümleler düşer kurumuş dudaklarından:
“Onu bana getir, son defa göreyim...”
“Tamam, getireceğim onu. Sen şimdi dinlen, yorma kendini...” der Çolpan hanım. Hemen yataktan kalkar, gözlerinden süzülen yaşları siler ve hızlı adımlarla hastanenin girişindeki telefon kulübesine gidip bir numara çevirir;
“Merhaba Ediz, ben Çolpan, Neriman’ın yanındayım, durumu hiç iyi değil. Son bir isteği var...”
Telefonun ucundaki kişi, sinemanın romantik yakışıklısı Ediz Hun’dur. Birkaç saniye yutkunduktan sonra cevap verir:
“Anladım! Şimdi gidip onu evinden alıp oraya getireceğim...”
Neriman için bu kadar önemli kişinin, Neriman’ın “Kimse Fatma Gibi Öpemez” filminde birlikte rol aldığı ve aşık olduğu İzzet Günay olduğunu anlamıştır. Zaten sinema dünyasında herkes bilmektedir bu umutsuz platonik aşkı...
HAYAT SÜRPRİZLERLE DOLUDUR
Ediz, İpek hanımla evli olan İzzet’i almaya evine gider. Ama “Hayır, eşime ayıp olur, gelemem” der İzzet arkadaşının kulağına usulca, İpek’in salonda olmadığı bir anda. Ediz ısrar etse de İzzet son sözünü söylemiş, yapacak bir şey kalmamıştır. Evden üzüntüyle ayrılır, birkaç saat sokaklarda dolaşır, Çolpan’a da haber veremez. Nasıl diyecektir ki “Gelmiyor” diye!
Akşama doğru toparlanır hastaneye gider, merdivenleri çıkarken zorlanıyordur. Ama zor da olsa söylemelidir Neriman’a... Ancak odanın bulunduğu koridora gelince büyük bir şaşkınlık yaşar! Neriman’ın odasının kapısının önünde iki kadın durmaktadır; biri sevgili dostu Çolpan İlhan, diğeri de İzzet’in karısı İpek Günay. İkisinin de yüzünde buruk bir tebessüm vardır. Çolpan; “İzzet içerde...” der, hafifçe gülümseyerek ve sözlerini sürdürür:
“Sen evden ayrıldıktan sonra İpek, İzzet’e ne olduğunu sormuş. İzzet başta söylemek istememiş, ama ısrar edince anlatmış ona.”
“Evet” der, araya giren İpek Günay. “Duyunca çok üzüldüm ve İzzet’e, gitmesi için rica ettim. Baktım hâlâ tereddüt içinde, sen gitmezsen ben gidiyorum dedim! Onu da anlıyorum, beni kırmak istemiyor. Ama bu tek taraflı bir aşk ve saygı göstermek zorundayız. Sana çabaların için teşekkür ederim Ediz. Gerçek bir dostsun...”
İzzet uzun süre baş başa kaldığı, karşılık veremediği aşkının odasından çıktığında çok üzgün ve bitkindir. Ediz’i selamlar ve İpek hanımla hastaneden ayrılır...
Bu olaydan üç gün sonra, 22 Ekim 1999 günü Neriman mutlu bir şekilde gözlerini hayata yumar...
Haydi, ışıklar yoldaşın olsun Fosforlu Cevriye!