12. yüzyılda Mengücekoğulları döneminde yapılan kalenin iç kısmı hâlâ sağlam şekilde ayakta dururken, dış surlardan sadece bazı bölümler günümüze ulaşabilmiş durumda. Aslan figürlü burçlarıyla sanat tarihçileri için ayrı bir öneme sahip olan kale, mimari detaylarıyla da göz kamaştırıyor.
Aslanlı Burç ve Kale Yapısı
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü’nden Dr. Öğr. Üyesi Ebru Bilget Fataha, Divriği Kalesi’nin Anadolu’nun Türkleşmesinden sonra inşa edilen ilk kalelerden biri olduğunu vurguluyor. Kalede düzensiz bir plan uygulanmış; kuzey-güney doğrultusunda yaklaşık 400 metre uzunluğa, doğu-batı doğrultusunda ise 200 metre genişliğe sahip. Yaklaşık 1 kilometrelik sur hattı boyunca poligonal, dairesel, yarım daire ve kare planlı burçlar bulunuyor.
Fataha’ya göre en dikkat çekici kısımlardan biri, 10 metre yüksekliğe ve 8 metre genişliğe sahip Aslanlı Burç. Üzerindeki iki oturmuş aslan figürü, bu yapıya adını veriyor. Kuyrukları sırtlarına doğru uzanan bu aslanlar, kaleyi koruma amacıyla burca işlenmiş.
Doğal Bir Savunma Merkezi
Dr. Fataha, kalenin bulunduğu konum itibarıyla doğal bir savunma hattı oluşturduğunu belirtiyor. Bazalt ve antrasit gibi dayanıklı taşlardan inşa edilen yapı, Çaltı Nehri’ne bakan dik bir yamacın üzerine kurulmuş. Bu coğrafi yapı sayesinde kale, doğal bir askeri üs niteliği kazanıyor.
Kalenin askeri amaçla kullanılan birçok mimari detayı bulunuyor. Mazgal pencereleri dışa dar, içe doğru geniş yapısıyla okçular için ideal savunma alanları sunuyor. İç ve dış kısımlarda yer alan geçitler, saldırganları şaşırtmaya yönelik düşünülmüş. Ayrıca kalede yer alan sarnıçlar, olası bir kuşatma sırasında içerideki halkın su ihtiyacını karşılamak için tasarlanmış.
Rivayetlere göre kaleden Çaltı Nehri’ne inen gizli bir geçit bulunuyor. Arkeolojik kazılarla bu geçidin gün yüzüne çıkarılması bekleniyor. Tüm bu yönleriyle Divriği Kalesi, hem tarihi hem de askeri açıdan Anadolu’nun en önemli yapılarından biri olma özelliğini taşıyor.
Kaynak: İHA