18 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Futbolun güzellik yarışması: Dünya Kupası

Metin Tükenmez

Metin Tükenmez

Eski Yazar

A+ A-

Saygın Ağabeyimiz Halit Kıvanç, Dünya Kupası’nı futbolun güzellik yarışması olarak yorumlar. İlk başlarda 16 günümüzde 32 ülkenin futbol güzelliklerinin sergilendiği büyük bir yarışma. Uğruna ülkelerin savaştığı, 2000 yılında Afrika Kupası’nın ilk turunda elenmesi sonucu General Robert Gueri’nin Fildişi Sahilleri ulusal takımı futbolcularının pasaportlarına ve cep telefonlarına el koyup iki gün gözaltına aldığı durumlar yadsınmasa da, futbolun tuhaf narinliği ve ayrıntıdaki kusursuzluğu, gelip geçiciliği de işte burada. Anlatılması zor, yapması daha da zor; ama derin bir güzelliği var. Bu, hakkında konuşulması güç ve maçları izleyen herkesin bir başına keşfettiği bir güzellik; gizli bir şey... Dünya Kupası bu gizli güzelliği somutlaştıran, belki de ete kemiğe büründüren büyük bir futbol şöleni. Çevresinde kendisine ilişkin pek çok çirkinlik olmasına karşın futbolun, içimizde bir yerlere derinden dokunmasının nedeni de bu olsa gerek.

Bu derin dokunuşlar yüzünden olsa gerek, Birleşmiş Milletler benzeri bir görkem ve yüce gönüllülüğün, ulusların yapısal özelliklerinin sergilendiği, rengarenk bir gösteri olmaktan geri durmadı Dünya Kupası. İnsanoğlunun ruhunun derinliklerinde yatan defoların ya da beklenmedik yüceliklerin açığa çıkışı; tek bir topun peşine koşturan onca adamı izlemek için ulusların sabahın 3’ünde kalkması, hatta işi tümden unutması alışılmış bir durum olmasa gerek.

İnsanlığı tarih boyunca isteklendiren(motive eden)güçlere bakıldığında-inanç ve para- futbolun dünya çapında popülerliği insana pek de şaşırtıcı gelmiyor. Futbol evrensel ama kendine özgü; asla tükenmeyen, yenilenebilir bir umut kaynağı, zaman zaman olağanüstü nitelikleri olan ve herkesin izleyebileceği, basit, birbiriyle çatışmayan kurallarla yönetilebilen bir spor dalı. Futbol farklılıklar arasında köprü kurma ve ulusal önyargıları alaşağı etme gibi eşsiz bir niteliğe de sahip.

2002’deki Dünya Kupası’nı Güney Kore ile Japonya’nın yapabilir olması hoşgörü ve karşılıklı anlayışın zaferidir. Güney Kore, yarım asırdan kısa bir süre içinde, Japonya Ulusal Takımı’nın bir Dünya Kupası karşılaşması için sınırlarından geçmesine izin vermeme noktasından, turnuvaya eski işgal güçleriyle birlikte ev sahipliği noktasına gelmiştir. Bu da futbolun zaferidir.

Futbolun evrenselliği, sadeliğinde, oyunun her yerde, her şeyle oynanabilir olmasında. Kentli çocuklar beton üstünde meşrubat kutularıyla; köylü çocuklar toprak üstünde çıplak ayakla, birbirlerine sarılmış çaput parçalarıyla oynuyor. Bizim kuşak çaput parçalarının üzerine ip sarıp yaptığımız topu taştan kalelerin arasından geçirmek için nice heyecanlar yaşadı. Çoğu zaman taş bulamaz arkadaşlarımızın giysilerinden kale yapardık. Bazen arkadaşımızı annesi çağırır, o da kale direği yerine konulan montunu alıp gizlice gider ben de Metin Oktay’a özenen bir santrfor olarak tek taşlı kaleye gol atınca kıyamet kopardı. Hücum eden takımın futbolcularının arkası dönük olduğundan rakip kalecinin kaleyi küçültme çabası, bugünkü oyuncuların 9,15’i bozma uğraşı yanında bir futbol şakası olmaktan öteye gitmez.

Dünya üzerinde 200’den fazla ülkede 250 milyon oyuncu futbol oynar. Her birinin en büyük düşü ve özlemi Dünya Kupası vitrinine çıkmaktır. Bugünün dünyasında futbol artık bir inanca dönüştü. İçi dolu değil belki ama başka bir şeyin yerine geçmişte değil. Dünya Kupası’nı dünyadaki en güzel kupa yapan şey hepimizin bir arada olması... 32 ülkenin 17 kurala uymasını izleyen milyarlarca insandan biri olmanın hazzı olsa gerek futbol ateşinin içinde yanmak...