25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 23°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

GAP’taki büyük yağma!..

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

A+ A-

Urfalılar Harran ile Fırat’ın buluşması için neredeyse 50 yıl mücadele etti... Az destan ve şiir yazılmadı Harran ve Fırat’ın kavuşması için...
Mezopotamya’nın verimli arazilerine yüzyıllar sonra can verecek bu buluşma için gazeteler, dergiler çıkartıldı, dernekler bile kuruldu...
Urfalılar, bölgenin makus talihini yenecek “Aşağı Fırat Projesi”nin başlatılması için bölgeye gelen her siyasiye ve devlet yöneticisine isyan etti...
Urfa’da hep anlatılır; 1970’lerde Ankara’ya giden bir Urfa heyeti, dönemin devlet yetkilerine içinde su olan bir şişe vermişti, “Urfalının gözyaşı” diye!..
Çünkü Fırat Harran’dan uzak kaldıkça Urfa da geri kalacaktı, yoksulluk, işsizlik büyüyecek ve sosyal sıkıntılar giderek derinleşecekti...
Bereketin iki unsuru birbirinden uzak durdukça milyonlarca dönümlük verimli topraklar atıl kalmaya devam edecek ve her yıl on binlerce Urfalı kamyonların üzerinde Çukurova’ya ırgatlığa gidecekti...
Urfa’nın çığlığı ancak 1970’lerde duyuldu... Dönemin Başbakanı Süleyman Demirel, Urfa Tünelleri’nin temelini “Dağları değil, çağlarız deliyoruz” sloganıyla attığında, Urfalılar kentin yüzyıllardır suya olan hasreti bitecek diye bayram ettiler...

GAP değil toprak bitti!..
1983 yılında ise Fırat’a yeni bir gerdanlık asıldı... Atatürk Barajı’nın temelleri atıldığında bölge yalnızca tarımsal kalkınma yaşamayacak, enerjiye de kavuşacaktı...
Artık Urfa’nın kaderini değiştirecek atağın ismi (GAP) yani Güneydoğu Anadolu Projesi’ydi...
Bağrında dünyanın en uzun yeraltı su tünelleri ile en büyük barajlarını da bulunduran projenin bitmesi için Urfa ve çevresi çok bekledi...
Sonunda Fırat’ın suları kentin düşman işgalinden kurtuluş günü olan 11 Nisan 1994’te Harran’a akmaya başladı... Urfa’nın her köşesinde, “Aney kalk bir zılgıt çal... Ferhat dağı deliyor, Urfa’ya su geliyor” diye halay çekildi...
Devlet’in Güneydoğu’nun kalkınması için planladığı GAP’ın maliyeti 32 milyar dolar olarak planlanmıştı... 1970’lerden bu güne bu paranın en az 20 milyar dolarının harcandığı tahmin ediliyor...
Ancak GAP ne yazık ki halen bitmedi... Çünkü sulama projelerinin henüz sonuna gelinemedi ve milyonlarca dekarlık alan Fırat’ın bölgede yaygınlaşmasını bekliyor...
En acısı da, GAP’ın bitirilen en büyük etaplarından biri olan Urfa Tünelleri, Urfa ve Harran ovalarına yalnızca bereket getirmedi yıkım da getirmeye başladı!..
Bu yıkım GAP’ın varlık gerekçesi olan verimli toprakları vuruyor... Hani şu “insan eksen filiz verir” diye görkemli biçimde anlatılan kıpkırmızı toprakları...
Bu tahribat yalnızca bilinçsiz tarım ve sulama nedeniyle bölgede en az 100 bin dönüm arazinin tuzlanmasından da ibaret değil...


Harran’a ihanet!...
Ne yazık ki GAP’ta, topraktan beklenen rant tarım yatırımdan değil, gaflet ve ihanetle verimli araziler üzerine yayılan gecekondu furyasıyla elde ediliyor...
Sözün özü şu; devletin, sulamak için 32 milyar dolarlık devasa bir projeyi uyguladığı Urfa’nın verimli toprakları rant uğruna yapılaşmaya açıldı... Kent için yapılan imar planları rantiyeye hizmet ediyor...
Ve ne yazık ki yılda dört ürün elde edilebilecek Urfa, Harran ve Viranşehir ovalarındaki tarım alanları arsaya dönüştürülerek adım adım katlediliyor...
Harran ve Uğurlu bölgeleri ile Urfa’nın içinden Mardin’e doğru uzanan Viranşehir yolu çevresinde de on binlerce dönüm tarım alanı birilerini zengin etme uğruna parselleniyor...
GAP’ın en verimli arazileri üzerinde fabrikalar, gecekondular siteler yapılıyor ve Urfa’da devletin tüm temsilcileri ile siyasileri bu ihanet yağmasını izlemekle yetiniyor...

Hani Tarım Bakanı?..
Peki, Urfa milletvekillerinden Faruk Çelik’i “Tarım” Bakanı olarak görevlendiren AKP hükümeti, işsizliğin terörü hortlattığı bir coğrafyada tarımsal kalkınmayı sağlayacak verimli arazilerin imara açılmasını neden destekliyor acaba?..
Urfa’da değerli arazilerin tarıma açılması GAP’ın amacına ve ulusal servete ihanet değil mi?.. Tarım Bakanı Faruk Çelik, Urfa milletvekilleri, Urfa Valisi ile belediye başkanı kentteki arazi yağmasını ve rant tuzağını neden izliyorlar acaba?..
Ne o, yoksa onlar da, “Urfa’da tarım alanlarını yağmaya açan imar planına karşı geldiğim için kurşunlandım” diyen Urfa eski belediye başkan yardımcısı Habip Arslan gibi rant mafyasına hedef olmaktan mı korkuyorlar...
Faruk Çelik madem Urfa milletvekili, madem GAP’ın merkezinin de Tarım Bakanı o halde yanıt bekliyoruz; Verimli araziler üzerinde altın yumurtlayan tavuğun kesilmesi dünyanın neresinde görülmüştür?..
Nedir bu kıyım, nedir bu yağma?. Kim yaptı Urfa’ya “imar planı” adı altındaki bu derin ihaneti?.. Ve de madem Urfa’nın da toprakları katlediliyor, söyler misiniz ne gerek var ki Tarım Bakanı’na?..