Gazeteci dediğin böyle olur!

2013 yılında ölen Mehmet Ali Birand’ı tanımayan yoktur. Aydın Doğan’a ait Kanal D ve CNN Türk’ün başkomutanı gibiydi.
Bilirsiniz PKK’ya ve Fethullah Gülen’e sempatiyle bakardı. Türk ordusunu kötü göstermek için duayenlik numaralar yapardı. Haberleri de yorumları da demokrasi üstünden ABD propagandalarına uydurulurdu.
Boşuna değilmiş bu aşk! İş sadece fikir ve gönül birlikteliği değil cüzdan birlikteliği ile taçlandırılmış...
Atalarımız boşuna dememiş: “Gizli boğaya gelen aşikâre doğum yapar!”
Karanlıkta iş yapsan da bir gün ortaya çıkacaktır.
Öyle de oldu; Panama’da özel hesap açtıran ünlülerle ilgili belgede onun da ismi çıktı.
Avrupa’yı, Asya’yı, Afrika’yı bırakmış taa Panama’da gizli hesap açtırmış.
Karısıyla birlikte...
Öyle paralar kazanmış ki Türk bankaları, Avrupa-Asya bankaları yetmemiş, dünyanın en uzak noktasında bile özel hesap açmış...
Hadi bu kadar parayı nereden bulduyu geçelim.
Peki kendisini neden Romanya’da oturuyor göstermiş?
Peki niçin Doğan Holding’de değil de İsviçre kaynaklı Cauleigh (Horizon bağlantılı) şirketinde çalışıyormuş gibi belge düzenletmiş?
Ortada yasadışı bir durum var ki çalıştığı yeri de adresini de başka başka ülkelere saçmış...
Kendisi Türk vatandaşı ama Romanyalı gösteriyor.
Doğan Holding’te çalışıyor ama Cauleigh elemanı imiş gibi iş yapıyor.
Demokrasi sevdalısı, Fethullahçı dostu, PKK’lıların sempatik savunucusu...
Bunların doğal sonucu olarak da “Duayen Gazeteci!”
Kendisi giderken yerine şu Can Dündar’ı bıraktı.
Uluslararası tefeci sermaye (emperyalizm) ile bağlantılı yerli sermayenin Amerikansever gazeteciler öyledir...
Biz Kemalistler ise böyleyiz...

‘GÜVENLİKÇİ ÖNLEM’
Bugün eğer Güneydoğu’da her gün şehitler veriyorsak...
Bunun en büyük nedeni; televizyonlarda, “Güvenlikçi önlemlerle terör sorunu çözülmez!” diyen Amerikan ajanlarıdır.
O ajanlar karşımıza:
*Gazeteci kılığında...
*Akademisyen rütbesiyle...
*Sivil toplum örgütü temsilcisi elbisesinde...
*Demokrat siyasetçi görüntüsüyle çıktılar.
AKP iktidarı bunlarla kol kola gerdi.
Böylece PKK’nın üstündeki devlet baskısını kaldırttılar. Bu ihaneti, terör elebaşısı Öcalan’ın dayattığı “Demokratim Çözüm” tuzağına uygun bir politikaya çevirdiler. AKP iktidarlarının değişik isimlerle millete yutturduğu açılım politikası ile yaydılar. Asker ve polisi kışlaya-korakola hapsedip korucuları PKK’nın katliamına uğrattılar.
Geldik bugünlere...
Önümüzde iki yol var:
Ya ABD’nin çetesi PKK’ya baş eğeceğiz...
Ya o çeteyi ve arkasındaki sömürgecileri yeneceğiz...
Durum, 1919-20 gibi...
Merak etmeyin; kendileriyle, yancıları ve artçılarıyla, kirli savaş propagandacılarıyla “Geldikleri gibi gidecekler!”

ATATÜRK ÇARPTI
Gençliğinden beri cumhuriyet değerleriyle mücadele etti. Amerikan emperyalizmini kıble yaptı. Sonunda o ABD onu, bu cumhuriyetin Meclis’inin başkanlık koltuğuna oturttu.
İsmail en Kahraman!
Laikliği ve dolayısıyla cumhuriyeti kuranları dinsizlikle ilişkili göstermeye uğraşıyor.
Boynundaki kravata aldanmayın... Erdoğan’ın özlemle andığı medrese kafalı...
“Atatürk’ün önünde sap gibi duruyorlar!” diyenlerin fikir ve eylem babalarından...
Bu efendi Yeni Zelenda’yı ziyaret ettiğinde kendisini Atatürk anıtına götürmüşler. Anıta çelenk koyup saygı duruşunda bulunmuş.
Gör ki içinden neler geçirdi?...
“Yazık, Atatürk’ün önünde sap gibi duruyorum!” demiş midir acaba?
İşte Atatürk budur.
Eğrilmişleri çarpar ki düzelsinler...
Bunlar, bu Atatürk karşıtları bilsinler ki!
Dünyada nereye giderlerse gitsinler karşılarında onu bulacaklardır.
Her yerden kaçabilirler ama ondan asla kaçamazlar...