29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Genç futbolcularımız...

Metin Tükenmez

Metin Tükenmez

Eski Yazar

Bugün iş başındaki Türkiye Futbol Federasyonu’nun görev süresi boyunca yaptığı en iyi hizmet Türkiye Kupası organizasyonudur. Önceki dönemlerde kupa belli takımlar arasında yapılıyor, beş tur sonucunda Şampiyon belli oluyordu. Bu yasak savmak anlayışını değiştiren federasyon kupa karşılaşmalarını bütün ülkeye yaydı. Büyük takımların yoğun karşılaşma izlencesi önceki federasyonların önüne birtakım engeller koyuyordu. Ancak 30 kişilik futbolcu kadrolarına sahip büyük kulüpler bu yoğunluğun altından kalkabilirlerdi, kalkıyorlar da.

Kupa karşılaşmalarının küçük illerimizi hatta ilçe takımlarımızı içine alması hem iç turizm açısından hem de büyük takımlarımızın belki de tarihinde hiç gitmediği küçük yerleşim birimlerinin takımlarıyla karşılaşmaları büyük bir özlemi gidermektedir. Bunlar kadar önemlisi ise normal koşullarda kadroya giremeyecek olan genç oyuncularımızın forma bulma olanağının ortaya çıkmasıdır.

Fenerbahçe’yi Kayserispor karşısında izlerken Türkiye Kupası karşılaşmalarının gençler için ne denli önemli olduğunu gördüm. Oyunun sonlarına doğru her iki bacağına kramp giren Ramazan Civelek’in görüntüleri hem bizleri duygulandırdı hem de gönendirdi (mutlu etti). Takımına yararlı olmak, formanın hakkını vermek için Ramazan o denli koşmuştu ki, neredeyse yürüyecek hali kalmamıştı. Bu bir fiziksel yeterlik (kondisyon) eksikliğinden değil henüz gücünü yeterli düzeyde ekonomik kullanmasını bilememekten kaynaklanmaktaydı.

Bugünkü gençlerin böyle bir sorunu var. Yeteneklerini kullanmayı küçük yaşlarda öğrenemedikleri için profesyonel kadrolara girme yaşları da büyümektedir. Eskiden büyük takımlarda 17-18 yaşlarına gelen gençler oynayabiliyordu. Bugün ise söz konusu nedenden dolayı kadrolarda yer bulma yaşı 23-24 oldu. 25 yaşını geçen Mert Günok’a bile hâlâ genç diyoruz. Henüz 19 yaşlarında olan Muhammed Akarslan ve Uğur Mert Zeybek de Kayserispor karşısında forma giydiler. Bu üç oyuncuya yeterince oynama şansı verildiğinde birkaç yıl içersinde alt yapıdan yetişmiş üç futbolcu başlangıçtaki 11’lerde görev yapabilirler. Yabancı oyuncu sayısı ne olursa olsun kulüplerin kurtuluşu alt yapıdan yetiştireceği oyuncu sayısının yüksekliğine bağlıdır.

Bu konuda en iyi durumda olan Galatasaray’dır. Şu anda alt yapıdan yetişen üç oyuncu sakatlık sorunu yoksa devamlı oynuyorlar. Sabri Sarıoğlu, Semih Kaya ve Emre Çolak Galatasaray’ın alt yapı ürünüdürler. Sabri Sarıoğlu’nun kazanıldığı günleri çok iyi anımsıyorum. O günlerde Fatih Terim’in bana “gerekirse Sabri’yi kazanmak için bazı maçları kaybetmeyi göze alacağız” dediğini hiç unutmam, yeri geldiğinde Terim’in bu konudaki hakkını her zaman teslim ederim.

Altyapıdan oyuncu yetiştirme konusunda en iyi durumda olan Beşiktaş ve Trabzonspor’du. Ancak bugün bu takımlarımız geriye düştüler. Beşiktaş açığını başka takımlardan aldığı genç oyuncularla kapatmaya çalışıyor. Her takım altyapılarından yetiştirdikleri 3-4 oyuncuyu devamlı oynatacak duruma getirebilseler bütçelerinde anlamlı bir rahatlama olacaktır. Salt bütçelerde rahatlama olmayacak aynı zamanda ulusal takım kadrosu da güçlenecektir. Alt yapıdan yetişen oyuncuların formaya bağlılıkları, isteklendirilme (motivasyon) konusunda daha duyarlı olduklarını Ramazan Civelek’in acı içinde kıvranırken bile oynama isteğinden gözlemlemiş olmalısınız. Gençlerimize sahip çıkmak geleceği kurtarmak, kurmak demektir.

FATİH TERİM’E HAKSIZLIK MI EDİYORUM?

Ligin devre arasında Fatih Terim’in uygulamalarına ilişkin üç kapsamlı yazı yazdım. Bu yazıları yazarken herhangi bir önyargıyla işe başlamadığımı önceki yazılarımdan birinde de belirtmiştim. Gene de zaman zaman “acaba fazla mı ileri gidiyorum, Fatih Hoca’ya haksızlık mı ediyorum” diye düşünüyorum. Fatih Terim için yazdığım eleştirel yazılara son zamanlarda artık kızgınlık, öfke içeren tepkilerin gelmemesi, hatta her zamankinden daha fazla destek bulmam eleştirilerimin yerine oturduğunun kanıtı olsa gerek.

Saygın bir Galatasaraylı okuyucum saptamalarımın doğru, yerinde hatta eksik bile olduğunu bana bildirmiştir. Bu okuyucum sıradan bir gazete okuyucusu ya da yandaş değil. Galatasaray yönetimlerine sözü geçen, onlara önerilerde bulunan, eski başkan Ünal Aysal’a “Sakın takımın başına Fatih Terim’i getirme” diyebilecek kadar kulübün içinde olan biri. Böylesi insanlardan destek almak her şeyin özüne uygun geliştiğini göstermektedir. Her şeyin özüne uygun gelişmesi ile ne anlatmak istiyorum? Terim’in davranış ve uygulamaları ile benim yazılarımı yorumlarsanız “öze” ulaşacağınızı sanıyorum...       YAZININ DEVAMI GAZETENİZ AYDINLIK'TA