29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Genç Sivil-Osmanlılar için ‘Yıldız Savaşları’

Tunca Arslan

Tunca Arslan

Gazete Yazarı

Çocukluğumdan beri film izlerim, 30 yıla yakın süredir de izlediğim filmler hakkında yazarım, şu “Yıldız Savaşları-Star Wars” serisinin nasıl olup da bu kadar yaygın tantana kopartabildiği bir türlü anlayamadığım şeylerin başında gelir. Yalnızca popüler kültürle, kültür emperyalizmiyle, Hollywood becerisiyle vs. açıklanabilecek bir durum değil sanki bu. Ya da “ortalama beğeni... ortalama zekâ...” derken söz ettiğimiz “ortalama”, çok düşmüş vaziyette.Doğrudan doğruya çocuklara ve ergenlere seslenen içerik ve estetiğe sahip, öyle “Uzay Yolu” ya da “Uzay 1999” gibi bir zamanların sevilen televizyon dizilerinin cazibesinden ve nostalji duygusundan çok uzak, “Alien”ler gibi heyecan verici ve düşündürücü olamayan, Kubrick’in “2001: Uzay Yolu Macerası”nın, Tarkovski’nin “Solaris”inin, Nolan’ın “Yıldızlararası”nın felsefi derinliğinden nasiplenmemiş, dev bütçeli bir atari gösterisinin tüm dünyada haftalar öncesinden “merakla beklenir kılınması”, öncelikle sinema yazarlarının değil sosyologların, iletişim ve hatta siyaset teorisyenlerinin açıklaması gereken bir “sorun” gibi görünüyor. Zincirin yedinci halkası “Yıldız Savaşları: Güç Uyanıyor”un tüm dünyada aynı anda seyirci karşısına çıkarılması bile “eşitlik ve ortaklık” mesajı olarak yorumlanıyorsa, psikologların da işe dahil olmasında yarar var elbette. Öte yandan, ışın kılıcının ötesine geçen bir “güç” de söz konusu ve her türlü basitliğine karşın öykünün arkasının çok da boş olmadığı söylenebilir. Douglas Kellner ve Michael Ryann’ın ortak imzasını taşıyan, 1960-1990’lı yıllar arasındaki Amerikan sinemasını, felsefe, sosyoloji, tarih ve politika merceğinden inceleyen “Politik Kamera-Çağdaş Hollywood Sinemasının İdeolojisi ve Politikası” (Ayrıntı Yay., 1997) adlı kitapta, ilki 1977’de çekilen “Yıldız Savaşları”na dair yorum şöyle: “Filmin retoriği, devlete karşı bireyciliği, teknolojiye karşı doğayı, yapıntısallığa karşı otantikliği, bilim ve akılcılığa karşı inanç ve duyguyu, kentsel modernliğe karşı tarımsal değerleri vb. destekler (...) Film başat Amerikan muhafazakâr ideolojisinin, ABD kültürünü kentsel temelli, akılcı sosyalist ideallere karşı dirençli kılan bileşenlerini sergiler. Bu ideoloji çerçevesinde bu türden sosyalizm, örtük bir tehlike olarak boy gösterir, tarımsal, manevi ve babaerkil değerlerle savunulması gereken, despotça denetime dayalı bir devlet bürokrasisi olarak resmedilir. Bu tehlike ancak, söz konusu ideolojik çelişkide en kritik konumu işgal eden idealle, özgürlükle alt edilebilir. Özgürlüğün simgesi ise erkek bireydir.” Anlayacağınız, 1970’lerin sonlarına doğru ABD orta sınıfının içine gömüldüğü “yeni sağ-yeni muhafazakâr” dalganın 1980’lerdeki “yeni umut” arayışı ve “kapitalizmin özü”yle buluşma biçimidir “Yıldız Savaşları”. Çerçeve genel hatlarıyla epeyce dardır aslında ve formül o kadar da karmaşık değildir.
ELİT LİDERLİK PEŞİNDEDevlet denetiminden özgürleşmenin güçlendirdiği bireycilik ama bunun “her türlü otoriteye” karşı değil, yalnızca sosyalizmle irtibatlandırılmış kötücül “imparatorluklara” karşı savunulması... Bireyciliğin “elit liderlik”le pekâlâ uyum sağlayabileceği... Sosyalizme karşı hem kapitalizmin özüne dönüş hem de modern kapitalizmin değerlerinin öne çıkarılması... Akla ve bilime karşı inanç... Milyonlarca dolarlık bütçelerin yarattığı modernize görkemle ambalajlanıp baş tacı edilen yeni muhafazakârlık... Luke Skywalker’ın bireysel özgürlük figürü haline getirilmesi, Han Solo’nun kahraman küçük kapitalist girişimci olarak sunulması... Bu sunumun devamının 2000’lerle birlikte, post-modern Ortaçağ övgüsü “Yüzüklerin Efendisi” serisiyle getirilmesi de şaşırtıcı değildi. Kısacası “Bush-Blair-Özal-Obama” vs. deyince aklınıza ne geliyorsa, “Yıldız Savaşları” da büyük oranda onun sinemasal karşılığını oluşturuyor. Tam Genç Siviller’e göre bir kokteyl olduğu söylenebilir. Üstüne bir avuç da Osmanlı Ocakları serpiştirilebilir hatta.