18 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kızıl bayraklar ve tapınaklar şehri: Luang Prabang

Laos’un kuzeyinde, Mekong ve Nam Khan nehirlerinin kesiştiği yerde kurulan Luang Prabang yemyeşil bir şehir. UNESCO Dünya Mirası listesinde. Güler yüzlü insanları, turuncu giysili Budist keşişleri, muhteşem tapınakları ve kızıl bayraklarıyla Uzakdoğu’nun diğer şehirlerinden çok farklı

Kızıl bayraklar ve tapınaklar şehri: Luang Prabang
A+ A-

Dr. Tülin Uygur
tulinuygur@aydinlikgazete.com

Laos’un savaşlar ve iç savaşlarla dolu bir geçmişi var. Bu yiğit ve sakin insanların sömürgecilere, emperyalistlere karşı savaşından kısaca bahsetmeden bir gezi yazısı yazmak haksızlık olur. Bir zamanlar “Lan Xang” yani “milyonlarca filin ülkesi” olarak bilinen bu topraklara komşuları Siam ve Burma krallıkları göz dikmiş. 1700 yıllarında Uzakdoğu’nun en güçlü krallığı haline gelen Siam “Lan Xang”ı ele geçirmiş. Güneyde Champasak, kuzeyde Luang Prabang ve ortada Vientiane olmak üzere kendine bağlı üç vasal (vergi veren, otonom) devlete bölmüş. Sonra Burma Krallığı bu toprakları ele geçirmiş. Siam yeniden güçlenince kaybettiği toprakları geri kazanmış ama bu defa karşısına Fransızlar çıkmış. Sömürgeler çağının nimetlerinden faydalanmak için tüm Çinhindi’ni ele geçirmeye kararlı Fransızlar, Lan Xang topraklarının, kendi sömürgeleri Vietnam’a ait olduğunu ileri sürmüşler. 1893 yılında Siam’ı yenerek Champasak, Luang Prabang ve Vientiane krallıklarını Fransız sömürgesi yapıvermişler. Siam bugünkü sınırlarına çekilmiş, çok sonraları da Tayland adını almış.

SÖMÜRGE YILLARI

Fransızların çalışmaya zorladığı Laos halkı hep direnmiş. Fransızların vergilerine, afyon, alkol ve tuz tekeline karşı sürekli isyanlar çıkmış. Fransızlar isyanları da ayaklanan etnik grupları da hunharca katletmişler. Dağlık ve ormanlık bir coğrafyası olan Laos’tan ne yeterince vergi toplayabilmişler ne de ihracat yapabilmişler. Yoksul ve inleyen bir sömürge olarak kalmış Laos. 1920 yıllarında sağlık, eğitim ve adalet reformu yapmaya çalışan Fransızlar onu da başaramamışlar ama Vietnamlıları getirip Laos’a yerleştirmişler. Etnik dengeleri alt üst etmişler, öyle ki bazı şehirlerde çoğunluk Vietnamlılara geçmiş. Savaş yeteneğini keşfettikleri “Hmong”ları ise hem idari işlerde kayırmışlar, hem de Siam ve Çin’e karşı savaşa sürmüşler.

JAPON İŞGALİ VE ‘KIZIL PRENS’

İkinci Dünya Savaşı sırasında Fransız Çinhindi Japonya tarafından işgal edilince, hem Fransız sömürgecilerine karşı hem de Japon işgaline karşı bir milli uyanış olmuş. Özellikle Vietnam’da gelişen sömürgecilik karşıtı direniş, Laos’u etkilemiş. “Kızıl Prens” Souphanouvong, Vietnam komünistleriyle işbirliği yaparak “Anavatan Laos-Pathet Lao” bağımsızlık savaşını başlatmış. 1945 yılında Japonlar teslim olunca Fransızlar yönetimi yine devralmışlar ama bu defa Laos Krallığı bağımsızlık ilan etmiş. Buna karşılık Fransızlar sınırlı özerklik önermiş ama 1954 Cenevre Konferansı’nda pes etmişler. Bağımsız Laos Krallığı kurulmuş.

KRALİYETTEN DEMOKRATİK HALK CUMHURİYETİ’NE

Laos Krallığının var oluş mücadelesini üç farklı siyasi eğilimi olan üç prens şekillendirmiş. Vietnam komünistleriyle işbirliği yapan Kızıl Prens ilk seçimleri kazanmış ama Fransız yönetimini isteyen prens ile ABD himayesinde bağımsızlığı savunan prens, emperyalistlerin desteğiyle sürekli darbe yapmışlar.

Hmonglar hem Laos’ta hem de Vietnam’da CIA tarafından isyan çıkarmaları için görevlendirilmişler. Laos bir türlü kargaşadan kurtulamamış. Ta ki 1975 yılında komünistler yönetimi ele geçirip, kral tahtını terk edinceye kadar... Hemen Laos Demokratik Halk Cumhuriyeti kurulmuş ve Kızıl Prens cumhurbaşkanı olmuş. Laos 1975’ten bu yana tek parti yönetiminde bir Halk Cumhuriyeti. “Dünyanın en fazla bombalanan ülkesi” olarak biliniyor. ABD, Vietnam Savaşı sırasında, Laos’tan da geçen Ho Chi Minh ikmal yolunu yok etmek için kişi başına tam 500 kg bomba yağdırmış Laos’a!

BUGÜNKÜ LAOS

Myanmar (Burma), Kamboçya, Vietnam, Tayland, Çin ile sınır komşusu olan Laos’un esas adı Lao. Laos Fransızların buluşu, kendi çoğul ekleri “s”yi ekleyivermişler. Lao ülkedeki en büyük (% 51) etnik grubun da adı. Laos’ta büyük 49 etnik grup var. Hmong bu gruplardan biri. 1975’te ABD savaşı kaybedip bölgeden çekilince Hmonglar ortada kalmış ve “işbirlikçi” olarak baskı görmüşler. Savaş sonrası ABD yanlısı 40 bin Hmong’un Tayland’a göçtüğü söyleniyor. 1990’larda ise BM ve Clinton yönetiminin çabalarıyla çok sayıda Hmong, Tayland’daki kamplardan zorla Laos’a gönderilmiş. Aralarından seçilenler ABD ve Fransa’ya götürülmüş. Yani Laos, Tayland, Vietnam ve Çin’de yaşayan Hmonglar, azınlıklar üzerinden bölgeye yapılacak yeni müdahaleler için emperyalistlerce seçilmiş en uygun etnik grup gibi.

SOSYALİST BUDİSTLER

Laoslular “biz hem Budist hem de sosyalist bir ülkeyiz” diye övünüyorlar. Sömürge yıllarında, Fransızlar, Budist manastırların sayısının artmasını desteklemiş. Anavatan Laos için mücadele eden komünistler, bağımsızlık savaşı sırasında Budistleri de mücadeleye kazanmışlar. Hem Marksizm’in ve hem de Budizm’in insanların mutluluğu, acı ve baskıdan kurtulması için mücadele ettiğini ancak mutluluğa ulaşma yöntemlerinin farklı olduğunu vurgulamışlar.

Uluslararası Hıristiyan Kilise örgütlerine göre Laos’ta 18 bin de Hıristiyan varmış, üstelik örgüt dergilerinde Laos’taki Hıristiyanlara dini inanışlarından dolayı kötü davranıldığını ve dinlerini serbestçe yaşayamadıkları yazıyor. Laos’ta misyonerlik faaliyetleri yasaklanmış ama “iş” kurarak çalışma ve oturma iznini alan, “yayıncılık” gibi yaratıcı işkollarında yoğunlaşan misyonerlerin sayısı sürekli artıyormuş.

ÇOK SAYIDA TARİHİ TAPINAK

Luang Prabang insana huzur veren bir şehir. Tam 355 basamak tırmanmayı göze alınca şehrin ortasındaki Phu Si tepesine çıkılabiliyor. 150 metre yüksekliğinde bu tepeden, 360 derece panoramik bir bakışla, Mekong ve Nam Khan nehirlerinin kesiştiği yemyeşil vadiyi seyretmek müthiş! Ejderha sırtı gibi taş oymaları olan zikzaklı, süslü taş basamaklarla çıkılıyor. Belli aralıklarla Buda heykellerinin olduğu mola ve dua alanları yapılmış. Tepedeki Wat Chomski tapınağı 1804 yılında yapılmış bir adak yeri! Burada Buda’ya minik adak çiçekleri sunmak, küçücük kafesler içersinde satılan kuşları azat etmek mutlu ve iyi bir yaşamın garantisiymiş.

Şehirde çatısından kapısına tümüyle boyamalar, oymalarla bezenmiş, sayısız Buda heykelleriyle süslü çok sayıda tarihi tapınak var. Altın tapınak Wat Xieng Thong, 1560 yıllarında yapılmış. Laos krallarının taç törenlerinin yapıldığı bu tapınak 1975 yılına kadar kraliyet tapınağı olarak kullanılmış. Kraliyet ailesine ait küller de burada saklanıyor. Tapınaktaki ünlü “Yatan Kara Buda” heykelini Fransızlar Paris’e götürmüşler ama uzun mücadelelerle Buda evine getirilmiş.

1513’te yapılan Wat Wisunalat tapınağı eşsiz ahşap oymalarla bezenmiş. Tapınağı taşıyan ahşap sütunların üzeri yangına dayanıklı olması için fil derisiyle kaplı. Şimdi manda derisi kullanılıyormuş. Burada Lotus (That Pathum) veya Karpuz (That Makmo) stupası olarak adlandırılan Sri Lanka tipi iki stupa var; bunlar Budistlerin etrafında dönerek dua ettikleri, kümbet tipi tapınaklar. 1914’te depremde yıkılınca 15 ve 16. yüzyıllara ait altın, gümüş, bronz, ahşap ve kristal Buda heykelleri ortaya çıkmış, bunların bir kısmı Milli Müze’de sergilenmekte. Tapınağın bahçesinde Budist eğitimi veren bir okul ve kutsal Bodhi ağacı var. 1300 yıllarından kaldığı söylenen Wat Manorom tapınağında ise Laos’un en eski ve en büyük “Oturan Buda” heykeli görülebiliyor, tam 6 metre yüksekliğinde.

“Zümrüt Buda” heykeliyle ünlü Wat Mai tapınağı 18. yüzyılda yapılmış. Eski Kraliyet Sarayı yakınlarındaki bu tapınak, en geniş ve en zengin süslenmiş tapınak olarak tanıtılıyor. Kraliyet Sarayı ise artık bir müze! Laos’taki tüm tapınaklara Budist olmayanlar da yarım kollu ve diz altına kadar örten giysilerle, ayakkabısız girebiliyor.

SADAKA TÖRENİ

Sabahın ilk ışıklarında şehrin ana caddesinde 14. yüzyıldan bu yana süregeldiği söylenen ilginç bir töreni izliyoruz. Çoğu çocuk 200 kadar Budist keşiş ve eğitmenin, turuncu giysileri ve tencere sepetleriyle tek sıra halinde sokağa girdiğini görüyoruz. Sokakta ölülerinin ruhu için sadaka olarak yemek dağıtan kişiler de tencere ve sepetleriyle bekliyor. Keşişler sırayla bu kişilerin önünde duruyor, onlar da ekonomik güçlerine göre hazırladıkları yemekleri kaşıkla her bir keşişin sepetine koyuyor. Her bir keşiş eğilerek teşekkür ediyor. En çok yapışkan pirinç denilen bir pilav türünün verildiğini görüyoruz. Sadakalar, günde sadece 2 kez yemek yiyen keşişlerin günlük ihtiyacını karşılıyor mu bilmiyoruz ama renk ve duygu yüklü bu tören halkın sepetlerindeki yiyecekler bitince sona eriyor.

SABAH VE GECE PAZARI

Sabahın erken saatlerinde kurulan sabah pazarı da çok ilginç. Laos’un yemek kültürü çok zengin. Dolayısıyla pazarda her türlü hamur işi, pirinç, baharat, taze sebze ve meyvenin yanı sıra, protein ihtiyacını karşılayacak nehir balıkları, et, kurbağa, yarasa, yılan, fare, böcek gibi ne varsa çiğ veya pişmiş olarak satılıyor.

Gece pazarı ise saat 17-23 arasında şehrin ana caddesi Thanon Sisavangvong’da kuruluyor. Pazarcıların çoğu güler yüzlü, sempatik kadınlar. Pazar tam bir hediyelik eşya, özgün dokumalar ve tekstil cenneti. Laos’taki etnik grupların bazen kooperatifleşerek ürettiği rengârenk el işleri dışında Çin ve Vietnam’dan ithal edilmiş ürünler de bulunuyor. Ayrıca seyyar lokantalar, taze meyve suyu satıcıları da var.

UZUN MEKONG TEKNELERİ

Genelde hızlı akan Mekong nehrinde ulaşım ince ve uzun teknelerle sağlanıyor. Şehrin 25 km uzağındaki, Mekong ve Ou nehrinin buluştuğu yerdeki Pak Ou (Ou’nun ağzı) mağaralarına böyle bir tekneyle ulaşıyoruz. Mağaralar dağa iki kat olarak oyulmuş. Düzenli ayin yapılan tapınaklarda 4000 Buda heykeli var, altın ve değerli taşlardan yapılmış olan heykeller müzelere taşınmış.

Tekneyle gidilen Ban Xang Hai köyü, akrep ve yılanla mayalandırılmış sert bir içkisiyle ünlü. Ayrıca her evin önünde bir dokuma tezgâhı var. Genç, yaşlı herkes bölgeye özgü dokumalar yapıyor. Bir de fil çiftliği var. Sırtına ahşap bir taht yerleştirilen filler turistleri gezdiriyor. Laos’taki milyonlarca filden geriye kalanların bir kısmı fil çiftliklerinde karın tokluğuna çalıştırılıyor!

Luang Prabang’ın yaklaşık 30 km güneyindeki Kuang Si Şelaleleri bir doğa harikası. Üç basamakta 60 metreden aşağı dökülen su, turkuaz renkli yüzülebilir göletler oluşturuyor.

Güler yüzlü insanlarına, fillerine, muhteşem tapınaklarına ve kızıl bayraklarına doyduğumuz yemyeşil Luang Prabang’dan ayrılmak zor! Apronda yürüyerek bindiğimiz küçük uçak bir sonraki durağımıza, Siem Rep’e doğru havalanıyor. Emperyalizme karşı şanlı bir mücadele veren bu ülkeye “Globalizm” kıskacında da şans diliyorum. “Şansın bol olsun Lao - sok dee Lao”!

Son Dakika Haberleri