29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Günaydın’ın veda busesi

Tunca Arslan

Tunca Arslan

Gazete Yazarı

Tiyatro ve sinema oyuncusu Engin Günaydın’ın, televizyon dizilerinde çalışma koşullarını protesto ederek “Ben bu işte artık yokum” demesi, gürültüye boğulup gitti ama yankı bulması gereken bir çığlıktı. Günaydın, yüzlerce sanatçının ve set emekçisinin tercümanı oldu olmasına da somut anlamda destek gördüğü söylenemez. Şu son birkaç gün içinde başta oyuncu dernekleri olmak üzere meslek örgütlerinden bir açıklama duyulmadı. Herkes dizi bölümlerinin uzamasından, 50 dakikalık ortalama sürenin 90-100 dakikaya çıkartılmasından, setlerdeki kölelikten yakınıyorsa da örgütlü bir tepki ortaya konabilmiş değil. Aslında bu da pek şaşırtıcı değil; “sektörün” ortak bir ses yükseltemeyeceği, her olayda tekrar tekrar görülüyor.  

Engin Günaydın’ın, örneğin iki yıl önce “Yaralı bir hayvan gibi kaçtım” diyen meslektaşı Meryem Uzerli gibi “tükenmişlik sendromu” içinde olup olmadığını bilmiyorum; ama sanki “tükenmişlik”ten çok “tükenmeye direniş” bilinciyle vermiş gibi görünüyor kararını. Öte yandan, ünlü sanatçının tepkisinin samimiyetine inanmakla birlikte yine de bunun geçici bir durum olduğu kanısındayım. Günaydın, bir süre sonra belki biraz daha iyi ve biraz daha özel koşullarla dizi setlerine dönerse, kimse şaşırmasın.  

Kimi sinemaseverler anımsayacaktır; başlı başına bir oyunculuk ekolü oluşturmuş usta aktör Anthony Hopkins, 1965’te başladığı oyunculuk kariyerinin zirvesindeyken, 1998 yılında aniden bir açıklama yapmış ve aynen Engin Günaydın gibi “Benden bu kadar” demişti. “Hollywood beni hasta ediyor, oyunculuk zihinsel sağlığım için çok kötü bir noktaya geldi, artık dayanamıyorum. Hayatımı, bu saçma sapan işin peşinde ziyan etmemeye karar verdim” diyen Hopkins, bu açıklamayı yaptığı sırada, uygarlıktan ve insanlardan kaçıp özgür doğada gorillerle birlikte yaşamaya başlayan bir bilim adamını canlandırdığı “İçgüdü-Instinct” filmini yeni tamamlamıştı. Fakat oyunculuğa ara falan vermedi. Sekiz yılda 18 filmde daha rol aldıktan sonra 2006’da yeni bir açıklama yaptı: “Oyunculuk o kadar da abartılacak bir iş değil, herkes yapabilir ve çok sıkıcı.” 

Anthony Hopkins’in 2006’dan bu yana 23 filme daha adını yazdırmış olduğunu belirteyim.  

İNANMA Kİ, ŞAİR SÖZÜ... 

Çok değil, dört yıl öncenin gazetelerine bakarsanız, “Teoman, bir daha dönmemek üzere müziği bıraktı” başlıklı haberler görürsünüz. “Şarkı yapma hevesim yok, anlatacak hikâyem kalmadı” diyordu Teoman ama aradan iki yıl bile geçmeden bu kez de “İyi ki bırakmıştım ve iyi ki döndüm, müziksiz yapamıyorum” açıklamasıyla konserlerine başladı.  

Ya da Zülfü Livaneli... Son 15 yıl içinde kaç kez “Müziği bıraktım” diye açıklama yaptığını ve üstüne kaç kez “Müzik yapmayı değil, konser vermeyi bıraktım” dediğini kendi adıma sayamadım... Ama bu açıklamalardan sonra konser vermeyi sürdürdüğünü iyi biliyorum.  

Bir örnek daha... Tuna Kiremitçi, 2009’un Ekim ayında Vatan gazetesindeki köşesinde “Siz bu satırları okurken, ben artık emekli bir romancı olacağım. Roman yazmayı bırakıyorum. Eğer yazarsam da yayımlamayacağım” dedi. Bir buçuk yıl sonra “Selanik’te Sonbahar” adlı yeni romanıyla okurlarının karşısındaydı.  

“Bu güç beni korkutuyor. Özgürlüğümü geri istiyorum... Büyük dalgalarda sörf yapmak beni çok yordu. Oyunculuğu bırakıyorum.” Bu sözler de 2001’de “Amelie” filmiyle bir anda tüm dünyada tanınan sempatik Fransız oyuncu Audrey Tautou’ya ait. Tautou, veda kararını 2008’de açıklamıştı. Yıl oldu 2015, halen oyunculuğa devam ediyor.  

Kıssadan hisse... Fuzuli’nin “Aldanma ki, şair sözü elbette yalandır” mısrası, oyuncusuyla, müzisyeniyle, edebiyatçısıyla tüm sanatçılar için geçerlidir aslında. Eğer J.D. Salinger değilseniz, veda kararınız genellikle bir “yeniden merhaba”yla sonuçlanır. Zaten o da gerçek anlamda “elveda” değil, küçük bir veda busesidir.