25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Gündemden yansıyanlar...

Metin Tükenmez

Metin Tükenmez

Eski Yazar

A+ A-

Bilindiği gibi spor dünyasının birçok önemli organizasyonu devam ederken şu anda Avrupa Futbol Şampiyonası’nın sonlarına yaklaşılıyor. Aynı şekilde, dünyanın en ayrıcalıklı tenis şampiyonası olan Wimbledon’da hafta sonu noktalanıyor. Türkiye’de yerel gelişmeler bu iki önemli şampiyona ve basketbolda olimpiyat elemelerinin gerisine düşse de transfer haberleri olduğundan daha büyük gösterilerek futbolun gündemindeki yerini koruyor.
Avrupa Futbol Şampiyonası’nda Galler’in yaptığı çıkış Portekiz’in yıldız oyuncularının attığı gollerle son buldu. Aslında Galler’in gruptan çıkması bile önemli bir olay olarak kabul edilmeli. Çünkü 1958’den bu yana büyük bir futbol organizasyonuna katılamayan Galler’i neredeyse futbol dünyası unutmak üzereydi. Avrupa’nın birçok ülkesi daha sağlam bir hamle yapmak için zaman zaman geriye çekiliyor, bu hamlenin karşılığını da alıyor. Türkiye’nin böyle bir anlayışa yönelmeden her büyük turnuvaya olağanüstü beklentilerle girmesi çoğunlukla düş kırıklığı yaratıyor. Bu konuyu şampiyona bittikten sonra yeniden gündeme getirmeye çalışacağım. Çünkü, Arnavutluk, Galler, Romanya, Polonya, Macaristan, Avusturya gibi ülkelerin yaptığı çıkışı gördükten sonra Türkiye’nin yeniden köklü bir organizasyona girmesi kaçınılmaz gibi görünüyor. Aksi durumda bu ülkelerle baş etmek çok güç olacak.

EKSELANSLARININ DÖNÜŞÜ
Tenis dünyasının gelmiş geçmiş en büyük oyuncusu İsviçreli Roger Federer, Fransa Açık’tan önce menisküs ameliyatı olarak bu turnuvaya katılmadı. 35 yaşında ameliyat olduktan sonra Federer’in yeniden kortlara dönüp başarılı olma olasılığının zorluğunu hep düşünmüşümdür. 4. tura değin rakiplerine set dahi vermeyen Ekselanslarının ortaya koyduğu oyunu, tenis otoriteleri en azından yerli maç yorumcuları beğenmiyordu. Ancak söz konusu dünyanın en büyük tenisçisi Federer olunca beklentilerin ötesinde farklı durumlar ortaya çıkabiliyor. Yarı final için karşılaştığı Marin Cilic 2-0 öne geçmesine karşın Federer müthiş bir geri dönüşle karşılaşmayı 3-2 kazanarak Martina Navratilova ile ortak olduğu Grand Slamlerde 106 yengi rekorunu, 107. galibiyet ile kendi üzerine geçirdi. Federer bugün final için mücadele edecek. Sonuç ne olursa olsun onun Ekselanslığına hiçbir zaman helal gelmeyecek.

G.SARAY’IN PRİM HAMLESİ
Avrupa Futbol Şampiyonası’nda Ulusal takımın yaşadığı prim sıkıntısından sonra gündeme gelen “prim sorunu” na ilk yanıt Galatasaray’dan geldi. Gazetelerden okuduğuma göre Galatasaray Futbol Takımı önümüzdeki sezondan başlayarak prim sistemini kaldırıyor. Bu futbolumuzda yapılan en önemli hamlelerden biridir. Futbolcuların yaptıkları sözleşmelerle her yıl dünyanın parasını aldıkları halde paragözlülük yaparak prim peşinde koşmaları uzun zamandır bir çelişki olarak duruyordu. Bu çelişkiyi ortadan kaldıran Galatasaray yönetimini kutluyor, diğer kulüplerin de aynı yolda ilerlemelerini diliyoruz. “Galatasaray’ın para sıkıntısı var da onun için yapıyor” görüşüne katılmıyoruz. Neden ne olursa olsun ortada bir yanlışlık vardı ve bu yanlışlık bir gelenek haline gelmişti. Öyleyse bu yanlışlığı düzeltenlere farklı gözle bakmak başlı başına bir yanlışlıktır.
Bu arada basketbol Ulusal takımımızın koçu Engin Ataman’ın da prim tartışmasına katılıp prim verilmesini desteklemesi kafaların hep aynı yönde olmasını göstermektedir. Futbolcu, basketbolcu, koç, teknik adam... Hepsi prim almanın peşinde. Engin Ataman bunu tartışmanın bile yanlış olduğunu söylüyor. Dedim ya kafalar hep aynı doğrultuda çalışıyor. Para olsun da nasıl ve nereden gelirse gelsin. Böylesi bir açgözlülüğü anlamakta zorlanıyorum...