24 Nisan 2024 Çarşamba
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Güneydoğu’da savaş baltaları çıkacak mı?..

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

A+ A-

Türkiye, adına “faili meçhul” denilen kanlı süreçten 17 Ocak 2010’da, Beykoz’da yapılan bir operasyonla kurtulmuştu...

Bir rastlantı sonucu yapılan operasyonda, Kuzey Irak’ta saklandığı ileri sürülen, Türk Hizbullahı’nın 20 yıldır aranan lideri Hüseyin Velioğlu öldürülmüştü...

Hizbullah’ın üst düzey yöneticilerinden Edip Gümüş ve Cemal Tutar’ın da yakalandığı bu operasyonun ardından geçen 4 aylık sürede, örgütün askeri gücü de çok büyük darbe aldı.

Binlerce Hizbullahçı’nın tutuklandığı bu operasyonlar sırasında, Türkiye “mezar evler” vahşetinin izleriyle de tanıştı... Ortaya saçılan cesetlerin “faili meçhul” kurbanlarına ait olduğu belirlendi...

Hizbullah liderini kaybedince, yaşadığı operasyon şokunun ardından intikam sürecine girdi... Örgüt 24 Ocak 2001’de, Hizbullah’ın çökertilmesinde aktif görev alan Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okan ile 5 korumasını kent merkezinde şehit etti...

Bu saldırının ardından yapılan operasyonlar Hizbullah’ın asker kanadını iyice çökertirken, örgütün bazı silahlı birimleri önce yeraltına çekildi, bunlardan bir bölümü ise 2003 yılında, İstanbul’da 4 intihar saldırısı düzenleyerek 60’tan fazla yurttaşı öldüren El Kaide’ye katıldı...

SİYASALLAŞAN HİZBULLAH...

Türk Hizbullahı, 2004 yılından itibaren siyasallaşma sürecini başlattı. Adını, İran devrimindeki “ezilmişler” söyleminden alan “Mustazaflar Derneği” Güneydoğu’da örgütlenirken, Hizbullah’ın işkence, cinayet ve mezar evlerle yıkılan imajını yardım faaliyetleriyle düzeltmeye çalıştı.

PKK’nın Kürt sorununda neredeyse tek muhatap haline gelmesi Hizbullah’ı iyice geri plana itince, örgüt bölgedeki potansiyelini bir siyasi çatı altında toplamaya da karar verdi...

Ancak Kürt sorununda aktör olmaya çalışan Hizbullah’ın Hüda-Par adı altıda partileşmesi, Güneydoğu’daki siyasi pastayı bölüşme kavgası başlattı...

Partileşen Hizbullah’ın siyasi atakları zaman zaman PKK ile örgüt tabanını karşı karşıya da getirdi... Hüda-Par yanlılarının geçen yıl bildiri dağıtmaya çalıştığı bir anda çıkan kavgada, BDP yanlısı Özcan Temel’in öldürülmesi PKK ile Hizbullah arasında gerginlik yarattı...

Bu yılın şubat ayında Lice ve çevresindeki seçim çalışmaları sırasında iki örgütün tabanı arasında 10’dan fazla çatışma çıktı...

Hüda-Par’ın Mart ayında yapılan yerel seçimlerde beklenenin üzerinde oy alması da Güneydoğu’daki siyasi mücadelenin kızışacağını gösterdi...

BAHANE ARAYAN ŞİDDET...

Hizbullah ile PKK arasında 2009 yılında yaşanan gerginliğin arabulucular tarafından soğumaya bırakıldığı unutulmasın... Hatta o dönemde dinci örgütten yapılan açıklamada; “Şüphesiz yaşanacak bir çatışmada kaybeden Hizbullah olmayacak” denildiği de göz ardı edilmesin...

Peki, geçen hafta Suriye’nin Kobani kentindeki IŞİD saldırıları bahane edilerek çıkan olaylarda yalnızca Diyarbakır’da 8 Hizbullahçı’nın ölümüyle sonuçlanan gerginlik nasıl sonlanacak?..

Bir bölümü yakılarak, damdan atılarak ve üzerlerinden otomobil geçirilerek öldürüldüğü için IŞİD vahşetini andıran cinayetler, PKK ile Hizbullah arasında geçmişte yaşanan çatışmaların saldırı ve eylem yöntemi açısından tehlikeli bir değişim gösterdiğini de kanıtladı... İşte bu durum Hizbullah tabanında infial yarattı...

Bu infial tehlikeli soruları da gündeme getirdi; “Hizbullah 14 yıl önce toprağa gömdüğü savaş baltalarını çıkartacak mı?.. Güneydoğu 2000 yıl öncesindeki çatışmalı kaos dönemine yeniden döner mi?..”

Umarız bir çatışma yaşanmaz ama Hizbullahçılar’ın sosyal medyadaki intikam çığlıklarının yanı sıra, örgüt üyelerinin öldürülmesinde “fail” olduğu ileri sürülen bazı kişilerin fotoğraflarıyla deşifre edilmesi Güneydoğu’yu diken üstünde tutuyor...

Örneğin, Hüseyin Velioğlu’nun adından esinlenerek açılan bazı Twitter sayfalarında, “Hazırız... Rehberin talimatını bekliyoruz” şeklindeki tehdit ve intikam içerikli duyurulara yer verilmesi çatışma endişesini büyütüyor... Tüm bunlar Hizbullah’ın 14 yıl sonra yenden eyleme geçeceği şeklinde algılanıyor...

MİSLİYLE EYLEM TEHDİDİ...

Gözlem ve öngörüler bir tarafa, yukarıdaki soruların yanıtını Hizbullah’ın “hüseynisevda” adlı web sayfasından yorumsuz aktarmakta yarar var...

İşte olaylarda üyelerini kaybeden örgütün gelecekte yaşanacak kaosu da haber veren “kamuoyuna” başlıklı açıklamasından çarpıcı satırlar;

“6 Ekim tarihinde başlayıp batı illerine de yayılan sözde Kobanê’ye destek eylemleri; öldürmeye, yakmaya, yıkmaya, talan ve yağmalamaya, cana ve mala yönelik vahşice saldırılara sahne oldu. Hedef alınan Müslümanlar, IŞİD ile organik bir bağlarının olmadığını defalarca kamuoyuna deklare etmelerine rağmen PKK ve türevlerinin onları IŞİD olarak lanse etmeleri iftira ve savaş taktiğidir. Bu eylemler süresince onlarca masum insan vahşice katledildi. Müslüman kardeşlerimize bu güne kadar yapılan saldırılara karşılık verildiği gibi bundan sonra da yapılacak saldırılara en azından misli ile karşılık verileceği bilinmelidir. Geçmişteki girişimlerden edindiğimiz tecrübeyle; arabuluculuk girişimlerinden de bir sonuç çıkmayacağını söyleyebiliriz.”

Kobani savaşı bahane edilerek Güneydoğu merkezli olarak çıkartılan sokak çatışmaları durmuş gibi görünse de, Hizbullah’ın “misliyle karşılık verilecek” şeklindeki açıklaması, devletin teyakkuzda olması için yeterli bir işaret sayılmalı...

Tabi bu satırlar, 3 Şubat 2014’te “PKK ile Hizbullah arasında büyük çatışma çıkacak” şeklinde bu köşede yaptığımız uyarılar gibi göz ardı edilirse, bu olayların ardında karanlık bir el olduğu yönündeki kuşkumuz iyice büyüyecek!..