Güneydoğu’da ürkütücü sessizlik...

URFA- Güneydoğu’da, siyasetten nasıl bir manzara yansıdığını görmek hiç de zor değil... Etnik ve dinsel siyaset yaşamın tüm alanlarında öylesine hakimiyet kurmuş ki, bu çemberin dışında kalanların bölgede neredeyse barınma şansı bile kalmamış... 

Çünkü kırsaldaki baskısını merkezlere yaymak için her yolu deneyen PKK, Güneydoğu kentlerindeki etnik ayrımcılığı başta politika olmak üzere sosyoekonomik tüm alanlara dayatıyor... Suriyeli sığınmacıların büyüyen varlığı bu yapıyı daha da katılaştırıyor... 

İşte bu yüzden Güneydoğu’da, siyaset başta olmak üzere toplumsal devinimin tüm çarkları, “PKK’lı”, “cemaatçi”, “tarikatçı”, “Nurcu”, “Hizbullahçı” gibi ayrışmaları büyütürken, tüm bu bölünmelerin dışında “Vatan, ulus, bayrak” diyen kitleler ne yazık ki, çok kaygılı... 

Örneğin, “AKP çöker mi, PKK büyür mü” gibi sorular özellikle bölgenin en kozmopolit kenti Urfa’da dikkat çekici bir kararsızlık da yaratırken, endişeler seçimin sonucunu sürprize gebe bırakıyor!.. 

3 KENTTE SON DURUM... 

Sosyokültürel yapının hem etnik hem de inançlar açısından farklılık gösterdiği Urfa, Diyarbakır ve Mardin’de, 7 Haziran seçimleriyle ilgili derin ve tuhaf bir sessizlik de hakim... 

“Seçim” derseniz aslında bunu dışa vuracak bir heyecanın zerresi bile yok... Kentlerin caddelerinde müzik çalarak dolaşan parti otobüsleri dikkati bile çekmiyor, seçim ofisleri ya boş ya da çoğu kapalı!.. 

Örneğin; PKK’nın etkin olduğu Diyarbakır’daki sessizliği HDP’nin çabası bile gideremiyor... Etnik siyaset ve din baskısının arasında bunalan kitleler, özellikle işsizlik ve ekonomik sıkıntıların yarattığı sorunları aşmaya çalışırken, siyasetin artık çözüm yaratamayacağını düşünüyor... 

Diyarbakır ve çevresinde PKK’nın psikolojik baskısı hissediliyor ancak bu durum karşı tepki de yaratıyor... Hükümete bağımlı en az 400 bin “Yeşil Kartlı”nın bulunduğu kentte, AKP örgütleri biraz gergin olsa da HDP’nin barajı aşamayacağı ihtimaline göre hareket ediyorlar...  

Benzer bir tablo Mardin’i de kıskacına almış... HDP denetimindeki yerel belediyeler, partinin barajı aşması için özellikle kırsal kesime yönelmiş...  

AKP ise Arap nüfusun ağırlıklı olduğu kesimlerde kapsamlı bir çatışma yürütüyor... Mardin’de sandık yaklaştıkça AKP ile HDP arasında ciddi gerginliklerin yaşanacağına da dikkat çekiliyor... 

GAP’TA SEÇİM HAVASI... 

En az 400 bin Suriyeli’nin yaşadığı GAP’ın merkezi Urfa ise AKP ile HDP’nin varlık-yokluk mücadelesinin en yoğun dışa vuracağı yer olarak gösteriliyor. 

Halen 10 AKP milletvekilinin bulunduğu bölgede, iktidar partisine hem genel siyaset, hem ülke gündemi hem de vekil listesi nedeniyle eleştiriler artıyor. 

Ancak bu tepkiler kararsızları artırırken, konuştuğumuz esnaf temsilcilerinden AKP’ye eğilimli olanlar da çok. Onların gerekçesi; “İstikrar bozulmasın!..”  

Çalışmalarını barajı aşma ihtimaline göre yapan HDP’nin hedefi ise “en az 4 milletvekili...” Yerel seçimde oylarını arttıran HDP, Kürt nüfusun yoğun olduğu Suruç, Ceylanpınar, Viranşehir gibi ilçelerle Urfa merkezdeki varoşlara güveniyor...  

Bölgedeki 3 kentte CHP ile MHP’nin vekil çıkarabileceği tek kent de Urfa... 2011’de oy oranı “yüzde 2”ye kadar düşen CHP, Bucak aşiretinden Murat Bucak’ı liste başı yapmış. İkinci sıradaki Hasan Oğul ise Arap kökenli... Oğul’un Saadet Partisi’nden gelmesi, Bucakların bir de bağımsız aday çıkartması CHP’yi zora sokuyor. 

MHP ise bu kez liste başındaki Arap kökenli İbrahim Özyavuz’la başarılı olmaya çalışıyor. Deniliyor ki; “AKP’nin listelere yeteri kadar Arap kökenli aday koymaması MHP’ye yarıyor...” 

Genel tahminlere göre, “HDP barajı aşarsa 4 vekil çıkarabilecek... 6 vekil AKP’ye, 1 CHP ve 1 de MHP’ye gidecek.” 

Urfa’da, “HDP barajı aşamazsa 2 koltuk muhalefete, diğerleri de AKP’ye gider” gibi cılız bir tahmin de var. 

Kültür Bakanı  

URFA’YI DUYUYOR MU?.. 

Dün bu köşede, Urfa tarihinin belki de en büyük kültür katliamıyla ilgili bilgi ve fotoğraflar vardı... 

Urfa’nın Eyyübiye ilçesi sınırlarındaki Ahper (Agbar) Dağı ve Şeyh Maksut vadisinde, geçmişi 2 bin yıl öncesine dayanan kaya mezarları ile antik taş ocaklarına yapılan gecekondular tarih kıyımına yol açıyor... 

Devlet denetiminin olmadığı bölgede, ahıra dönüştürülen çok sayıda antik mağaranın içi ve çevresi defineciler tarafından delik deşik ediliyor. 

Gecekonduların bölgedeki yüzlerce kaya mezarını sarması yetmezmiş gibi, kaçak yapılar Urfa Belediyesi’nin “seçim” gafleti nedeniyle tarihi anıtların önlerinde bile inşa ediliyor. 

Tahribata kimse müdahale etmediği için Türkiye’nin en önemli inanç turizm merkezinde kültür varlıkları acımasızca talan ediliyor... 

Ne yazık ki, tüm bu yıkım ve yağmaya karşın Urfa’da yerel basından bürokrasiye kadar şaşırtıcı bir duyarsızlık da hakim!.. Urfa Büyükşehir Belediyesi ise tarih katliamını körükleyen kendi ihmaline karşın susuyor... 

Velhasıl Urfa’da; tarih, kültür, turizm, yani geçmiş ve gelecek aslında kendi içinden vuruluyor... O halde yazıklar olsun ihmale de, gaflete de, suskunluğa da!..