29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Hababam Sınıfı kadar olamayan Türkiye

Rıza Zelyut

Rıza Zelyut

Eski Yazar

Seyrede seyrede bütün sahnelerini ezberlediğimiz o film dizisinden bir sahne hatırlatıyorum. Hababam Sınıfı Uyanıyor’dan... Zühtü öğretmen, Kel Mahmut’a sınıfı şikâyet eder. “Bunlar Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’ni bile ezberleyememişler; kürsünün arka yüzüne astıkları kâğıttan okumuş, beni kandırmışlar.”Mahmut hoca hışımla sınıfa girer; Hababam Sınıfı ayağa kalkıp hazır ola geçer. Başlarlar gür bir sesle ezberden okumaya...Mahmut Hoca mutlu, Zühtü öğretmen şaşkındır.Kürsüye takılan o kâğıtta şu yazılıdır aslında: “Hababam Sınıfı bile olsak Atatürk’ün Gençliğe hitabesini ezberden okuruz.”Ya bugün? Atatürk’ün kurduğu devletin başına geçenler ona düşmanlık etmeyi birinci vazife kabul etmediler mi? Başımıza gelenlerin bu ihanetten kaynaklandığını acaba ne zaman anlayacağız?
İHANETÇİ YÜZÜMÜZAy’ın karanlık yüzü gibi Türk milletinin de bir ihanetçi yüzü vardır. Bu durumu, Hun İmparatorlu’nun, Gök Türk Kağanlığı’nın yıkılış sürecinde çok açık görmekteyiz. Büyük Türk Hakanlığı’nın yıkılışından çok trajik ayrıntıları biliyoruz artık. Çinliler; satılmaya hazır Türk beylerini tespit edip bunları Çin’e çağırdılar. Orada çok iyi eğlendirdiler; altın ve gümüşle ödüllendirdiler. Verdikleri ziyafetlerde ağaçlara bile ipek sardılar; bozkır beylerinin gözlerini kamaştırıp ihanet denizini yaydılar. Bununla ilgili ilginç örnekleri, Yabancı Kaynaklara Göre TÜRK KİMLİĞİ isimli çalışmamda gösterdim. Çinli casus Chang Sun Seng 581 yılında yazdığı raporda diyor ki: “Türkler birbirlerine karşı kuşkucu ve kıskanç. Onları sinsilikle birbirine düşürmek, şiddet kullanarak düşürmekten daha kolaydır.”Gök Türkler’in içine sızan diğer bir Çinli Casus Pei 615’te şöyle yazıyor: “Türkler yalın ve sıradan! Bu yüzden onların arasına kolayca nifak tohumları ekilebilir.”Nifak tohumları para ile, mal ile, ipek ile ekiliyor. Beyler Çin’in yanına geçiyor; devlet önce ikiye bölünüyor sonra da Çin ordusu tarafından teker teker yutuluyor.Bu casuslardan birisinin yaptıklarını Türk Kimliği’nde “Bir Casusluk Öyküsü” başlığı altında ayrıntılı olarak aktardım; okuyun çok şaşıracaksınız.Kim bu hain beyler?Bulundukları bölgede halkı mutlu edecek bir ekonomik-sosyal sistem yaratamayan o günün yöneticileri/siyasetçileri... Kendisi halkını mutlu edemeyince kurtuluşu Çin’e sığınmakta buluyor. Tıpkı bugün bizlere AB’nin kurtuluş kapısı olarak gösterilmesi gibi o zaman da Çin gösteriliyor.Peki sonuç ne oluyor?Cevap Gök Türk (Orhun) yazıtlarında... Diyor ki Bilge Kağan: “Ey Türk milleti, Çin’in ipeğine ve tatlı sözüne (aldatıcı propagandasına) kanarak oraya gittin ama kanın su gibi aktı; kemiklerin dağlar gibi yığıldı. Bey oğlun köle, hatunluk kızın cariye oldu.”Kurtuluşu güçlü bir devlete sığınmakta arayan hainler 1919’da da ortalıktaydılar ve şöyle diyorlardı:-Biz Türkler kendimizi kurtaramayız. En iyisi İngilizlerin yönetimi altına girelim de onlar bizi adam etsin.”Nasıl ki hain Türk beylerine karşın, İlderiş Kağan (Kutluğ Han) 17 alp ile koskoca Çin’e karşı mücadele başlatmış ve Gök Türk Devleti’ni yeniden kurmuş ise, Atatürk de bu sığınmacılara karşın İstiklal Mücadelesi’ni başlatmış ve Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur.Yani ha İlderiş (Kutlu Hakan) ha Atatürk...İli yeniden deren (toplayan) hakanın çocukları (Kül Tigin ve Bilge Kağan) nasıl ki Türk adını Asya’nın merkezine yerleştirdiler ve bir daha silinmemek üzere tarihe mal ettilerse Mustafa Kemal de o milletin üstüne kondurulmuş Arapçı ümmet örtüsünü kaldırdı; altındaki büyük milleti açığa çıkardı.Türkiye Cumhuriyeti işte bu milli enerji ile yaratıldı.Bugün eğer bu kadar bocalıyorsak, nereye gideceğimizi, kurtuluşu nerede bulacağımızı bilemiyor isek sebebi, Atatürk’ün çizgisinden ayrılmış olmamızdır...Nedense Tuğrul Türkeş’i düşününce aklıma bunlar geldi. Bir de “emekli müftü”lükten “Fırıldak İhsan”lığa yükselen o zat-ı muhterem!Hababam Sınıfı kadar bile olamadılar...1 Kasım’daki seçimler işte bu tür Çincilerle Türkler arasında olacak...