22 Ocak Medyanın Halleri
22 Ocak Medyanın Halleri...Köşe yazarlarının gündemi ne? Gazetelerde neler var? Köşe yazılarında öne çıkanlar neler?

GÜLÜMSEYEREK DİRENEN FİLİSTİN
HAŞMET BABAOĞLU/ SABAH
Yine gülümsüyorlar...
Onca işkenceye ve esirliğin türlü eziyetlerine rağmen pırıl pırıl gözleriyle bakıp gülümsüyorlar...
"Bizi yenemezsiniz" diyen ve zalimleri bir fiskelik alçaklar seviyesine indiren bir gülümseme bu...
Dayanışma ve güven (evet, birbirine güven) duygusunun ışıltısı bu...
Anladınız değil mi?
TV haberlerine bakıyorsanız veya sosyal medyada doğru düzgün hesapları takip ediyorsanız, görmüşsünüzdür...
Pazar gecesi İsrail'in Ofer Hapishanesi'nden serbest bırakılan Filistinli 90 esirden bahsediyorum. Yüzlerindeki kocaman gülümsemeyle aileleriyle kucaklaşıp zafer işareti yapan kadınlar ve çocuklardan...
Dikkat, yanlış anlaşılmasın!
Filistinliler tutuklanırlarken de gülümsüyorlardı...
Zalimlerin asabını bozan şey bu işte!
Kendinden ve duruşundan hoşnut ve direnen Filistinlileri yenemiyorlar...
NE ÇİFT BAYRAK NE ÇİFT DİL
ÖZDEMİR İNCE/ CUMHURİYET
Gerçekleri ve sorunları olmadan hayat, hayat olmaz. Türkiye’nin önemli sorunlarından biri “Kürt sorunu” değil, “Kürtçülük sorunu”. Aslına bakarsanız tohumu Sevr Anlaşması ile ekilmiş bir psikolojik sorun. Bir de bu yarayı durmadan kaşıyan emperyalizmin tırnakları. Ve şu da var: Kürt kökenli vatandaşımıza, sanki o hacir altındaymış gibi “Emperyalizmin iğvasına kapılma kardeş” demek bana çok ayıp geliyor. (…)
Şimdi konunun tarihsel ve sosyolojik yanını bırakmadan bir başka tarafına gelelim. Bilim, “ana üst kimlik, siyasi üst kimliğin ilgili bütün etnik kimlikleri kapsayıp içerdiğini” söylüyor. “Türk” ana üst kimliği ile “Türk” siyasi üst kimliği Türkiye’de yaşayan ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan bütün etnik kimlikleri içermekte ve kapsamaktadır. Bilimsel olarak “Kürt” etnik kimliğinin herhangi bir anayasada “Türk kimliğiyle birlikte ve ona eşit olarak yer alması mümkün değildir. Çünkü bir üst kimlik değildir.”
Siyasi anlamda üst kimlik: Farklı etnik gruplara mensup kişilerin, vatandaşlık bilinciyle benimsedikleri temsili ulusal kimliktir. Bu kimlik genelde, ülkenin kurucu egemen unsurunun kimliğidir. TC Anayasası’nın 66. maddesinde de ulusal kimlik “Türk” olarak bu anlamda tanımlanmıştır. Bu tanımda esas alınan ölçüt etniklik değil vatandaşlıktır.
Selahattin Demirtaş, kendisiyle hapishanesinde yapılan görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, “Sürecin ete kemiğe bürünebilmesi için güven verici somut adımların hızlıca atılması gerekiyor” demiş. İyi etmiş ama güven verici adımlar neye göre atılacak? Özlem, hayal ve tutkulara göre mi yoksa bilimsel ve tarihsel doğrulara ve gerçeklere göre mi?
ZEHİR ZIKKIM
MELİH AŞIK/ MİLLİYET
Son bir hafta içinde sahte içkiden 38 kişi öldü... Ölmeyenlerin bir kısmı da kör oldu, sakat kaldı. Onların sayısını bilmiyoruz...
Böyle bir felaket bir başka ülkede olsa yer yerinden oynar... Bizde olağan vaka sayılıyor. Çünkü gündem yüklü. Ayrıca toplumun bir kesimine “İyi oluyor, içmesinler şu zıkkımı” havası hâkim. Çünkü o kesime alkol en büyük günah olarak tanıtıldı.
Zaman zaman sahte içki üreten ve satanların yakalandığı haberleri gazetelere yansıyor. Ancak ölümler hızlanarak sürdüğüne göre demek mücadele etkisiz.
Hangi içkilerde sahte üretim var?
Bu içkiler daha çok nerelerde satılıyor?
Tüketici bir içkinin sahte olup olmadığını nasıl anlayabilir?
Bandrolün sahte olup olmadığı nasıl anlaşılır?Yetkili kuruluşlar halka bu tür bilgiler vermeli. Ancak vermiyorlar.
Hukukçular önlem olarak cezaların arttırılmasını öneriyor... Çeteleri bu şekilde caydıramazsınız. Elebaşıları zaten kendilerini koruyor. Ayakçılar ise birkaç yıl hapsi göze alabiliyor. Bir başka çözüm olarak alkol üzerindeki vergilerin azaltılması öneriliyor. Bu da hayali bir öneri. İktidar alkol üzerindeki vergileri azaltmaz. Altın yumurtlayan tavuğa dokunmaz...
Eskiler ölçüsüz içenler için “Zehir zıkkım olsun” derdi. Öyle oldu. Ama devlet onu diyemez.
Ülkemizde alkol satışı ve içilmesi serbesttir. Devletin bu alanı düzenlemesi, halk sağlığına yönelik önlemler alması gerekir.
Sorumluluk devlettedir.
TOPLUMU DİZAYN ETMEK İSTİYORLAR
YÜKSEL AYTUĞ/ SABAH
Menajer Ayşe Barım'ın odağında yer aldığı dizi sektöründeki tekelleşme iddiaları her gün biraz daha çetrefilli bir hale geliyor. Yeni iddianın sahibi ise şimdilerde ABD'de TIR şoförlüğü yapan oyuncu Tolga Karel.
Tolga ile zaman zaman mesajlaşırız, birbirimize hal hatır sorarız. Bu kez Ayşe Barım olayıyla ilgili yazmış. Meselenin aslında basit bir menajerlik olayı olmadığını, asıl amacın Türk toplumunu yeniden dizayn etme çalışması olduğunu söylüyor:
"Ağabey, bunların hepsi özel seçilmiş kişiler. İşin içinde Amerika lobisi ve Ermeni sermayesi var. O yüzden Disney, Netflix ve Amazon Türkiye'de. Bu ağın içinde iki Türk yapımcı daha var. Hepsinin Los Angeles'da evi bulunuyor, senede iki kere mutlaka orada toplanıyorlar.
Bu basit bir menajer meselesi değil. Türk toplumunu tekrar dizayn etme hareketi. Aynı şeyi Güney Kore'de yaptılar. Bak şimdi Güney Kore'de toplum ahlakı paramparça.
"Bundan sonrası sadece hukukun işi değil bence. Şimdi dizileri bir de bu gözle izleyip, doğru tercihi kullanma sorumluluğu seyircilere düşüyor.