Yandex
13 Mayıs 2025 Salı
İstanbul 14°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

600 bin kamu işçisinin gözü bugünkü toplantıda! ‘Kamu Çerçeve Protokolü lütuf değil hak’

600 bin kamu işçisi, aylardır süren toplu sözleşme belirsizliğinin bugün sona ermesini bekliyor. ‘Toplu sözleşmeler bir lütuf değil, anayasal bir haktır.’ diyen kamu işçisi Canan Korkmaz, geciken her günün işçilerin cebinden biraz daha aldığını vurguladı.

600 bin kamu işçisinin gözü bugünkü toplantıda! ‘Kamu Çerçeve Protokolü lütuf değil hak’

Aylardır süren belirsizlik, kamu işçilerini hem ekonomik hem de psikolojik olarak zorluyor. Yaklaşık 600 bin kamu işçisi, Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü’nün bugün yapılacak toplantıda nihayete ermesini bekliyor. Tayin hakkı gibi temel taleplerin yanı sıra, giderek ağırlaşan hayat şartlarında zorlanan İşçiler, “Her geçen gün alım gücümüz azalıyor, borçlarımız artıyor. Kamu protokolü artık imzalanmalı.” dedi. İlk toplantı yapıldı. TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ zam taleplerini sundu fakat İşveren tarafı Türk Ağır Sanayii ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası (TÜHİS) ilk teklifini henüz yapmadı.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, kamuda çalışan yaklaşık 600 bin işçiyi ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü görüşmelerine ilişkin yaptığı açıklamada, “24 Nisan’da yeni bir toplantı yapılacak. Bu çerçeve içerisinde hassasiyetle süreci yürütüyoruz. Şu an bir şey söylemek için çok erken. Biz Bakanlık olarak da koordinasyon sorumluluğuna sahibiz.” ifadelerini kullanmıştı.

Ancak işçiler, sürecin bu denli uzamasından ve yaşadıkları mağduriyetlerin hâlâ çözüme kavuşmamasından dolayı tepkili. Özellikle geçim sıkıntısı ve ücretlerin enflasyon karşısında erimesi, toplu sözleşme sürecine duyulan beklentiyi artırıyor. İşçiler, toplu sözleşmenin bir an önce imzalanmasını ve maaşlara yönelik düzenlemenin gecikmeden hayata geçirilmesini talep ediyor.

‘GECİKEN SADECE İMZALAR DEĞİL…’

1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü yaklaşırken, Kamu işçisi Canan Korkmaz, kamu çalışanlarının ve işçilerin yaşadığı ekonomik sıkıntılara dikkat çekti. Korkmaz, geciken kamu çerçeve protokolü, yapılmayan toplu iş sözleşmeleri ve derinleşen borç sarmalı üzerinden, işçilerin yaşadığı zorlukları Aydınlık’a şu sözlerle anlattı:

“İşçinin yükü ağırlaştı. Sorun artık sadece bir işçi sorunu değil, bir ülke sorunu. Uzun süredir kamu çalışanları, özellikle de işçiler, ekonomik şartların altında ezilmeye devam ediyor. Her yıl belirli dönemlerde umutla beklenen kamu çerçeve protokolü, bu yıl yine gecikti. Geciken sadece imzalar değil; işçilerin alım gücü, geleceğe dair umudu ve hak mücadelesi de gecikiyor, öteleniyor, görmezden geliniyor.”

‘BİNLERCE EMEKÇİ ÇAREYİ KREDİLERDE ARIYOR’

Geciken sözleşmelerin yalnızca bir hak kaybı değil, geçim mücadelesinde yaşanan ciddi bir kırılma olduğunu söyleyen Korkmaz, yüksek enflasyonun etkilerini de şöyle anlattı:

“Enflasyonun baş döndürücü hızla arttığı bir ortamda, temel ihtiyaçlara bile ulaşmak her geçen gün zorlaşıyor. Pazarda, markette etiketler neredeyse haftalık değil, günlük değişiyor. Maaşlar ise sabit; enflasyona karşı korumasız, savunmasız. Bu ekonomik baskı, işçileri adeta faiz lobisinin eline itiyor. Geçinemeyen binlerce emekçi, çareyi kredi kartında, banka kredisinde arıyor. Ama bu bir çözüm değil; daha büyük bir bataklık. Faiz kıskacı, işçinin sırtındaki yükü katbekat artırıyor. Artık borçsuz bir işçiye rastlamak neredeyse imkânsız. İhtiyaç kredisi, kredi kartı borcu… Her biri bir zincir, her biri bir pranga. İşçi artık sadece alın teri dökmüyor, aynı zamanda borç batağında çırpınıyor. Bu artık bir işçi sorunu değil; bu, bir ülke sorunu haline geldi. Ekonomik yapının çökmesi, emeğin değersizleşmesi, alım gücünün erimesi ve borçlanmanın sistematik bir hale gelmesi, sosyal barışı tehdit ediyor.”

‘İŞÇİ KAZANIRSA ÜLKE KAZANIR’

İşçilere tayin hakkı tanınmaması gibi yapısal eksikliklere de işaret eden Korkmaz, sözlerini şöyle tamamladı:

“Bu ülkede işçinin emeği artık korunmalı. Toplu sözleşmeler bir formalite değil, bir zorunluluktur. Kamu çerçeve protokolü bir lütuf değil, anayasal bir haktır. Geçim sıkıntısı çeken milyonlarca insan varken, ekonomi yalnızca rakamlardan ibaret olamaz. Emeğin hakkı teslim edilmeden, hiçbir büyüme istikrarlı, hiçbir gelişme sürdürülebilir değildir. Unutulmamalı: İşçi kazanırsa ülke kazanır. İşçi kaybederse, aslında hepimiz kaybederiz.”

Kamu işçileri TÜRK-İŞ Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Türkiye Ağır Sanayi ve Hizmet Sektörü İşverenler Sendikası (TÜHİS) Enflasyon