AB savunma zirvesi: ‘Avrupa, ABD’den bağımsız bir güvenlik inşa edemez’
Avrupa’da güvenlik endişeleri giderek artıyor. Brüksel’de savunma odaklı AB zirvesi yapıldı. ‘Avrupa’nın savunma harcamalarını artırma politikaları NATO ekseninde mi yoksa Avrupa ekseninde mi oluşacak?’ sorusu gündemdeki yerini koruyor


Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte Avrupa’yı saran savaş endişesi, savunma konusundaki tartışmaları daha da tırmandırıyor. Buna ek olarak Donald Trump’ın Avrupa Birliği’ne gümrük vergisi uygulama adımı tansiyonu daha da yükseltti. Avrupalı liderler Brüksel’de yapılan savunma odaklı AB Zirvesi’nde bir araya geldi. oldu. AB’nin uygulamaya çalıştığı savunma odaklı harcamalarının artırılması yönündeki politikalarda büyük soru işaretleri bulunuyor. Savunma odaklı hedefler finanse edilebilse dahi bu savunma harcamalarının Avrupa için mi yoksa NATO için mi yapılacağı tartışma konusu. Merak edilenleri Emekli Tuğgeneral Doç. Dr. Fahri Erenel ve Gaziantep Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr Ali Fuat Gökçe Aydınlık Avrupa’ya yanıtladı.
‘AVRUPA İÇİN AVRUPA’ YAKLAŞIMI
Konuyu Aydınlık Avrupa’ya değerlendiren Emekli Tuğgeneral Doç. Dr Fahri Erenel, Avrupa’nın bir yol ayrımına girdiğini belirtirken, Avrupa’nın ‘Avrupa için Avrupa’ yaklaşımını benimsediğini söyledi. Erenel ek olarak ‘AB ülkelerinde milliyetçi kesimlerin AB’nin bu girişimini olumlu görürken, Atlantikçiler ve liberallerin bu çabaların NATO kapsamında yapılmasını ve NATO’ya entegre olarak yürütülmesini savundukları görülmektedir.’ dedi.

Avrupa’daki savunma odaklı politikalar üzerinde “Avrupa için Avrupa” ve “NATO için Avrupa” ayrışmasını nasıl okumak gerekir? Avrupa’daki politikacılar arasında nasıl bir ayrışma görülüyor? Özellikle liberal ve milliyetçi kanatlar bu konuda hangi pozisyonları benimsiyor?
Avrupa, Trump’ın ilk başkanlığı döneminde yaşananlar ve Ukrayna-Rusya arasındaki savaştan çıkardığı derslerle bugüne kadar Stratejik Pusula ile yön vermeye çalıştığı güvenlik mimarisine katkı için ilk Avrupa Savunma Sanayi Stratejisini Mart 2024 tarihinde kabul etmiştir.
Bu gelişmeler kapsamında artık Avrupa’nın bir yol ayrımına girdiği ve “Avrupa için Avrupa” yaklaşımını benimsediği söylenebilir.
AVRUPA TRUMP’IN YENİ DÖNEMİNE HAZIRLANIYOR
AB savunma hazırlığı, Birliğe üye devletlerin vatandaşlarının güvenliğini, topraklarının bütünlüğünü, kritik varlıklarını, altyapılarını, temel demokratik değerlerini ve süreçlerini korumaya yönelik istikrarlı bir hazırlık durumudur. AB savunma hazırlığına, Ukrayna gibi ortaklarına askeri yardım sağlama yeteneğini geliştirme de dahil olmaktadır.
Avrupa Savunma Sanayii Stratejisi’nin güvenlik ve savunma alanlarında daha güçlü ve daha yetenekli bir AB ile küresel ve transatlantik güvenliğine olumlu katkı sağlayacağı ve üyeleri için kolektif savunmanın temeli olmaya devam eden NATO’yu tamamlayıcı nitelikte olacağını vurgulanmakla birlikte Trump’ın yeni döneminde muhtemel gelişmelere karşı ön almak olarak da görülebilir.
MİLLİYETÇİLER VE ATLANTİKÇİLER ARASINDAKİ AYRIŞMA
ABD Başkanı’nın, GSYİH'lerinin zorunlu %2'sini savunmaya harcamayan AB NATO müttefiklerini eleştirerek, harcamaların %5 eşiğine yükseltilmesi çağrısında bulunması, ABD'nin dış politika odağının giderek Hint-Pasifik bölgesine ve özellikle Çin'e kaydırmayı düşünmesi, önümüzdeki yıllarda odağının ve askeri kabiliyetlerinin bir kısmını Avrupa'dan Uzak Doğu'ya çekebileceği endişelerine yol açması AB’nin güvenlik odaklı çabalarının artmasına neden olduğu düşünülmektedir.
Aslında AB’de bu konudaki çabalar yeni değildir, üye ülkelerin müşterek olarak savunma kabiliyetlerini geliştirmek ve bunu, AB askeri operasyonları için uygun hale getirmek olarak maksadı belirlenen PESCO (Permanent Structured Cooperation) yani Daimi Yapısal İş birliği Savunma Anlaşması önemli yapı taşlarından birini oluşturmaktadır.
ABD ve özellikle Trump ile birlikte hareket etmekte olan Macaristan gibi ülkeler bu konuda ayrışma içine girseler bile AB’nin varlığını sürdürebilmek için bu karşı duruşlara taviz vermeyeceği ve karar alma süreçlerinde dahi düzenlemeler yapabileceği dikkate alınmalıdır.
Milliyetçiliğin giderek arttığı AB ülkelerinde milliyetçi kesimlerin AB’nin bu girişimini olumlu görürken, Atlantikçiler ve liberallerin bu çabaların NATO kapsamında yapılmasını ve NATO’ya entegre olarak yürütülmesini savundukları görülmektedir.
AB’NİN GÜVENLİK MİMARİSİ
AB’nin savunma konusunda izlemesi gereken yol ne olmalı? NATO ekseninde kalmaya devam etmek mi, bir Avrupa Ordusu finanse etmek mi, yoksa her ulus devletin kendi savunma egemenliğini koruması mı?
AB öncelikle geleceği konusunda kararlı bir duruş sergilemelidir. Mevcut yapısı içinde ayrışmaların yaşandığı AB’nin, diğer taraftan da Sırbistan, Moldova, Ukrayna, Gürcistan gibi ülkelerle genişlemeye devam arzusunda bulunması bir ikilem gibi görülmektedir. AB’nin mevcut üyelerinin büyük kısmının aynı zamanda NATO üyesi olması güvenlik konusunda bugüne kadar AB ülkelerine kapsayıcılık sağlarken yeni üyelerle genişleme bu kapsayıcılığın dışına çıkılmasına yol açabilecektir. Bu durumda NATO’nun aynı esaslarla genişleme olasılığı Rusya’nın tepkileri nedeni ile mümkün görülmediğinden bu açığın nasıl kapatılabileceği ve bu ülkelerin ortak güvenlik şemsiyesine nasıl alınabileceği AB için ciddi sorunlara yol açabilecektir.
Bu gelişmeler ve birinci soruda ortaya konulan görüşler kapsamında AB’nin güvenlik mimarisini kendi ihtiyaçları doğrultusunda geliştirmeye devam etmesi daha makul bir seçenek olarak görülmektedir.
ABD, NATO’YA KATKININ ARTMASI İÇİN AVRUPA’YI BASKILIYOR
Trump güvenlik konusunda Avrupa’yı yalnız bırakabileceğini söylerken aynı zamanda Avrupa’ya karşı gümrük vergileri getirebileceğini de dile getiriyor. Trump’ın bu söylemleri Avrupa’daki liberal küreselci kanadın savunduğu düzenin karşıtında konumlanıyor. Avrupa bu krizden hangi siyasi strateji ile çıkabilir?
Trump’ın güvenlik konusunda AB’yi yalnız bırakabilmesi için öncelikle NATO’dan desteğini çekmesi gerekmektedir. Rusya, NATO ve AB için öncelikli tehdit. Ukrayna-Rusya savaşı önce ateşkes ve sonra barış anlaşması ile sonlanmadığı sürece NATO yoluna aynı esaslarla devam edebilecektir. ABD bu aşamada AB’nin NATO üyelerini NATO’ya katkılarını arttırmaları konusunda baskı altına almaya devam edecektir. Trump’ın son yaptığı NATO’ya katkının GSMH’nın %2’sinden %5’e çıkarma açıklaması bu kapsamda değerlendirilebilir.
AB’nin NATO üyeleri için kısa ve orta bir zaman diliminde kendi güvenlik mimarilerini yapılandırmaları mümkün görülmemektedir. Bu konu önemli bir finansal kaynak ihtiyacını da beraberinde getirmektedir. AB’nin lokomotifleri olan ne Almanya’da ne de Fransa’da mali durum pek parlak görünmemektedir.
‘AB’NİN ABD’YE KARŞI GÜÇLÜ BİR SİYASET İZLEMESİ BEKLENEMEZ’
Trump’ın AB‘ye karşı gümrük vergilerini artırması AB’nin NATO üyelerinde NATO’ya destek için isteksizlik yaratabilirse de AB’nin kısa ve orta vadede güvenlik mimarisini oluşturamayacak olması nedeni ile belirli ürünlerin gümrük vergilerini arttırma dışında ABD’ye fazla bir tepki veremeyeceği düşünülmektedir. Trump’ın AB’nin içinde bulunduğu bu durumu iyi değerlendirmiş olduğu söylenebilir. AB’nin mevcut koşullarda ABD’ye karşı güçlü bir karşı siyaset izlemesi beklenmemektedir.
‘AB’nin ABD’ye bağımlılığı giderek artacak’
Avrupa’da güvenlik endişeleri giderek artıyor. Avrupa’nın kendi güvenlik endişelerini giderebilecek önlemlerin alınıp alınamaması ise soru işareti olarak kalıyor. Avrupa ekonomisi uzun zamandır olmadığı kadar kötü durumda ve savunma gücü de büyük devletlerle yarışabilir seviyede değil. Avrupa’nın kendi başına savunma odaklı hedeflerini yerine getirip getiremeyeceği belirsizliğini koruyor. Konuyu Aydınlık Avrupa’ya değerlendiren Gaziantep Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe NATO’dan bağımsız bir Avrupa ordusunun ihtimal dahilinde gözükmediğini belirtti. AB’nin ABD’ye bağımlılığının giderek artacağını dile getiren Gökçe, ‘Kıta Avrupası ülkelerinin enerji girdi fiyatlarından kaynaklanan yüksek maliyetli sanayisinin çarklarını döndürebilmesi de bu ortamda oldukça güç olduğuna göre ABD'ye bağımlılığın giderek artacağını düşünmek gerekiyor.’ dedi.

‘NATO, AVRUPA ORDUSU’NA İZİN VERMEZ’
Avrupa ekonomisinin temel dayanağı olan Almanya’nın da durumunu göz önünde bulundurarak, Avrupa kendi ordusunu, savunma gücünü, diğer büyük güçlere (Rusya, ABD, Çin) eşit olacak şekilde yaratabilir mi?
Avrupa Birliği ülkeleri Avrupa güvenlik mimarisini oluşturabilmek için uzun süredir çaba harcıyor. Daha önce eski Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy, şimdiki Fransa Cumhurbaşkanı Macron, eski Almanya Şansölyesi Merkel ve şimdiki Şansölye Scholz Avrupa ordusu kurmak için açıklama yaptılar ve çeşitli fikirleri iler sürdüler. Ancak bugüne kadar gerçekleşmedi ve bundan sonra da gerçekleşmesi mümkün görünmüyor. Bunun sebepleri arasında ABD'nin bu ülkelerin NATO şemsiyesi altında tutma çabası ve NATO dışında bağımsız bir Avrupa güvenlik mimarisinin oluşumuna izin vermemesidir.
‘ABD’YE BAĞLI BİR GÜÇ OLARAK AVRUPA’
Ukrayna-Rusya Savaşıyla bir Rus korkusu Avrupa'nın tam da merkezinde ortaya çıkarılarak Avrupa'nın zafiyeti ve NATO olmazsa bu zafiyetin daha kötü hal alacağı algısı oluşturuldu. İkinci olarak ABD'de Trump dönemi başlayınca Trump NATO ülkelerinin ve kıta Avrupası ülkelerinin gayri safi milli hasılalarının (GSYH) yüzde 5'ini savunma bütçesine ayırmasını istemesi bu ülkelerin kendi güvenlik şemsiyesini oluşturmaktan ziyade her biri kendi içinde güçlü orduya sahip ama NATO'ya dolayısyla ABD'ye bağlı bir güç olmasını istemesi yer almaktadır.
‘TRUMP AVRUPA’YI KENDİ POLİTİKALARINA GÖRE ŞEKİLLENDİRİYOR’
Trump’ın son zamanlarda yaptığı ‘Avrupa kendi kendini savunmalı’ minvalinde açıklamaların ardından Brüksel’de gerçekleştirilen savunma odaklı zirveyi nasıl görüyorsunuz? AB gerçekten kendine yeter bir savunma gücü oluşturmaya mı çalışıyor?
Trump yaptığı açıklamalarda Avrupa'nın güvenliğini kendi ekonomik, küresel ve iç politikalarına uygun olarak oluşturmak istiyor. Trump göreve gelmeden önce Rusya-Ukrayna Savaşı ile İsrail-Hamas Savaşını bitireceğini söylemiş, ülkesindeki silah sanayine dayalı küresel sermayenin tepkisini çekmiş ve üç suikast girişimine maruz kalmıştı. Şimdi gelinen noktada Trump hem bu savaşları bitirerek kendi politikasının tutarlılığını sağlamak, hem para ve silah harcamayı kesmek hem de silah sanayine para kazandırarak onların sesini kesmeye çalışıyor.
‘AVRUPA’NIN, ABD’DEN BAĞIMSIZ GÜVENLİK POTİKASI MÜMKÜN DEĞİL’
Avrupa’nın savunma konusunda aldığı/alacağı kararlar – örneğin savunmaya daha fazla yatırım yapma kararları vs. – gerçekten Avrupa’nın kendisini Avrupa için savunabilmesi amacıyla mı alınıyor? Yoksa bu adımlar, ABD’nin bazı AB ülkelerini NATO’daki savunma harcamalarını artırmaya zorlaması sonucunda mı atılıyor?
NATO ülkelerinin gayri safi milli hasılalarının (GSYH) yüzde 5'ini savunma bütçesine ayırması durumunda bu bütçelerin nereye harcanacağı, nereden silah, malzeme ya da teknoloji transferi yapılacağı belli olduğuna göre Trump barışçıl politika izlediği algısı yaratarak ülkeleri daha fazla silahlandırmaya ve gelecekte yeni çatışmalara ortam hazırlamaktadır. Avrupa ülkeleri ABD'den bağımsız olarak silahlanması ve güvenlik mimarisi oluşturması mümkün görünmemektedir. Bunun olabileceği ve gerçekleşebileceği bir siyasi iklim kıta Avrupası ülkelerde, özellikle Avrupa Birliğini domine eden ülkelerde bulunmamaktadır. Kıta Avrupası ülkelerinin enerji girdi fiyatlarından kaynaklanan yüksek maliyetli sanayisinin çarklarını döndürebilmesi de bu ortamda oldukça güç olduğuna göre ABD'ye bağımlılığın giderek artacağını düşünmek gerekiyor.
Avrupalı liderlerden ‘gümrük vergisi’ çıkışı
Donald Trump’ın iktidara gelir gelmez attığı ilk adımlardan biride yürürlüğe koyduğu gümrük tarifeleri oldu. Trump Kanada, Meksika ve Çin’den ithal edilen mallara ek gümrük vergisi getirdi. AB (Avrupa Birliği) için gümrük vergisi uygulanıp uygulanmayacağı sorulduğunda ise Kanada ve Meksika'nın yanı sıra Avrupa Birliği'ne de tarife uygulayacaklarını belirtti. Almanya Başbakanı Olaf Scholz Brüksel’de düzenlenen savunma odaklı zirve toplantısının ardından yaptığı açıklamada AB’nin ABD’nin yeni gümrük tarifelerine karşılık verebilecek kapasitede olduğunu ifade etti. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron AB’ye karşı olası bir ABD gümrük tarifesi karşısında AB’nin kendini savunacağını belirtti. Polonya Başbakanı Donald Tusk ise ABD’nin gümrük tarifelerine AB’nin ‘sağlam ve birlik’ halinde yanıt vermesi gerektiğini söyledi.