‘AB’nin Gümrük Birliği’ndeki tavrı bir ticaret savaşıdır’
DEİK Başkanı Olpak, Avrupa Birliği’nin Türk insanlarının vize sorununu gidermemesi ve Gümrük Birliği’ni güncellememesinin ticaret savaşı tavrı olduğunu söyledi. Olpak, Türkiye’nin finansman sübvansiyonları ile yeni alanlara açılması gerektiğini kaydetti

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak, ekonomi gazetecileriyle bir araya gelerek Türk iş dünyası açısından 2024 yılındaki ticari görünümü değerlendirdi ve 2025 yılı öngörülerini paylaştı. Olpak, 2024 yılında faizler ve enflasyonun konuşulduğunu, 2025’in temel gündeminin ise ticaret savaşları ve bloklaşmalar olacağını kaydetti. Türkiye’nin; ihracatının yüzde 56’sını ithalatının da yüzde 50’sini karşıladığı Avrupa’daki gelişmeleri kaygıyla izlediklerini aktaran Olpak, yeni alanlara açılmak gerektiğini ifade etti. Olpak, özellikle Alman firmalarda bir yorgunluk ve isteksizlik halinin bulunduğunu, iş yapma açısından bir durgunluk yaşandığını söyledi. Olpak, Almanya’nın ayrıca 3 ile 5 yıllık süre içerisinde 6 milyona yakın nitelikli iş gücünün emekli olması sorunuyla karşı karşıya olduğunu dile getirdi.
DİYALOG DEĞİL VİZEYE ÇÖZÜM
Avrupa Birliği ile meydana gelen Gümrük Birliği ve vize sorununa değinen Nail Olpak, AB’nin Doğu Akdeniz sorunları nedeniyle durdurduğu Yüksek Düzeyli Ekonomik Diyalog toplantılarını yeniden başlattığını fakat beklentilerinin artık sadece diyalog olmadığını belirtti. Olpak, “İş insanlarımızın vize sorunu, TIR’larımızın geçiş kotası yaşadığı bir dönemde sadece diyalog yeterli kalmayacaktır. Sıkıntılı bir süreç devam ediyor. Gümrük Birliği’nde mallarımız serbest ama hala TIR’larımızın kotaları konusunda sorunumuz var. İş insanlarının vize sorunu zaten almış başını gitmiş. Bu nasıl bir ticarettir?” dedi.
AB ile karşılaşılan vize sorunun ve Gümrük Birliği’nin güncellenmemesinin de bir tür ticaret savaşı olduğuna işaret eden Olpak, Avrupa’da türk müteahhitlerinin iş yapamadığını ve bu durumun da korumacı politikalardan kaynaklandığını vurguladı.
‘İHRACATI HER YIL YÜZDE 10 ARTIRMAK ARTIK MÜMKÜN DEĞİL’
Türkiye’nin hem dış konjonktür hem de içerideki koşullar nedeniyle ihracatını her yıl yüzde 10 artırmasının mümkün olmayacağını söyleyen Olpak, artık şapkadan tavşan çıkarılması gerektiğini kaydetti. Olpak, bunun için finansman sorununa dikkat çekerek maliyetlerin yüksek, sermayelerin düşük ve verilen desteklerin az olduğu değerlendirmesini yaptı. Türk devletinin sosyal devlet kapsamında verdiği çok ciddi yardımlar olduğunu anımsatan Olpak, “Onları vermeye de devam etsin. Geçen sene müteahhitler yurt dışından 23,5 milyar dolar iş aldı. 2022 yılında 32 milyar dolar iş almıştı. Devlet bunların finansmanının bir kısmını sübvanse edebilse 32 milyar dolar bir senede 64 milyar dolar, ikinci senede 96 milyar dolar olur. Sadece 96 milyar dolar olarak da düşünmeyelim, 70 milyar dolarlık malzemesi vardır, iş gücü vardır. Böyle alanlar açmamız lazım.” diye konuştu.
‘2025 geçen yıldan farklı olmayacak’
Deik Başkanı Olpak, 2025 yılının 2024’ten fazla ayrılmayacağını ifade etti. Ekonomi yönetiminin 2024 yılı için açıkladığı Orta Vadeli Program (OVP) dikkate alındığında; iç pazardaki daralma, kredilerin kısılması, sanayideki eksiye gitme gibi durumların sürpriz olmadığını aktaran Olpak, benzer görüntünün 2025 için de var olduğunu kaydetti. Merkez Bankasının yıl sonu enflasyon beklentisinin yüzde 21 olduğun anımsatan Olpak, 2025 yılında faizlerin 20’li seviyelere düşmeyeceği değerlendirmesini yaptı.
‘Dönüşüm’ kavramlarıyla ekonomik dizayn
‘Yeşil dönüşüm’ ve ‘dijital dönüşüm’ ile Avrupa merkezli bir yeniden ekonomik dizayn olduğunu belirten Nail Olpak, bu kavramların sadece ‘doğaya saygı’ çerçevesinde ifadelerle görülmemesi gerektiğini vurguladı. Olpak, şu sözleri kullandı:
“Yeşil Dönüşüm ile hepimiz için yeni bir ekonomik dizayn geliyor, yeni bir ekonomi sistemi kapımızda. Ağırlığı elbette AB kaynaklı. Örneğin yapılacak yatırımlarda; banka kredilerinde, ‘yeşil dönüşüm’ şartlarına uygun olanlar avantajlı olacak. Ekonominin temel dinamiği olan finansmanı sağladığınız yerlerde yeşile bağlı kredilerin verileceğini düşündüğünüz zaman göz ardı edemeyeceğiniz, dönüşüm diye ifade edemeyeceğiniz bir süreç. Onun dışında bambaşka bir ekonomik dizayn var.”