Yandex
24 Ocak 2025 Cuma
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Amin Maalouf’un ‘cenneti’ hangi cephede?

‘Uygarlıkların Batışı’ kitabı, Batı Asya’da bir çöküş hikâyesini anlatıyor. Amin Maalouf, ‘Orta Doğu’ medeniyetinin battığından bahsediyor. Maalouf’a göre ‘cennet’ yok oluyor. Ancak ‘Amin Maalouf’un cenneti’nde İsrail’e ve ABD’ye direnen devletler yok, bağımsızlık ateşiyle başkaldıran milletler yok

Amin Maalouf’un ‘cenneti’ hangi cephede? Amin Maalouf ve Uygarlıkların Batışı kitabı... Amin Maalouf emperyalizmi nasıl görmezden geliyor?

Lübnanlı yazar Amin Maalouf, ‘Uygarlıkların Batışı’ kitabında Batı Asya uygarlığının battığını savunuyor. Yazar 100 yıl önceki “Orta Doğu” ile günümüzü karşılaştırıyor. Osmanlı’nın yıkılışından sonra yani Birinci Dünya Savaşı’nın ardından Lübnan ve Mısır’ı esas alarak, bu coğrafyanın ne kadar “medeni” olduğundan bahsediyor.

Ancak son yıllarda büyüyen terör ve Orta Doğu toplumunun birbiriyle olan savaşını eleştirerek, artık 100 yıl önceki “medeni” durumun olmadığı “tespitini” yapıyor.

Maalouf’a göre 100 yıl önceki Orta Doğu, kendi ifadesiyle “cennet”. Müslüman, Hristiyan, Yahudi, Nusayri, Süryani, Ermeni, Arap, Rum, Çerkes, Türk vb. herkes bir arada… Hiç kimse kavga etmiyor, savaşlar bitmiş, her yerde mutlu mesut insanlar… Şimdi ise ona göre bu “cennet” yok oluyor.

7 Ekim 2023’te HAMAS’ın başlattığı Aksa Tufanı Harekâtı’nın ardından siyonist İsrail, Filistin’de 50 binden fazla insanı katletti. Ardından Lübnan’a saldırdı. Hizbullah’ın güçlü ve kararlı yanıtı sonrası çekilmek zorunda kaldı, ateşkese mecbur oldu. Fakat asıl plan bu aşamada devreye girdi: Suriye’de ‘İkinci İsrail’in yani kukla ‘Kürdistan Devleti’nin kurulması için İsrail ve ABD’nin bölgedeki stratejik ortakları HTŞ ve PKK/PYD harekete geçirildi.

Maalouf’un değerlendirmelerini, Batı Asya toplumlarının, İsrail ve ABD saldırganlığı altında 70 yıldır süren mücadelesi ve son 1 yıldaki tüm gelişmeler ışığında yeniden incelemek gerektiğini düşünüyorum.

Amin Maalouf’un ‘cenneti’ hangi cephede? - Resim : 1

EMPERYALİST İŞGALİ GÖRMEZDEN GELMEK

Öncelikle Amin Maalouf’un “cennet”ine bir bakış atalım. “Cennet”in başlangıç tarihi Birinci Dünya Savaşı’nın hemen sonrası yani İngiliz ve Fransız mandası dönemi. Yazar bunu doğrudan dillendirmiyor ancak bahsettiği tarihlerde o coğrafyada işgal ve sömürü var.

Maalouf’a göre “cennet”, şu sebeplerden dolayı batıyor:

“Akdeniz’in doğusu, eğer farklı ulusların ve tektanrıcı dinlerin mensupları dünyanın bu bölgesinde birlikte yaşamaya devam etseler ve yazgılarını uzatmayı başarsalardı, tüm insanlık ahenk içinde bir arada yaşama ve refah konusunda ilham alabileceği, yolunu aydınlatacak anlamlı bir model bulmuş olacaktı.”

“Nefret ağır bastı, birlikte yaşama konusunda yetersizlik kural haline geldi.”

“Özgürlük, kusursuz ilerleme, gezegen dayanışması ve paylaşılan refah çağına dinginlik içinde götürmenin araçlarına sahibiz; ama son sürat zıt istikamette ilerliyoruz.”

“Titanik gibi, ışık ışık, kendinden emin ve asla batmaz denen bir transatlantik, tüm ülkelerden ve sınıflardan yolcularıyla birlikte, orkestra eşliğinde yok olmaya doğru ilerliyor. Buz dağlarına dehşetle bakıyorum. Onlardan kurtulabilmemiz için Tanrı’ya kendi tarzımda yürekten dua ediyorum.”

“Ömrüm boyunca etrafımda onca şey harap olup giderken övünecek bir şey yapmadan, suçluluk da hissetmeden, hayatta kalma duygusuyla yaşadım.”

Amin Maalouf’un ‘cenneti’ hangi cephede? - Resim : 2
Batı Asya’yı parçalamak ve kukla devlet kurmak isteyen İsrail ve ABD artık savaşı kaybediyor. Yani aslında “batma tehlikesiyle karşı karşıya olan” ABD ve Batı’dır.

TEK SUÇLU ARAPLAR MI?

Bu cümlelerden anlaşılan şu: Amin Maalouf’a göre Orta Doğu coğrafyasında uygarlığın “batışının” sebebi, birlikte yaşama konusundaki anlaşmazlık ve kibir. Hâlbuki öyle mi? Bölgeyi sömüren siyonizm ve emperyalizmin bunda hiç mi suçu yok? Ki en çok onların var…

Örneğin, Osmanlı’nın son döneminde Gertrude Bell, Lawrance gibi İngiliz istihbaratçıları bölgeye neden geldi? Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Arap yarımadası neden sömürgeleştirildi? Sömürgeleştirilen toplumlar nelere maruz bırakıldı? İsrail’i kuran güçler kimlerdi? İsrail’e para ve silah verenler kimlerdi?

Körfez Savaşı’nda bölgeye uçak gemilerini kim gönderdi? Irak ve Suriye’ye kimyasal/nükleer silah iftirasını atıp buraları işgal eden kimlerdi? Filistin, Irak, Suriye, Lübnan’da milyonları katleden kimdi? Bölgedeki bölücü ve yobaz terörünü destekleyen kimlerdi? PKK/PYD’yi, DEAŞ’ı, El Nusra’yı, HTŞ’yi destekleyip, büyütüp yaygınlaşmasını kimler sağladı?

Kitabı başından sonuna kadar lütfen dikkatlice okuyun. Defalarca kez, dönüp dönüp yine okuyun. Bu soruların yanıtını bulamayacaksınız. Maalouf’a göre bölgenin medeniyetten uzaklaşmasının sebebi, Arap coğrafyasının birlikte yaşamak istememe sebebiymiş.

Maalouf, Orta Doğu’da olanlardan dolayı Arapları suçluyor. Ona göre, Arap toplumu birlikte yaşamak istemediği için, aralarında rekabet olduğu için DEAŞ, El Kaide gibi örgütler ortaya çıkmış. Zaten bölgede Araplar savaş istiyormuş. Mezhepçilik yapıyormuş. Farklılıklarla birlikte yaşamak istemiyormuş. Bu da toplum içi rekabete neden oluyormuş.

Amin Maalouf’un ‘cenneti’ hangi cephede? - Resim : 3
Abdünnasır, ABD güdümünde kurulan İsrail ile savaşan ilk liderlerdendi. Dolayısıyla Amin Maalouf’un “cenneti” için istenmeyen adamdı. Bu yüzden suikastla öldürüldü.

AMİN MAALOUF’UN CENNETİ

Yazar, İkinci Dünya Savaşı’ndan önceki Orta Doğu’yu cennet olarak nitelendiriyor. Ona göre cennetin tarifi şu: “Çünkü bütün farklılıklar bir arada yaşayabiliyordu.”

Maalouf, günümüzde bu ortamın kalmadığını belirterek şunları söylüyor:

“Halklar batma tehlikesiyle karşı karşıya.”

“Halkların tarihinde kendine karşı duyulan kin nadiren bu tarz aşırı noktalara varmıştır.”

Yazar, Orta Doğu coğrafyasında farklı toplumların, azınlıkların bir arada, hoşgörü içinde yaşamasını cennet olarak tarif ediyor. Ancak tarif ettiği cennet, Batı güdümünde sömürgeci bir anlayışla sağlanıyor. Aslında bir tarafta Maalouf’un cenneti kurulurken bir tarafta da milyonlar katlediliyor. Maalouf bu emperyalist katliamları görmezden geliyor.

BÖLGEYİ FELAKETE SÜRÜKLEYEN NEDENLER

Maalouf’a göre Orta Doğu’daki kavganın temel sebebi “öteki”yi anlamamakmış. Arap toplumu, kendi içindeki farklılıklarla birlikte yaşamak istememiş! “Öteki”yi anlamayanların çıkardığı savaşlarsa şunlarmış:

- Suriyelilerle Filistinliler arasındaki çatışma
- Filistin-İsrail savaşları
- İran’la Suudiler arasındaki çatışma
- Irak-Suriye çatışması

Maalouf, bu savaşların arkasındaki emperyalist gücü örtüyor. Ona göre savaşlar, “öteki” olana yani Müslüman, Hristiyan, Yahudi, Nusayri, Süryani, Ermeni, Arap, Rum, Çerkes, Türk azınlıklara saygı duyulmadığı için çıkmış.

NASIR’A YAKLAŞIMI

Maalouf, Mısır’da ve bölgede İngiltere’ye bayrak açan Cumhurbaşkanı Cemal Abdünnasır’ın politikalarının karşısında. Kitapta ilgili bölümlerde Abdünnasır’la ilgili şu ifadeler yer alıyor:

“Onun hakkında kararsızım. Bugün hâlâ onun hakkında tereddütlerim var. Tek parti iktidarı yarattı. Arkasında pişmanlık, üzüntü, hayal kırıklığı bıraktı. Milliyetçilik demogojisi yaptı. Ekonomiyi kötü yönetti. Arap dünyasını uçuruma sürükledi. Doğu Akdeniz’in mezar kazıcılarından biri oldu. Sadece Mısır’ı değil Suriye’yi de mahvetti.”

Oysa Abdünnasır, ABD güdümünde kurulan İsrail ile savaşan ilk liderlerdendi. Dolayısıyla Amin Maalouf’un “cenneti” için istenmeyen adamdı. Bu yüzden suikastla öldürüldü.

OSMANLI SÖMÜRGECİ MİYDİ?

Maalouf, kitabında Batı emperyalizminin sömürgeciliğiyle, Osmanlı Devleti’ni bir tutuyor. Sömürülen halklarla Osmanlı tebaası olma durumunun da aynı olduğunu savunuyor:

“Yüzyıllar boyunca buyruklar İstanbul’dan, Babıali’den gelirdi. Zaman zaman Cebel’de bir emir isyan eder, kendine bir derebeylik kurar, ittifaklar oluşturur, iki üç zafer kazanırdı. Ne yazık ki Saray her zaman tepkisini gösterir; isyancı yenilip yakalanır, sonra da zincire vurulup rutubetli bir zindana atılırdı.”

Emperyalist İngiltere ve Fransa, Lübnan’ı sömürgeleştirdi. Ama Maalouf’un tarifi öyle değil:

“Lübnan Osmanlı’nın son zamanlarında, artık sultana kendi şartlarını dayatabilen çok daha güçlü hükümdarlar ortaya çıktığında onların cenderesinden sıyrılabildi.”

“Ama bir Babıali’ye itaat etme alışkanlığı yok olmadı. Artık buyruklar İstanbul’dan değil, Washington’dan, Moskova’dan, Paris’ten, Londra’dan, Kahire, Şam, Tahran, Riyad’dan geliyordu.”

Yazar, bölgenin emperyalist İngiltere ve Fransa tarafından işgal edilmesini sevinçle karşılıyor.

VİETNAM KAZANMAMIŞ ABD ÇEKİLMİŞ

Yazar, kitabı tamamen Batı tezleri üzerine kuruyor. Komünizmle ilgili yaklaşımları da yine tamamen Batı merkezli fikirler. Maalouf, sosyalist/komünist devletleri eleştirirken gerçeğe aykırı doğru olmayan şu ifadeleri dile getiriyor:

“Komünist hareket tüm insanlık için muazzam umutlar uyandırdı sonra da onlara ihanet etti.”

“Sudan, Yemen, Irak veya Suriye gibi ülkeler, komünist eğilimli büyük siyasal yapılar barındırıyorlardı. Gazze şeridi de Müslüman Kardeşlerin Filistin şubesi HAMAS’ın kalesi haline gelmeden önce, doksanlı yıllara kadar Marksist-Leninist olduğunu söyleyen bir örgütün elindeydi.”

“Marksizm özgürlüğü yok etti. Cinsel kimlikleri reddetti.”

“Stalin döneminde Bolşevizm adına zulümler yapıldı. Stalin’in Hitler’e benzetilmesi kabul edilebilir.”

“Mao’nun Kültür Devrimi göklere çıkarıldı.”

“Rusya ve Çin’de sahte eşitlik var.”

“Komünist ütopya okyanus çukuruna gömüldü.”

Maalouf, Batı tezlerine o kadar bağlı ki, Vietnam Savaşı’nın sonunu şöyle anlatıyor: “Vietnam, emperyalizme karşı başarı kazanmadı. Savaşmadılar bile. ABD çekildiği için savaş bitti.”

‘REAGAN VE THATCHER MUHAFAZAKÂR DEVRİMCİ’

Yazar, kitapta dönemin ABD Başkanı Reagan ve İngiltere Başbakanı Thatcher’ı da Sovyetleri ve İran’ı durduran “muhafazakâr devrimciler” olarak nitelendiriyor. “Thatcher ve Reagan tipi muhafazakâr devrimler sahiplenilmeli.” diyor.

Kitapta, 1979’da İran’da devrim yapan Humeyni, solcu devrimcilerle birlikte hareket ettiği için eleştiriliyor.

Maalouf’a göre, Reagan ve Thatcher, Humeyni’ye karşı Batı’da muhafazakâr devrim yapmış. Yani Batı, Asya’nın yükselişine karşı önlem almış, müdahalede bulunmuş.

Atlantik saldırganlığı, Maalouf için “muhafazakâr devrim”. Hegemonyacı, saldırgan, sömürgeci, neoliberal politikaların uygulayıcıları devrimci ilan ediliyor.

İran devrimi sırasında ABD büyükelçiliğinin basılması da Maalouf’a göre “felaket”. Baskında yer alan devrimcileri cezalandırılmadığı için hayal kırıklığı yaratmış. Humeyni de antidemokratik lidermiş!

KISSINGER VE HUNTINGTON’UN TEZLERİ

Maalouf, kitabın “Dağılan Dünya” başlıklı son bölümünde, kendi cennetinin nasıl battığını şöyle anlatıyor:

“Dünya artık medeniyetler, özellikle de dinler çatışmasına damga vuruyor. Bu da Arap-Müslüman coğrafyasının bağrında yaşanıyor.”

Yazarın bahsettiği ülkeler Afganistan, Mali, Lübnan, Suriye, İran, Irak, Libya, Yemen, Sudan, Nijerya, Somali…

Dikkat edilirse bu ülkelerde ABD, Fransa ve AB devletleri tek tek yeniliyor. Bu ülkelerde uzun yıllardır süren sömürüye başkaldırı başladı.

BATAN KİMİN CENNETİ?

Kitabın sonunda Maalouf, kaygılarının gittikçe arttığını, çünkü “tehlikenin” arttığını belirtiyor, “Eğer rota değişmezse felaket büyüyecek.” diyor.

Amin Maalouf, doğup büyüdüğü Lübnan coğrafyasından, bu fikirleri savunmak için Fransa’ya yerleşip Fransa vatandaşı oldu. “Orta Doğu eleştirileri”, Maalouf’a üst düzey ödüller getiriyor.

Bu çerçevede ben, Amin Maalouf’un “cennet” diye tabir ettiği uygarlığın battığını görüyorum.

Batı Asya’yı parçalamak ve kukla devlet kurmak isteyen İsrail ve ABD artık savaşı kaybediyor. Yani aslında “batma tehlikesiyle karşı karşıya olan” ABD ve Batı’dır. Yani İsrail güdümünde kurulmak istenen “Amin Maalouf cenneti” batmaktadır.

Maalouf’un cenneti batıyor!

Orta Doğu Amin Maalouf Batı Osmanlı ABD