Yandex
13 Şubat 2025 Perşembe
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Avrupa’da milliyetçi partiler ilerliyor

Son yıllarda Batı’da yaşanan siyasi ve ekonomik krizler, Avrupa’da milliyetçi eğilimlerin büyümesinin önünü açıyor. Bazı Avrupa Birliği ülkelerinde hükûmete milliyetçi partiler gelmeye başladı. Bazılarında da milliyetçi partiler anketlerde ilk sırada yer alıyor.

Avrupa’da milliyetçi partiler ilerliyor
ALİ MERCAN

Atlantik hegemonyacılığının çöktüğü ve Yeni Dünya’nın hızla yükseldiği günümüz şartlarında, Avrupa Birliği (AB) ülkeleri adeta ikilem yaşıyor. Toplumsal, sosyal alanda, halkın düşüncelerinde oluşan değişimler politik mevzilere de sıçrıyor. Almanya ve Fransa gibi AB’nin yönlendirici ülkelerinde hükûmetler düşüyor. Avusturya’da seçimlerden sonra aylardır kurulamayan hükûmet kurma görevi milliyetçi partiye veriliyor.

AVUSTURYA’DA MİLLİYETÇİ PARTİ HÜKÜMET KURACAK

Güncelliği bakımından Avusturya ve Almanya’daki politik, ekonomik gelişmelere ve bağımsız, egemen devlet olma programını savunan milliyetçi partilerin ilerleyişine değineceğiz. Milliyetçi Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ), 29 Eylül 2024 seçimlerinde oyların yüzde 29,2’sini alarak birinci parti oldu. Önceki yönetimin başında olan muhafazakâr Avusturya Halk Partisi (ÖVP) ise yüzde 26,5 ile ikinci oldu. Diğer koalisyon ortağı Merkez Sol ve Sosyal Demokrat Parti (SPÖ) yüzde 21’de kalarak üçüncü oldu. FPÖ önceki seçimlere göre en yüksek oyu alırken diğer partiler büyük kayıplar yaşadılar. FPÖ ile koalisyon kurmak istemeyen Sosyal Demokratlar ve Merkez Partilerin milliyetçileri kabul etmemeleri nedeniyle hükûmet kurulamadı. Sonunda Cumhurbaşkanı Alexander van der Bellen tarafından Milliyetçi Parti Lideri Herbert Kickl, hükûmeti kurmakla görevlendirildi. Bütün dışlama ve kara propagandalara rağmen Avusturya’da Milliyetçi Parti’ye iktidar yolu açıldı. Avusturya Cumhurbaşkanı Van der Bellen, FPÖ'ye hükûmet kurma görevini verirken bu adımı kolay atamadığını söyledi.

Avrupa’da milliyetçi partiler ilerliyor - Resim : 1

FPÖ VE ÖVP GÖRÜŞMELERE BAŞLADI

Cumhurbaşkanı’nın ön görüşmeleri doğrultusunda FPÖ şimdi ÖVP ile müzakere edecek. Almanya’nın birinci devlet kanalı ARD’de 6 Ocak Pazartesi günü ayrıntılı olarak verilen haberlerde şu gelişmeler yer aldı: Cumhurbaşkanı Alexander Van der Bellen, milliyetçileri dışlayan görüşmelerin başarısız olması nedeniyle FPÖ'yü hükûmeti kurmakla görevlendirdi. Van der Bellen bunu, ÖVP ile görüşmelere başlaması gerektiği konusunda FPÖ Lideri Herbert Kickl ile yaptığı görüşmeden sonra duyurdu. Bu adımla, FPÖ Avusturya'da ilk kez başbakanlık makamını devralacak. Van der Bellen, “Bu adımı kolay atmadım.” dedi. Kararı, önceki koalisyon görüşmelerinin başarısız olması ve ÖVP'nin FPÖ ile müzakerelere açık olmasıyla gerekçelendirdi. “Ülkemiz, son derece zor ekonomik şartlar içinde. Bu durumda işleyen bir hûkümete ihtiyaç var.” diyen Bellen, “Bay Kickl, burada hükûmet müzakereleri çerçevesinde uygulanabilir çözümler bulma konusunda kendine güveniyor ve bu sorumluluğu üstleniyor.” ifadelerini kullandı. Kickl, görüşmelerin ilerleyişi hakkında sürekli olarak rapor verecek.

ÖNCEKİ KOALİSYONDA BİRLİKTE ÇALIŞTILAR

FPÖ, eylül ayında yapılan parlamento seçimlerini yüzde 29,2 oyla kazandı. İlk başta kimse FPÖ ve lideri Kickl ile hükûmet olmak istemedi. ÖVP ve SPÖ, liberal NEOS ile koalisyon müzakerelerine başladı, ancak 3 Ocak Cuma günü görüşmeleri kestiler. ÖVP ile SPÖ arasındaki müzakereler de başarısız oldu. Karl Nehammer, önümüzdeki günlerde hükûmet ve parti başkanlığından istifa edeceğini açıkladı. ÖVP'nin başına geçecek Christian Stocker, FPÖ ile müzakerelere açık olduğunu ilan etti. Her iki parti de 2000’lerde ve 2017 ile 2019 yılları arasında, ÖVP başkanlığında koalisyon kurmuştu. Şimdi ilk kez FPÖ liderliğinde bir hükûmet kurulacak. Moskova dostu ve AB'yi eleştiren FPÖ ile ÖVP arasında dış politika ve güvenlik politikasında farklılıklar var.

Avrupa’da milliyetçi partiler ilerliyor - Resim : 2

HABECK: AVUSTURYA GİBİ OLMASINA İZİN VERİLEMEZ

Almanya’da da AfD ve Sahra Wagenknecht iktidarrının eli kulağındadır. Almanya’nın doğusunda birinci olan AfD, bütün Almanya çapında yükseliştedir. Avusturya’da zorlamalara rağmen milliyetçi parti olmadan hükûmet kurulamamasından sonra gelinen bu aşama, Almanya’da büyük tedirginlik yarattı. Almanya’da Yeşiller’den Başbakan Yardımcısı Robert Habeck, Avusturya merkez partilerini uyardı. Bu uyarı, sonuçlardan Almanya’nın çok etkilenmesi nedeniyle oluştu. Habeck’in görüşleri önemli basın yayın organlarında geniş olarak verildi. Almanya’da 23 Şubat’ta yapılacak seçimlerde başbakan adayı olan Habeck, Berlin’de Alman Basın Ajansı (DPA)’na konuştu. Habeck, özetle şunları söyledi: “Almanya’da Avusturya’daki gibi olmasına izin verilemez.” Avusturya merkez partilerini eleştiren Habeck, “Zorlu bir dönem ve mücadele içindeyiz. Her şeyi siyah beyaz düşünmemeliyiz. Merkez (sol-sosyal demokrat) partilerin birbirlerine karşı sorunlu davranmaları demokrasinin istikrarına yardımcı olamaz. Bu tutum radikallere (milliyetçilere) hizmet eder. Ben merkez partilerin demokratik bir ortaklığından yanayım.” Benzer bir uyarıyı da daha sert bir tonda Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier yapmıştı. Steinmeier özel bir demecinde, “Eğer seçimlerde Almanya için Alternatif (AfD) kazanırsa, seçimler Romanya’daki gibi iptal edilir.” diyerek milyonlarca seçmeni tehdit etmişti.

KRİZ KOŞULLARI HALKI MİLLİYETÇİLİĞE YÖNELTİYOR

Avrupa Birliği’nin lider ülkesi Almanya, Fransa ve Avusturya’daki gelişmeler bütün AB için benzer özellikler taşıyor. Ekonomik yönden çözülmeye ve milliyetçi akımların yükselişine yol açan gelişmeler toplumsal, sosyal çöküşe de yol açmaktadır. Almanya’da gidişe kısaca bakalım: Almanya’da 2008-09’da derin bir kriz yaşandı, sayısız fabrika kapandı, binlerce işçi sokakta kaldı. Helaba Bankası’ndan Şef Ekonomist Gertud Traud şu olguları dile getirdi: “İki yıldır Alman ekonomisinde hiçbir gelişme kaydedilmedi. Ayrıntılara bakınca sadece devlet harcamalarının arttığını görüyoruz. Bunun yanında şirketler ve tüketiciler arasında çok kötü iletişim ve ruh hali var.” 2009 krizinin tekrarı gibi bir durum analizi yapılıyor. Ancak bu defa olgular ve düşülen krizin sonuçları çok daha ağır. O dönemde kapanan 500 orta ölçekli firma sayısına bugün de ulaşıldı. Ancak bugünkü şartlarda çok daha fazla sayılarda büyük işletmeler kapanmaktadır. Avrupa Merkez Bankası’na (EZB) göre öncesinde daha az sermayelerle firmalar çalıştırılabiliyordu. Şimdi ise yüksek faizlerden dolayı imkansız hale geliyor. Firma iflasları ve üretimlerini durdurmaları 2015’ten bu yana en yüksek seviyede. 22 bin 400 firma kapandı. 2004’te 121 bin 300 firmanın iflas davası kaydedildi.

‘ALMANYA AVRUPA’NIN HASTA ADAMI’

Alman Ekonomi Enstitüsü’ne (IW) göre Almanya Avrupa’nın hasta adamı. Üretim sorunları yanında en güçlü alan ihracat sorunlu hale gelmiştir. IW Almanya (ve AB) ancak küresel çapta olumlu gelişmeleri umut edebilir. IW’nin beklediği umut küresel çaptaki kamplaşmada hegemonyacılığın çözülmesi ve Avrasya merkezli, üretim eksenli ve milli politika izleyen devletlerin ağırlığının yayılması ile sağlanabilecektir. Milliyetçi partilerin yükseldiği umut ortamı bu iklimde oluşmaktadır. Almanya, Fransa, Avusturya, İtalya ve diğer Avrupa ülkelerinde milliyetçi partilerin yükselmesi ortamını özellikle besleyen şartlar sistem sorunları yanında Atlantik merkezinin Avrupa’yı Rusya’ya karşı Ukrayna’yı, sonuna kadar savaşa zorlaması, soykırımcı İsrail’i kayıtsız şartsız desteklemesi de eklenmektedir. Halk kendi haklarının haksız savaşlar için harcandığı kanaatindedir.

AVRUPA BUNALIMLARINI BAŞKA ÜLKELERE TAŞIYOR

AB temsilcileri Esad sonrası Suriye’yi yol etmişlerdir. Temsilciler, Suriye’nin üniter bir yapı oluşturmasına karşı federal bir yapı dayatmaktadırlar. İsrail’in yayılmasına ses çıkartılmazken PKK/YPG terör örgütlerinin yapılanmasına dokunulmamalı dayatması yapılmaktadır. Türkiye işgalci olarak nitelendirilmektedir. Dünya halklarının büyük çoğunluğunun çıkarlarına aykırı olan bu adımlar AB’nin krizini daha da derinleştirmektedir. Bu durum milliyetçi partilerin gelişmesini daha da anlamlı hale getirmektedir. AfD, son kurultayında, AB’den çıkacaklarını ve avro yerine marka tekrar döneceğini ifade etti. ABD hegemonyacılığına karşı Rusya ile ittifaktan yana olan AfD, Ukrayna’ya desteğe de karşı çıkıyor. Almanya’dan haberler başlığı ile TV yayını yapan gazeteci ve yazar Oktan Erdikmen, son anketlerden şu ayrıntıyı haberleştirdi: “Doğrudan başbakan seçimi olsa kime oy verirsiniz anketi sonuçlarına göre AfD adayı Alice Weidel yüzde 24 ile birinci sırada yer alırken, Hristiyan Demokratların adayı Friedrich Merz yüzde 20, Başbakan Olaf Scholz ise yüzde 15 ile üçüncü sırada yer aldı.”

Avrupa Milliyetçilik