Yandex
23 Haziran 2025 Pazartesi
İstanbul 25°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Bir yapay ülke olarak İngiltere’den ABD’ye bağlanacak olan Kanada

Donald Trump, Kanadalılara ‘Bizimle birleşirseniz, gümrük vergileri olmayacağı için daha rahat ve konforlu yaşarsınız.’ diyor. Bu işin görünen yüzü. Daha da ötesi, küreselci İngiltere’nin kolunu kanadını kırmak. Bunun için Grönland’ı da istiyor

Bir yapay ülke olarak İngiltere’den ABD’ye bağlanacak olan Kanada
Trump, Kanada planını sosyal medya üzerinden bu fotoğrafla duyurdu.
FAZIL DUYGUN

Bağımsız ama topraklarının yüzde 89’u İngiltere Kraliyeti’ne ait.

Bağımsız ama İngiltere Kraliyeti’nin atadığı bir Genel Vali, ülkeyi yönetecek siyasileri belirliyor. Bağımsız ama 1982 yılına kadar Britanya Parlamentosu’na yasal olarak bağlıydı, 1931’den 1982’ye kadar ancak özerk olabildi, 1932 öncesi ise, bir devlet bile değildi. Liberal demokrasinin beşiği ama meşrutiyetle yönetiliyor.

Evet, son 2 aydır ABD Başkanı Trump’ın “Gelin 51. eyaletimiz olun, rahat edin.” dediği Kanada’dan bahsediyoruz. Hani, Kuzey Amerika kıtasında, 10 milyon kilometrekare bir toprak parçasına sahip olan, çoğu buzlarla kaplı, yüzde 80’inde insanların yaşamadığı, Atlas Okyanusu ile Pasifik Okyanusu arasında uzanan eşsiz bir coğrafya. Karada tek komşusu 8 bin 981 kilometrelik ortak sınırıyla ABD. Hemen doğusunda ise yine Trump’ın göz koyduğu ve Avrupa’nın küçücük ülkesi Danimarka’nın yüzyıllardır sömürdüğü, dünyanın en büyük adası Grönland var. Kanada, Avustralya yerlileri olarak bildiğimiz Aborjinlerin de esas vatanı aslında. 16. asırda, Fransız ve İngiliz göçmenler tarafından, kendi kralları adına işgal edilmeye başlanıyor (sivil göçmen işgali).

Birçok savaşın ardından Fransa 1763'te Kuzey Amerika'daki sömürgelerinin neredeyse tümünü terk etti. 1867'de Britanya Kuzey Amerikası'nın üç kolonisi birleşerek bir konfederasyon oluşturdular. Böylece Kanada dört eyaletten oluşan bir federal dominyon olarak kurulmuş oldu.

ABD’nin 1876’da İngiltere’den bağımsızlığını kazanmasıyla birlikte Kanada, İngiliz Kraliyeti’ne bağlı olarak kalıyor. Hazır Fransızlar da gitmişken -sadece Fransızların yaşadığı Quebec antlaşma gereği Fransız kültürüyle yaşamaya devam ediyor- kraliyetin ABD’ye karşı baskı uygulayabileceği bir üs olarak kalıyor. Kanada (İngiltere) ile ABD 1831’de şiddetli bir savaşa tutuşuyor ama savaştan galip çıkan kimse olmayınca, barış anlaşması yapıyorlar. Taa ki 1921’e kadar. 1921 yılında, ABD, İngiltere’ye, 1914-1918 yılları arasında süren Birinci Dünya Paylaşım Savaşı’nda borç olarak verdiği 22 milyar doları (bugünkü satın alma değeriyle 2 trilyon dolar) geri isteyince, araları bozulmaya başlıyor.

KANADA PLANININ GEÇMİŞİ

ABD ile İngiltere arasındaki bu borç krizinin Kanada üzerinden nasıl ciddi bir işgale doğru gittiğini, aşağıdaki iktibastan okuyabiliriz:

“1921'de Buster Brown adlı Kanadalı bir teğmen ‘Savunma Planı No. 1’ taslağını hazırladı. ‘Savaş Planı Kırmızı’nın yazarı Kevin Lippert'e göre, başlıkta ‘savunma’ kelimesi geçmesine rağmen, bu ‘tam bir işgal planıydı’. Lippert, teorik işgallerin ardındaki gerçek planları tartışmak üzere MPR haberlerinden Tom Weber'e katıldı. Lippert, Brown'un planı hakkında ‘ABD'ye bir dizi yıldırım saldırısı düzenlenecek, ardından geri çekilecekler. İngilizlerin onu kurtarması için yeterli zaman kazanmak amacıyla arkasındaki yolları ve köprüleri havaya uçuracaklar.’ dedi.

“Açıkçası, bu hiçbir zaman gerçekleşmedi. Potansiyel işgali yönlendiren gerginlikler aslında ABD ile Britanya arasındaydı. Kanada sadece bir vekildi. Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Britanya, ABD'ye muazzam miktarda para borçluydu -yaklaşık 22 milyar dolar- ve ödeme koşulları konusunda yoğun anlaşmazlıklar vardı.

“Anlaşmazlıklar o kadar kızıştı ki, ABD 1930 yılında ‘Kızıl Savaş Planı’ adını verdiği kendi planını hazırladı.

“Lippert, ‘O dönemde Amerikalılar, Kanada'nın ABD'ye dahil olmasının sadece zaman meselesi olduğunu düşünüyorlardı.’ dedi.

“Amerikan planı, Kanada planının ürkütücü bir aynasıydı. ABD birlikleri St. Paul'dan Winnipeg'e, Albany'den Quebec'e, Boston'dan Halifax'a saldıracaktı. Amaç, Britanya'yı Kanada'dan çıkarmak ve bir ‘Kuzey Amerika Birleşik Devletleri’ yaratmaktı.

“Lippert, son derece gizli planların 1970'lere kadar gizli kaldığını, sadece ABD planının New York Times'a kısa bir süreliğine sızdırıldığını, ancak Kanada istihbaratının bunu fark etmediğini söyledi.”

İKİ EMPERYALİST GÜCÜN SAVAŞI

Görüldüğü gibi, dün olduğu gibi bugün de çatışma aslında iki anglosakson emperyalist gücün arasında geçiyor: ABD ve İngiltere! Kanada burada sadece bir aparat. Ayrıca, ABD yasalarında Kanada “işgal altındaki topraklar” olarak görülüyor.

ABD’de küreselci karşıtı, Amerikan milliyetçisi Trump’ın seçimleri eze eze kazanmasıyla birlikte, küreselcilerin siyasi kolu demokratlar büyük bir darbe aldı ve küreselci finans ve teknoloji şirketleri Londra’ya doğru kaçmaya başladı. Tekno-finans güçleri ikiye ayrılmış durumda: Elon Musk ve diğer birçok Silikon Vadisi şirketleri Trump’ın yanında yer alırken, Bill Gates gibi, doğrudan küreselci tekno-finans tekelleri de Londra’nın yer almaya başladı.

Trump, Kanadalılara “Bizim eyaletimiz olun, daha konforlu yaşayın.” diyor. Trump’ın bu ısrarlı sözleri Kanadalı siyasileri panikletti, sonra bir de baktılar ki Kanada’da eyaletler arası gümrük vergileri, ABD-Kanada arasındaki gümrük vergilerinden daha fazla. Yani, bir malı Kanada içindeki bir eyaletten almaktansa, Kanada’nın her yerinde ABD malından almak çok daha ucuza geliyor. Sadece o da değil, Kanada ürünlerinin en büyük alıcısı ABD'dir (toplam ihracatın %76'sı), onu Çin (%4,5) ve Birleşik Krallık (%2,6) takip etmektedir. Yani, 1989'daki Kanada-ABD Serbest Ticaret Anlaşması (FTA) ve 1994'teki Meksika'yı da içeren Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması (NAFTA), ABD ile olan ticari ve ekonomik bütünleşmede hızlı bir artışa neden oldu. ABD’deki küreselci güçlerin de on yıllardır verdiği destekle Kanada, ABD’ye sattığı gümrüksüz mallarla köşeyi döndü.

KRAL CHARLES NEDEN SUSKUN?

Aslında, ABD’nin Kanada’dan ithal ettiği mallar (petrol, doğal gaz dahil) hepsi kendinde fazlasıyla var zaten, yani Kanada’dan bunları ithal etmesine gerek yok. İşte Trump, bunu istiyor. Sizden mal almayacağım, kendim üreteceğim. Şayet, bizimle birleşirseniz, gümrük vergileri olmayacağı için, daha rahat ve konforlu yaşarsınız diyor. Bu işin görünen yüzü. Daha da ötesi, küreselci İngiltere’nin kolunu kanadını kırmak. Bunun için de Grönland’ı da istiyor. Çünkü Grönland’a Çin’in sahip olmasını istemiyor. Arktik’te bir “ABD-Rus” ittifakına gitmeyi düşünüyor. Bu sayede, Çin ile AB+İngiltere arasındaki ulaşımı da okyanuslar üzerinden kıskaca almaya planlıyor. Malum, Ukrayna savaşı nedeniyle, Çin’in Rusya üzerinden Londra’ya kadar gönderdiği trenler yolların kapanmasıyla çalışamaz hâle gelmişti. İşte, Buzulların erimesiyle, Çin-ABD ve Avrupa arsındaki en kısa yol haline gelecek olan Arktik-Kutuplar yolu, ABD-Rusya anlaşmasıyla, iki gücün kontrolü altına alınmak isteniyor. Bu, sadece Çin’e değil, İngiltere’ye de bir sopa göstermektir. Kanada giderse, ABD güdümüne girerse, Avustralya dahil, Kraliyet bağımlısı hiçbir ülke elde kalmaz.

Peki, İngiltere Kralı Charles, yani Kraliyet, Trump’ın bu sözlerine niye karşı bir şey söylemiyor? 1982 Kanada Anayasası’na göre, İngiliz Kraliyeti “Kanada Anayasası’nın koruyucusu. Bir anayasal kriz çıkmadığı müddetçe de kral bir söz söylemiyor. Ve Kraliyet, şu an için bir anayasal kriz görmüyor.”

DÜNYA HARİTASI DEĞİŞECEK

Önümüzdeki haftalarda, aylarda ve yıllarda, dünya siyaseti değil, dünya siyasi haritası da çok büyük değişikliklere uğrayacak, Trump yönetimi, şimdiden, bunu açıkça ilan ediyor. Ukrayna’dan başlayarak, bunu göreceğiz. Tarih, 200 yıldır olduğu gibi, bir kez daha iki anglosakson gücün çatışmasından sonra, dünyanın alacağı şekli gösterecek.

***

(https://www.youtube.com/watch?v=84BVvblDBXo&ab_channel=TurkishVoiceofCanadaTVC - Kanada - ABD çekişmesi hakkında güncel bilgileri, Kanada’nın Türkçe sesi ‘Turkish Voice of Canada TVC’ Youtube kanalından yayın yapan İrep Çakır hanımdan takip edebilirsiniz.)

İngiltere ABD Kanada