Çayırhan işçileri Ankara'ya yürüyor: 'Türkiye sesimizi duydu ama Bakanlık duymadı'
Çayırhan Termik Santrali ile maden sahalarının satışı ve özelleşmesine karşı, aylardır mücadele eden maden işçileri, Beypazarı’ndan Ankara’ya doğru yürüyüşe başladı. Türkiye Maden işçileri Sendikası Genel Başkanı Nurettin Akçul, 'Türkiye sesimizi duydu ama Bakanlık duymadı' dedi.

Çayırhan Termik Santrali ile maden sahalarının satışı ve özelleşmesine karşı, aylardır mücadele eden 1000'e yakın maden işçisi, Beypazarı’ndan Ankara’ya doğru yürüyüşe başladı.
Yürüyüş öncesi açıklama yapan Türkiye Maden işçileri Sendikası Genel Başkanı Nurettin Akçul, “Müzakere süreci başlasın diye ilerleyişimize ara vermiştik. Aylardır tek bir adım atılmadı.” dedi.
'İŞÇİNİN KAPISINI ÇALAN YOK'
Akçul, açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Aylardır çırpınıyoruz, bu büyük hatadan dönülsün diye. Görünen o ki Türkiye sesimizi duydu ama Bakanlık duymadı. Kasım ayında Ankara’ya başladığımız yürüyüşümüze Aralık ayında yapılacak özelleştirmenin Mart ayına ertelenmesiyle tüm iyi niyetimiz ve samimiyetimizle ara verdik. Ama o gün de söyledik bizler bu özelleştirme adı altındaki varlık satışı iptal edilene kadar mücadelemize devam edeceğiz diye. Bu sürede Bakanlık bizlerle gerekli müzakereleri yapacak, tüm verileri hakkaniyetle değerlendirip özelleştirme ve satış kararından tamamen vazgeçecektir dedik."
"Yüce gönüllülükle bağlı olduğumuz Devletimiz, işçisinden yana tavır alır, işçiye ve yöreye zarar verecek bu uygulamadan vazgeçer diye ümit ettik. Çünkü bizim Devletimiz işçisini korur, emekçiyi gözetir, haklıdan mağdur yaratmaz, yöre insanının aleyhine bir şey yapmaz inancıyla doluyduk. 'Ortada bir yanlış var ve yanlış hesap, Bağdat’tan döner' demiştik. Ama maalesef aylardır işçinin kapısını çalan yok, müzakere yok, sonuç yok."
'BU ZEHRİ YUTMAYACAĞIZ'
Şartnamede birkaç maddede değişikliğe gidildiğini söyleyen Akçul, değişen maddeleri de şöyle açıkladı:
“Duyduğumuz kadarıyla şartnamede iki üç madde değişmiş. Müjde gibi açıklanan bu maddelerde işçi sayısı 2050 olarak belirtilip, sözüm ona güvence verilmiş. Ama kazanılmış haklarla ilgili hiçbir düzenleme yapılmamış. Lojmanları boşaltma süresi olarak belirledikleri 4 ayı, 12 aya çıkararak lojman sakinlerine lütufta bulunmuşlar. Bu nasıl bir iyileştirme, nasıl bir düzenleme? Bizim aklımızı mı hafife alıyorlar, yoksa ağzımıza bir parmak bal mı çalıyorlar? Bu, bir parmak bal bile değil. Bu olsa olsa bir parmak daha zehir. Biz bu zehri yutmayacağız. Göz göre göre kendimizi ateşe attırmayacağız”.
'YÜRÜYÜŞÜMÜZÜ YENİDEN BAŞLATIYORUZ'
“Çayırhan’ın çığlığını bütün Türkiye duydu. Burası bizim işimiz, alın terimiz, geleceğimiz, ekmek teknemiz. Bugün vazgeçersek, yarın çocuklarımız hesap sorar. Varlık satışı ve özelleştirmeye karşı yürüyüşümüzü yeniden başlatıyoruz. Arkadaşlarımızla ortak aldığı karar, Özelleştirme İdaresi Başkanlığına kadar yürüyüp, sesimizi oradan bir kez daha duyurmak. Biz artık erteleme ve oyalama değil, bu karardan tamamen vazgeçilmesini istiyoruz. Gelin bu milli servetimize hep birlikte sahip çıkalım.”
'ÜLKENİN MİLLİ GÜVENLİĞİYLE İLGİLİ SORUNDUR'
Yürüyüşte en önde yer alan Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Utku Reyhan, şu açıklamalarda bulundu:
"Eylemin ertelendiği süreçte hükümetten özelleştirmeyle ilgili herhangi bir geri adım olmadı. Özelleştirmede kararlı olduklarını açıkladılar. Bu tabii akıl almaz bir özelleştirme. Hem termik santral hem de kömür madenleri, her iki işletme de kamu elinde kar eden kuruluşlar. Kaldıki burada daha önce 20 yıl Ciner Grubuna özelleştirme de yapıldı ve deyim yerindeyse posası çıkarıldı.
"Ülkemizin etrafı bu kadar ateş çemberiyken, bu kadar tehdit ve tehlike altındayken, ABD ve İsrail tehditleri hükümetin ağzından dillendiriliyorken, enerji sektörümüzün özelleştirilmesi ve kalanların da özelleştirme kapsamına alınması akıl almaz bir şey. Dolayısıyla burada işçilerimizin haklarından da daha öne çıkan ülkenin milli güvenliğiyle ilgili sorundur. Zaten burada işçilerin attığı slogan da 'KİT'ler vatandır vatan satılmaz, Maden vatandır vatan satılmaz, Enerji vatandır vatan satılmaz' ki bu işçi sınıfımızın meseleyi doğru anladığını gösteriyor.
'HÜKÜMETİNİN KARŞI KOYMA İHTİMALİ YOK'
"Şimdi hedef Ankara! Bu yürüyüş yaklaşık 3 ya da 4 gün sürecek. Biz de Vatan Partisi olarak özelleştirme kararı Resmi Gazete'de yayınlandığından bu yana Çayırhan'dayız işçilerimizle beraber. Şimdi de yürüyüşün Beypazarı'ndan başlayan ikinci etabında da işçilerimizle beraberiz parti yönetici ve üyelerimizle birlikte. Bu enerjiye AK Parti hükümetinin karşı koyma ihtimalini pek görmüyorum. Onlar zannettiki, 'ihaleyi 4 Aralık'ta 4 Mart'ta erteleyince işçiler ve sendika gevşer, tavsama olur, biraz da sözleşmede işçilere sadaka gibi birkaç hak daha verir durumu kurtarırız, sendikalar da havlu atar' diye düşündüler. Ama hem sendika hem işçiler hem de bölge insanı büyük bir kararlılıkla yoluna devam ediyor. Öyle zannediyorumki Ankara'ya varmadan bu iş bitmiş olacak ve hükümet Çayırhan özelleştirmesinden geri adım atacak."
'ZARAR EDİYOR LAFI BİR MASAL'
Hükümet tarafından 'özelleştirme programına alınan devlet kurumlarının zarar ettiği, Çayırhan'ın da zarar ettiği' konusuna da değinen Reyhan, şöyle konuştu:
"Bu bir masal ama artık bu masal kimseyi uyutmuyor. Çayırhan'da da hem santral hem de madenler zarar etmiyor, rakamlar ortada. Kaldı ki zara ediyorsa bile bugünün Türkiyesinde bir enerji işletmesinin kar etmesini sağlamak çok mümkün. Çünkü zarar etme olanağı yok. Türkiye enerji talebi yükselen bir ülke. Devletin alım garantisi altında. Zaten öyle olduğu için büyük holdingler enerji sektöründe. Bu son derece karlı bir iş. Zarar eden bir yere neden 17 şirket teklif versin, özel sektör deli mi bu kadar ihaleye saldırıyor? Burayı 20 yıl işleten Ciner, Türkiye'nin sayılı holdinglerinden birine dönüştü. Burayı işletirken tek bir çivi çakmadı. 4 yıldır buranın bakım onarımı devlet tarafından yapıldı, şimdi tekrar özelleştiriyorlar. Bu tamamen milletin kaynaklarının, muslukların birkaç kişiye akıtılması demektir. Bu vatanseverlikle de milliyetçilikle de açıklanamaz. İşçilerimizin bu akılsız vicdansız girişimi durduracağına inanıyoruz."
BÖLGE HALKINDAN TAM DESTEK
Yürüyüşe vatandaşlardan da destek geldi. Kadınlar da evlatlarına, kocalarına destek vermek için Türk bayraklarıyla yürüyüş kolunda yerini aldı. Bunlardan biri de Solmaz Bulca'ydı. Bulca, şunları dile getirdi:
"Yavrularımız için yürüyüşe katıldık. Allahım güç kuvvet versin. İnşallah, satılmaz. Ankara'ya kadar yürüyeceğiz, kararlıyız. Bölge halkı da satılmasın istiyor. Kim ister iş yerimiz, ekmek kapımız satılsın? Devlette kalsın, devlet eliyle işletilsi istiyoruz. Özel sektörün insafına bırakmasınlar burayı."
‘Kamu işletmeciliği verimsiz’
30 Ocak’ta Çayırhan’la ilgili soruları yanıtlayan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, özelleştirmeleri “verim ve kâr yükselten bir uygulama” şeklinde niteleyerek bunun AK Parti’nin en önemli politikalarından olduğunu belirtmişti. Bayraktar şöyle konuşmuştu:
“Burası 20 yıl boyunca aslında özel sektör eliyle işletilmiş. Burası Ciner Grubu’na aitti yani. Ondan sonraki süreç bir ara dönem ki buranın özelleştirme kararı da aslında 2020 yılında o işletme hakkı devir dönemi bittikten sonra 2021 yılında alındı. Ama türlü sebepler işte o zaman pandeminin hemen çıkışıydı vesaire bugüne geldi.
“Şimdi sendika ‘Onlar kar ediyor.’ filan diyor da yani bu işletmeler niye özelleştirildi bugüne kadar birçok yerde? Kamunun, işletmecilik mantığında verimsiz olmasından kaynaklandı yani. Bunu hepimiz biliyoruz.”
‘ÖZEL ELİYLE İŞLETİLMELİ’
“Dolayısıyla biz diyoruz ki bizim şu andaki piyasa kurulumuzda bu santralin 20 yıl olduğu gibi yine özel sektör eliyle işletilmesi gerekir.
“Özelleştirme programında da 2021 yılından beri var zaten burası. Fakat işte sendika burada işçilerin hakları, orada kamu işçilerinin hakları zaten kanunen korunuyor. Ama özel sektörün aslında çalışanları var orada. Yüzlerce çalışan var. Bunlarla alakalı bugüne kadar hiçbir özelleştirmede bir şey söylenmedi. Ama buna rağmen biz orada sendikanın dile getirdiği bazı şeyleri dikkate aldık ve dedik ki yani şu anda 4 Mart'a giderken yapacağımız şey şu: ‘Orada işçi sayısını belli bir süreyle, bu 3 yıl olabilir, belki 5 yıl olabilir; alacak firmaya garanti vereceksin kardeşim.’ diyoruz. Yani şu anda orada kaç kişi çalışıyor? 2 bin kişi. Ya bu sayı 1999 olmayacak mesela 5 yıl boyunca. Dolayısıyla ama münferiden işte şu isim burada beş yıl çalışacaktır deme gibi bir şey yok yani.”