Cezaevlerinin yıldıramadığı gazeteci; Hikmet Çiçek
Vatan Partili, 1968 kuşağı devrimcilerinden ve Aydınlık emektarı gazeteci Hikmet Çiçek, bir süredir yaşadığı rahatsızlıktan dolayı Ankara’da hayata gözlerini yumdu. Çiçek, 1972 yılında bir eylemden dolayı 14 yıl, Ergenekon Tertibi döneminde de 6 yıl cezaevinde kaldı


1949 yılında Ankara’da dünyaya gelen Çiçek, genç yaşta DEV-GENÇ içinde yer aldı. Daha sonra Proleter Devrimci Aydınlık (PDA) saflarında mücadele etmeye başladı.
12 Mart 1971 sürecinde, SBF Basın Yayın Yüksek Okulu öğrencisiyken, bazı eylemlere katıldığı gerekçesiyle yargılandı ve 14 yıl 4 ay cezaevinde kaldı. Cezaevinde iken Halkın Sesi, Aydınlık, Bora ve Türkiye Gerçeği'nde yazıları yayımlandı. 1986 yılında tahliye edildi.
FETÖ TERTİBİNDE HAPİSTE
1987 yılında kurulan 2000’e Doğru, Yüzyıl, 1995 yılında Siyah-Beyaz gazetesi ve tekrar Aydınlık’ta muhabirlik, haber müdürlüğü, Ankara temsilciliği ve genel yayın yönetmenliği gibi görevler üstlendi.
Çiçek, Türk Ordusu'nu ve yurtseverleri hedef alan FETÖ'nün Ergenekon tertibi kapsamında 2008 yılında gözaltına alınarak tutuklandı. 6 yıl boyunca Silivri Cezaevi'nde kaldı. Bu süreçte de makaleler yazdı, kitaplar hazırladı. 2014 yılında tahliye olduktan sonra bir süre Aydınlık’tan ayrıldı ve başka yayın organlarında yazmaya devam etti. Son zamanlarda tekrar döndü.
Hikmet Çiçek’in yayımlanmış 9 kitabı bulunuyor. Hikmet Çiçek’in cenazesi bugün öğlen namazından sonra Karşıyaka Camii’nde kılınacak namazın ardından Karşıyaka Mezarlığında toprağa verilecek.
Mavi gözlü ‘Fedai’
FİKRET AKFIRAT
“Ne haber Atatürk?” diye takılırdı ona bazen Hasan Yalçın. O, 23 yıl oldu aramızdan ayrılalı. Şimdi de mavi gözleri ile çocuk saflığındaki, herkesin kandırabileceğini düşündüğü ama kanmayan, kandırılamayan, doğru bildiği yoldan şaşmayan Hikmet Çiçek. Benim iki ustam. Gazeteciliğe başladığımda ikisiyle de aynı anda Aydınlık’ta çalışmanın, onların öğrencisi olmanın gururunu yaşarım.
Partide toyluk dönemimde Genel Kurultay öncesi bir gün, mevcut Başkanlık Kurulu’nun yeni Merkez Komitesi aday önerileri üzerine konuşurken, hangi ölçütlere göre bu adayları önerdiklerini Hasan Yalçın’a sormuştum. Hikmet Çiçek de önerilenler arasındaydı. Hasan Yalçın, “Bazen öyle anlar olur ki, toplantılarda bir hava oluşur ve herkes bir görüşün arkasından sürüklenir. İşte öyle anlarda Hikmet Çiçek o rüzgâra kapılmayan ve ‘durun bu doğru değil’ diyebilen kişidir.” diye anlatmıştı Çiçek’in müstesna kişiliğini.
Kendisi çok anlatmazdı ama başkalarından da dinledim, 1970’lerde, 80’lerde keskin yol ayrımlarında aldığı devrimci tavırları. Omuz omuza çalıştığımız günlerde de bunun çok örneğiyle karşılaştım. Tek başına kalmaktan korkmayan, öyle olsa da gözünü kırpmadan görüşünü savunan ama körü körüne değil, karşı görüşü de olgunlukla dinleyen ve ikna olmaya açık. Hatasını olgunlukla kabul eden, özeleştiri vermesi gerektiğinde bundan çekinmeyen devrim davasının örnek partilisi.
1968’in Basın Yayın komününün en ateşli devrimcilerinden, 12 Mart’tan 1986’ya kesintisiz 14 yıl hapis, sonra 2000’e Doğru günleri, Aydınlık’ta muhabirlikten genel yayın yönetmenliğine uzanan gazetecilik görevi, Ergenekon’da 6 yıl hapis ve bugüne kadar eğilmeden, bükülmeden devam eden devrimci, partili 76 yıllık bir yaşam. İdeolojik ve siyasal karşıtlarının da büyük hürmet gösterdiği, sadece Aydınlıkçılar için değil Türkiye’de bağımsızlık, devrim ve sosyalizm mücadelesinde efsane kişiliklerden biriydi. Gladyo ile aslanlar gibi dövüşen, bedel ödeyen ama dize gelmeyip dize getiren, İttihat ve Terakki’nin devrimci fedai geleneğinin temsilcilerinden Hikmet ağabey, uğurlar olsun!