Çocukları kime emanet edeceksiniz?
Eğitimci Zafer İncebacak, liselerin zorunlu eğitim kapsamı dışına çıkarılmasının son derece yanlış olacağını söyledi. İncebacak, üretimde ve eğitimde planlanma önerdi ve sordu: Çocuklar okullarda olmasın da ne yapsın? Nereye gidecek çocuklar? Kimin eline bırakacaksınız çocukları?


Liselerin zorunlu eğitim kapsamından çıkarılıp üç yıla indirilmesi konusu Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in de desteğiyle gündemde tutulmaya devam ediliyor. Gerekçe, gençlerin bir an önce çalışma hayatına dahil edilmesi, diplomalı işsizliğin önüne geçilmesi.
Eğitim-İş Sendikası içinde örgütlü Hepimizin Sendikası Grubu Sözcüsü Zafer İncebacak, işsizliğin eğitim sürelerinden kaynaklanmadığını belirtti. İncebacak, gençleri işsizliğe sürükleyen mevcut sistemden kurtulmak için öncelikle üretimin, buna uygun olarak da eğitimin planlanması gerektiğini söyledi.
SADECE İLKOKUL ZORUNLU!
Liseleri zorunlu eğitim kapsamına alan sistem 2012-13 eğitim yılında başladı. O zaman ifade edilen öncelikli hedef, lise mezunu sayısını artırmaktı. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in imzasıyla yayımlanan bir bildiride, Avrupa ülkelerinin de nüfusun en az yüzde 90'ını lise mezunu yapmak üzere hedeflerini revize ettikleri ifade ediliyordu.
Zafer İncebacak, kararda neoliberal politikaların, Avrupa Birliği'ne uyum kriterlerinin de etkili olduğunu, sisteme paralel olarak üniversitelerin sayısının artırılmasının yolunun açıldığını anımsattı. Bununla birlikte imam hatip okullarının orta kısımlarının açıldığını vurgulayan İncebacak şöyle sürdürdü:
“12 yıl zorunlu eğitim getirildi ama dikkatlerden kaçan bir konu var: 12 yıl ‘zorunlu eğitim’ örgün eğitim değildi. 4+4+4 modelinde ilk dört yani ilkokul kısmı zorunlu ama ortaokuldan itibaren örgün eğitimden kopmaya sevk eden çeşitli yollar vardı. Açık öğretim yolu var. Çocuklar hafız olabilsin diye ortaokula başlamadan veya ortaokula başladıktan sonra okula ara vererek hafızlık kurslarına gitmek için iki yıla kadar okuldan uzaklaşabiliyor. Böyle yollar var. Kaç kişi bu yola tevessül etti, bu ayrı bir tartışma ama bu yolları açtı. Zorunlu örgün eğitiminin süresi sekiz yıldan aslında dört yıla düşmüş oldu. En azından hukuken böyle bir kapı aralandı.”
Zafer İncebacak, sorularımızı yanıtladı:
ORTAÖĞRETİM İŞ VE MESLEK KAZANDIRIR
İşsizliğin nedeni liseler mi?
Türkiye'de işsizlik, liseler 12 yıl olduğu için gelişmiyor. Türkiye'de aslında üniversiteliler işsizdir, lise ve üniversiteliler beraber diyelim. Türkiye'de uygulanan ekonomik sistemden kaynaklanıyor. Getirilen eğitim modelleri o ekonomik sisteme hizmet ediyor.
Türkiye'de üretim ekonomisi zayıfladı, hizmet sektörü gelişti. Bir planlama da yapılmadığı için eğitim, neoliberalizmin arz talep dengesine terk edildi, bir ihtiyaç planlaması yapılmadı. Haddinden fazla beyaz yakalı insan yetiştirdik ve artık onların hepsi diplomalı işsiz oldular.
Milli eğitim temel kanunumuza göre ilkokul ve ortaokul temel eğitimdir, çocukların ilgilerini, yeteneklerini ortaya çıkarırlar. Çocuklar bu ilgi ve yetenekler temelinde yönlendirildikten sonra ortaöğretim iş ve meslek kazandırır yani mesleki eğitim verir. Çocuğun meslek kazanarak hayata atılmasını veya akademik eğitim alarak üniversiteye gitmesini ve alanında uzmanlaşmasını sağlar. Bu ayağı yok sayamayız.
İHTİYAÇ PLANLAMASI LAZIM
Türkiye'nin ihtiyaç planlaması yapması kesinlikle lazım. Bunu yıllardır hep biz söylüyoruz. Bu kadar çok üniversiteye lüzum yok. Hatta üniversitelerimizin bir kısmının kapatılmasına veya en azından belli fakültelerin, belli bölüm ve programların kapatılmasına, kontenjanların adım adım azaltılmasına ihtiyaç var.
Çocuklar okullarda olmasın da ne yapsın? Nereye gidecek çocuklar? Kimin eline bırakacaksın çocukları? Kentlerdeki yozlaşmanın içine mi terk edelim? Okullarda olsunlar. Ancak okullarımız mevcut yapısıyla da olması gereken işlevi yerine getiremiyor. Şu çağrımızı Bakanlığımıza sürekli yapıyoruz: Bütün okullarımız spor salonlarıyla, resim atölyeleriyle, müzik sınıflarıyla donatılsın, öğrencinin sanatsal, sportif yönlerini geliştirecek ortamlar, imkânlar sunulsun. Çocuklar, farkında olmadığı yeteneklerini geliştirsin. Bu ortamlar olmadığı zaman okullarda verilen eğitim çocuklara hitap etmediğinde çocuklarda şiddet eğilimi de gelişiyor.
Çocuk fiziğe, kimyaya, matematiğe ilgisizse, üniversite hedefi yoksa, o okul ona hitap etmiyor. Zorladığınız zaman, çocuk köreliyor. Müzikle, resimle, sporla ilgili bir yeteneği olan çocuklar kaybolup gidiyor. Yeni okullar yapılırken bu durum dikkate alınarak yapılmalı. Mevcut okullar da kademeli olarak dönüştürmeli.
GÜVEN SAĞLANMALI
Yeteneği ortaya çıkan çocuğu yetiştirecek bir zemin var mı? Çocukları yetişmiş bireyler olarak, ilgi duyduğu alanda uzmanlaştırarak iş hayatına yönlendirme hedefine uygun bir yapı var mı eğitimde?
Eksik. Erken yaşta hayata atılsın, buna teorik olarak itirazım olamaz ama o genci yetiştirebildik mi? Ona mesleğin gerektirdiği bütün donanımları verebildik mi? Ayrıca ona iş sağlığı, güvenliği ortamı sağlayabiliyor muyuz? Çocuk işçilik önlenmeli. Çocuklar 18 yaşına kadar stajyer olarak iş hayatında bulunabilir. Bu çocullara devletin güvences sağlaması, emeklerinin sömürülmesinin önüne geçilmesi gerekir. Tedbirler almak zor değil.
Maalesef toplumda şöyle bir algı oluştu: Çocuğum iyi bir gelecek için, para kazanması, iyi bir yaşamı olması için iyi bir üniversite okumalı. Üniversitede de hangi bölümlerde okumalı? Rahat iş bulabileceği belli birkaç bölüm var. Bunları kazanması için iyi bir liseyi kazanmalı. O zaman ben çocuğumu temel eğitimde koleje göndereyim ya da özel ders aldırayım.
Eğitimi, velileri bu sarmaldan çıkarmak da ekonomiden geçiyor. Üretim ekonomisi olmadan eğitimde dünyanın en iyi modelini, en iyi sistemini getirsek de sonuç alamayız.
Türkiye Yüzyılı Maarif Modeline örneğin teorik olarak itirazım yok. Ama fiiliyatta sınavı kaldırmadığınız zaman, uygulama esaslı eğitimi nasıl vereceksiniz? Çocukları ortaokuldan liseye, liseden de üniversiteye bir test sınavıyla yerleştiriyorsunuz. Ne değişti? Milli Eğitim Bakanlığı şunu diyebiliyorsa çok önemli ve değerlidir: Dört yıl sonra LGS'yi uygulamayacağız, onun yerine şöyle bir modelle çocukları yerleştireceğiz.
Öneremiyorlar, öneremezler.
KİT’LER KAPATILDI MESLEK EĞİTİMİ BOZULDU
İstihdam yaratan bir ekonomi olursa, insanların rahatlıkla iş bulabileceğine, işsiz kalmayacağına, aç açıkta kalmayacağına dair bir güven ortamı, iklimi Türkiye'de oluşursa bu sorunlar çözülür.
Önceki Milli Eğitim Bakanı'nın kitabında bir tespiti vardı, çok doğru: 1980 öncesinde Türkiye'de birçok sektör kamunun elindeydi. Kamu üretimin içindeydi, istihdam yaratıyordu. Meslek liseleri de bu temelde çok güzel gelişme kaydetmişti. Çıraklık okulları gibi işleyen bir model vardı.
Bugün ekonomi büyük ölçüde özel sektörün elinde olduğu için istihdam yaratmakta sıkıntılar var. Üretim noktalarında sıkıntılar var. Bu da doğal olarak eğitime yansıyor.
Liseyi zorunlu olmaktan çıkarmak bir çözüm değil. Çıkarsalar bile toplumun önemli bir kesimi yine çocuğunu liseye gönderir. Çocuğunun iyi bir geleceği olsun diyorsan lise okuyacak, üniversite okuyacak psikolojisi hakim toplumda. Bunu değiştirmeden siz istediğiniz kadar yönetmelik değiştirin, yasa değiştirin, çok fazla bir sonucu olmaz. Doğru da değil zaten.
LİSELER TOPTAN ELE ALINAMAZ
“Biz yıllardır hep şunu söyleyegeldik: bütün bölümler, bütün liseler dört yıl eğitim verecek diye bir şart yok. Alanın, programın, bölümün içeriğine göre dört yıl olan bölümler de olacaktır iki, üç yıl olanlar da olabilir. Öğretim programına, derinliğine, ihtiyaca göre değerlendirilmeli. Eğitim öğretimin 12 yıl olması, tek başına işsiz yaratmaz. Bunu öne sürerek lise zorunlu olmaktan çıkarılsın önerisi çok yanlış.
“Öğrencinin LGS sınavıyla yerleştiği Fen Lisesi gibi liseler, dört yıl eğitim verebilir. Meslek liselerinin teknik olmayan meslek programları, pekâlâ üç yıllık eğitim verebilir. Anadolu Liseleri de üç yıl olabilir.
“Üç yıllık klasik liseden mezun olan kişilerin üniversite sınavına girme hakkı olmaz. Eğer gireceklerse, fark derslerini vermeleri veya ön yeterlik sınavına girmeleri kuralı getirilebilir. Böyle formüller bulunabilir. Liselerin toptan ele alınması çok yanlış.”