DEIJ bitti
Trump geldi, hoş geldi! Hoş derken, kelimenin sözlük anlamını kastediyorum. Birinci anlamıyla “duyguları okşayan, güzel duygular uyandıran, zevk veren”, ikinci anlamıyla da “böyle olmakla birlikte” demek istiyorum.


Muhteşem bir dönüşle devraldığı Beyaz Saray’daki görevinin ilk saatlerinde Trump, bütün dünyaya göstere göstere onlarca Başkanlık Kararnamesi’nin altına imzalarını attı. Paris İklim Anlaşması’ndan Dünya Sağlık Örgütü’ne, yasadışı göçmenlerden Meksika Körfezi’ne, vatandaşlık hakkı uygulamasından uzaktan çalışma sistemine, fosil yakıt üretiminden elektrikli araç teşviklerine kadar birçok konuda tabuları yıkarak küreselcilere adeta meydan okudu.
İşin şov ve imza kısmı birinci günde bitti, mürekkep maliyeti başarıyla karşılandı. Şimdi artık önümüzde, o atılan imzaların gerekleri ve sonuçlarıyla uğraşacağımız bir 4 yıl olacak. Ne olacağını hep beraber göreceğiz. Görmekten öte, yaşayacağız. Laf aramızda, karşı tarafın kolay pes edeceğini düşünmüyorum.
BİYOLOJİK CİNSİYETE DÖNÜŞ
Trump başkanlığındaki yeni ABD yönetimi, toplumda kutuplaşmaya neden olan LGBT dayatmalarına da meydan okuyor. Birinci gün ajandasındaki adımlardan birinde çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık (DEI) adı altında milyarların belirli fonlara aktarıldığı kararname iptal ediliyor. “Kadınları Cinsiyet İdeolojisi Aşırılığından Korumak ve Biyolojik Gerçeği Federal Hükümete Geri Getirmek” başlıklı yeni kararname ile federal kurumlar, toplumsal cinsiyet kimliklerini destekleyen politikaları kaldırmaya yönlendiriliyor.
Kararnamede “erkek ve kadın olmak üzere sadece iki cinsiyet olduğu” belirtiliyor, kurumların pasaport ve vize gibi resmî belgeleri buna göre güncellemeleri zorunlu kılınıyor. Trans ideolojisi ve uygulamalarını destekleyen fonların önünün kesilmesi hedefleniyor.
YANLIŞLARI DOĞRULARIN ARASINDA PAZARLAMAK
DEI veya DEIJ, İngilizce “diversity, equity, inclusion, justice” kelimelerinin baş harflerinden oluşuyor. Türkçede “çeşitlilik, eşitlik, kapsayıcılık, adalet” anlamına geliyor. Ve esasen bir öğretiyi, bir eğitim çerçevesini özetliyor. Bu eğitim çerçevesi, neoliberal ideolojinin gemi azıya aldığı yıllarda ve yerlerde ortaya çıkıyor. Sistemin, kutsal kavramların arkasına saklanarak veya çeşitli doğruların arasında pazarlayarak dayatmaya çalıştığı yanlış politikalarla kendini gösteriyor. O politikaların ayrıntısına girmeyeceğim, merak edenlere internette sonsuz kaynak bulunuyor, Trump’ın konuyla ilgili kararnamesiyse yeterli ipucunu veriyor. Bunun yanında ülkemiz açısından şuna dikkat çekmek gerekiyor.
OKULLARDA DEIJ KÖŞELERİ
Amerika’dan Almanya’ya, İtalya’dan Fransa’ya, on yıllardır “liberalliklerini örnek aldığımız” ülkelerde dahi terk edilmekte olan politikaları ülkemizde hâlâ yükseltmeye çalışan insanlara; eğitim, kültür, gençlik merkezlerinin yöneticilerine sesleniyorum. İsimleri lazım değil, bazı gençlik merkezleriyle eğitim kurumlarında, örneğin Atatürk köşeleriyle yarışır şekilde DEIJ köşelerinin olduğunu, programlarda DEIJ göndermeli aktivitelere yer verildiğini biliyorum.
Herkesi, özellikle yetkilileri uyanık olmaya davet ediyorum. Herkes gidiyor Mersin’e, biz gitmeyelim tersine, diyerek sözlerimi bağlıyorum.