Erdoğan'dan Malezya'da Gazze açıklaması: Kimse ikinci Nekbe yaşatamaz!
Cumhurbaşkanı Erdoğan 'Filistin halkına ikinci bir Nekbe yaşatmaya, Allah'ın izniyle kimsenin gücü yetmez, yetmeyecektir' dedi. Erdoğan İsrail'in sebep olduğu yıkımın bedelini Filistin'e ödemesini, İslam dünyasının bu kaynağı kullanarak Gazze'yi yeniden inşa etmesini istedi.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bugün Malezya'da. Erdoğan önce Putrajaya Uluslararası Kongre Merkezi'nde fahri doktora törenine katıldı. Ardından Yeni Yüzyılda Türkiye-Malezya Stratejik İşbirliği toplantısı kapsamında kamu çalışanları ve üniversite öğrencilerine hitap edecek. Erdoğan buradaki konuşmasında ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze'ye çökme planına değindi.
Konuşmasında "Filistin halkına ikinci bir Nekbe yaşatmaya, Allah'ın izniyle kimsenin gücü yetmez, yetmeyecektir." diyen Erdoğan, Gazze'deki yıkımın İsrail'den tanzim edilmesini istedi: "İsrail yönetiminden, öncelikle sebep oldukları yıkımın bedeli tahsil edilmeli, bununla da Gazze'deki yeniden inşa süreçleri başlatılmalıdır. Gazze'deki yıkımın mali faturasının 100 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. Bu ağır faturanın müsebbibi de İsrail ve Netanyahu hükümetidir. Netanyahu, topraklarından kopartamadığı Gazzelilere yer arayacağına, Gazze'de yol açtığı 100 milyar dolarlık zararı tedarik edeceği kaynak aramalıdır."
'DÜNYA PAYLAŞIM KAVGASINA SÜRÜKLENİYOR'
Erdoğan'ın açıklamaları şöyle:
“Malezya ziyaretimizi bölgesel ve küresel gelişmeler bağlamında önemli değişimlerin yaşandığı bir dönemde gerçekleştiriyoruz. Üretim, tüketim, dağıtım alışkanlıkları kökten değişirken eş zamanlı olarak dünyamız yeni bir paylaşım kavgasına doğru sürükleniyor. Bu değişim fırtınası küresel ölçekte siyasi, sosyal ve ekonomik birtakım kırılmaları da beraberinde getiriyor. Yine bu süreçte ülkeler arasındaki rekabetin daha yıkıcı hale geldiğini, kutuplaşmanın daha da arttığını, korumacı ve tek taraflı yaklaşımların rutinleştiğini müşahede ediyoruz.
‘DOĞU’DAN BATI’YA AKTARILAN KAYNAKLAR’
“Burada öncelikle bir hususun tespitinin iyi yapılması gerekir. Küresel sistemin banileri İkinci Dünya Savaşı'nın galipleridir. Beynelmilel münasebetlerden, ekonomi, finans ve ticarete kadar birçok alanda oyunun kurallarını belirleyenler de aynı ülkelerdir. Son 80 yıldır doğudan batıya aktarılan yer altı ve yer üstü kaynaklarının önemli bir kısmı yine bu ülkelerin ekonomik, siyasi ve askeri gücünü desteklemek, halklarının refahını finanse etmek için kullanılmıştır.
‘KUZEY AMERİKA’DAKİ ÇOCUK AFRİKA’DAKİ 70 ÇOCUĞUN İMKANINA SAHİP’
“Elimizi vicdanımıza koyup, lütfen şu sorulara cevap verelim. 1960'larda başlayan bağımsızlık hareketlerinin önünün bir müddet sonra askeri darbelerle kesilmesi tesadüf müdür? Soğuk Savaş'ın iki ana aktörü arasındaki bilek güreşinin kurbanlarının genellikle mazlum milletler olması sadece rastlantı mıdır? Büyük güçlerle ticari ilişkilerini daha dengeli, daha adil bir noktaya çekmek isteyen liderlerin alaşağı edilmesini masum görebilir miyiz? Bugün dünya nüfusunun yüzde 55'inin toplam gelirden aldığı pay yalnızca yüzde 1,3 ise bundan sistemden kaynaklanan bir sorun yok mudur? Hasbelkader Kuzey Amerika'da doğan bir çocuğun Afrika'da yaşayan 70 çocuktan daha fazla imkana sahip olmasını normal karşılayabilir miyiz? Karşılaştırmaları ve örnekleri çoğaltabiliriz.
‘BU ELBİSE ARTIK DAR GELİYOR’
“Haklıyı, mazlumu, zayıfı değil, güçlüyü, zorbayı, seçkini, zengini koruyan bu yapının aynı şekilde devam etmesi doğru da mümkün de değildir. Çünkü adaletin olmadığı, adaletin vahşi çıkarlar uğruna rafa kaldırıldığı bir yerde insanlık adına barış, huzur ve kalkınma olmaz.
“Bundan 80 yıl öncesinin olağanüstü şartlarında insanlığa biçilen bu elbise kabul edelim ki dünyamıza artık çok dar geliyor. Bunun da işaretlerini geniş bir yelpazede hepimiz görüyoruz. Dahası son dönemde giderek artan dayatmaları imtiyazlarını kaybetmek istemeyenlerin çırpınışları olarak değerlendiriyoruz. Haklı olanın güçlü değil, gücü elinde bulunduranın her zaman haklı çıktığı bu adaletsiz düzene itirazımızı her zeminde açıkça dile getiriyoruz.
‘YENİ KÜRESEL SİSTEM GEREKLİ’
“Türkiye olarak biz şuna inanıyoruz. Her şeyden önce nüfusu yaklaşık 2 milyarı aşan İslam aleminin temsil edilmediği bir yapının kendisi adil olmadığı için adalet de dağıtamaz. Dünya nüfusunun dörtte birinin dışlandığı bir yapının güvenlik dağıtması, küresel istikrar ve barışa hizmet etmesi elbette beklenemez. Aynı durum küresel yönetim sisteminde temsil imkanı bulamayan diğer gruplar için de geçerlidir. Dolayısıyla ekonomiden diplomasiye, ticaretten güvenliğe, sorunların çözümü için yeni bir anlayışa, yeni bir küresel düzene ihtiyacımız var.
“Herkesi kucaklayan adil, paylaşımcı, farklılıkları zenginlik olarak gören ve güven esasına dayalı bir sistemin inşası tercihten öte zorunluluktur.
“Dünya 5'ten büyüktür şiarımız işte bu yeni düzen arayışlarının sembollerinden biri haline gelmiştir. Bu idealin kuvvetten fiile çıkması öncelikle zihinlere vurulan prangaların parçalanmasıyla olacaktır. Çatışmaların değil barışın korkunun değil güvenin, terör ve şiddetin değil huzurun, yokluğun değil refahın egemen olduğu bir dünyanın inşa edilebilirliğine evvelemirde bizim inanmamız gerekiyor. Daha adil bir dünya mümkün derken esas itibariyle buna dikkat çekiyoruz. Mevcut sistemden çıkar sağlayan imtiyazlılar kulübü bunu istemese de ekonomik ticari sosyal ve uluslararası temsil bakımından daha adil bir dünya mümkündür.
‘BM GAZZE’DE KATLİAMA DUR DİYEMEDİ’
“İsrail'in Gazze'de çoğu çocuk ve kadın 61 bini aşkın Filistinlinin hayatına mal olan katliamlarına Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi biraz önce dile getirdiğim sebeplerden ötürü maalesef dur diyemedi. Bilhassa Batı Dünyası 471 gün süresince çok kötü bir imtihan vermiştir. Yüzlerce gazetecinin katledilişini seyreden uluslararası basın kuruluşları ile insan hakları örgütleri de aynı şekilde Gazze sınavında sınıfta kalmıştır. 471 gün boyunca insani değerler ve uluslararası hukuk adına gerçekten büyük bir çöküşe şahit olduk. 360 kilometrekareye sıkıştırılan 2 milyon insan son asrın en vahşi en barbar soykırımlarından birini iliklerine kadar yaşadı. Buna rağmen izzet kelimesinin gencinden yaşlısına, erkeğinden kadınına her birinde ete kemiğe büründüğü Gazzeli kardeşlerimiz teslim olmadı, zalimler karşısında diz çökmedi, vatanlarını terk etmedi.
‘İKİNCİ NEKBE’YE KİMSENİN GÜCÜ YETMEZ’
“Direniş güçlerinin kahramanca mücadelesi sayesinde İsrail stratejik hedeflerine ulaşamadı. Neticede bizim de katkı verdiğimiz bir süreç sonunda 19 Ocak'ta Filistin direniş hareketi HAMAS ve İsrail arasında ateşkes anlaşmasına varıldı. Ancak İsrail'in hukuk tanımaz ve şımarık tavrını sürdürdüğünü görüyoruz. Filistinlileri binlerce yıldır yaşadıkları topraklardan sürgün etmeye yönelik tekliflerin bizce ciddiye alınır bir tarafı yoktur. Bu arada Filistin halkına ikinci bir Nekbe yaşatmaya Allah'ın izniyle kimsenin gücü yetmez, yetmeyecektir.
‘GAZZE’DE 50 MİLYON TONU AŞKIN ENKAZ VAR’
“Burada asıl konuşulması gereken şudur. Bakınız Gazze'de 61 binden fazla masum şehit oldu. Okullar, kiliseler, camiler, üniversiteler bombalandı. Gazze'deki binaların neredeyse yüzde 80'i yıkıldı. 50 milyon tonu aşkın devasa bir enkazdan bahsediliyor. Gazze'deki yıkımın mali faturasının 100 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. Bu ağır faturanın müsebbibi de İsrail ve Netanyahu hükümetidir. İsrail kendi başına bu faturayı mutlaka ama mutlaka ödemelidir.
“İsrail yönetiminden öncelikle sebep oldukları yıkımın bedeli tahsil edilmeli, bununla da Gazze'deki yeniden inşa süreçleri başlatılmalıdır. Tazmin edilmeyen her zarar faili daha da azgınlaştıracaktır. İsrail'in önce yıkıma, onca acıya katliama sebep olduktan sonra hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam etmesine izin verilemez. Dolayısıyla Netanyahu, 15 ay süren katliamlarına rağmen topraklarından kopartamadığı Gazzelilere yer arayacağına Gazze'de yol açtığı 100 milyar dolarlık zararı tedarik edeceği kaynak aramalıdır.”
‘İSLAM DÜNYASI GAZZE’Yİ İNŞA EDEBİLİR’
“Burada şunu da dikkatinize getirmek isterim. Biz 6 Şubat 2023 depremlerinde gerçekten büyük bir yıkım yaşadık. 53 binden fazla canımızı kaybettik. 311 bini aşkın bina kullanılamaz hale geldi. Bu vahim tabloya rağmen depremin üzerinden 2 yıl bile geçmeden enkazı kaldırdık. İnşaatlara başladık ve şimdiye kadar 201 bin konutu teslim ettik. Bu yıl bitmeden 453 bin konut ve iş yerini teslim edeceğiz. Aynı inşa ve ihya başarısını Gazze'de de İslam dünyası olarak sergileyebiliriz. Evvel Allah çok kısa sürede Gazze'yi yeniden ayağa kaldırabiliriz. Yeter ki Gazzelilerin zaten hakkı olan bu para İsrail'den tahsil edilsin. Aynı şekilde İsrail devleti ve haydut yerleşimciler tarafından gasp edilen evleri, arazileri, iş yerleri de hak sahibi Filistinlilere iade edilmelidir.”
BAĞIMSIZ FİLİSTİN DEVLETİ
“Gazze'nin yeniden imarının yanı sıra Başkenti Doğu Kudüs olan Bağımsız ve coğrafi bütünlüğü haiz Filistin Devleti kurulması için de çabalarımızı arttırmamız büyük önem arz ediyor. Tüm bunların mazlum Filistin halkına hem bir kardeşlik vazifemiz hem de vicdan borcumuz olduğuna inanıyorum.”