Yandex
19 Haziran 2025 Perşembe
İstanbul 21°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Güney Kafkasya Batı’dan Doğu’ya dönüyor

Gürcistan ve Ermenistan Batı ile ilişkilerine mesafe koyarken Rusya ile ilişkilerini ilerletiyor. Ayrıca Çin ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) de bölgede etkisini artırıyor. Türkiye de Güney Kafkasya’nın Avrasya’ya yönelişine katkı sunmalıdır

Güney Kafkasya Batı’dan Doğu’ya dönüyor
ALİ MERCAN

Avrupa ülkeleri, özellikle Almanya ve Fransa, Donald Trump’ın ikinci başkanlık döneminden sonra da Atlantikçi politikalarını terk etmedi. Joe Biden ile girilen sürecin bir parçası olarak Avrupa Birliği (AB), küresel bir güç olma, Rusya’ya karşı konumlanma ve doğuya doğru yayılma politikalarını sürdürüyor. Ukrayna’ya “Sonuna kadar savaş!” diyen AB, bir yandan Kiev’e askeri ve maddi desteğe devam ederken, diğer yandan Güney Kafkasya ile ilişkileri pekiştirme politikası izliyor. Ancak küresel saflaşma AB’nin istediği yönde ilerlemiyor. Ayrıca AB, gücünü çok aşan iddialar güdüyor. Biden döneminde ABD desteği ve teşviki ile doğuya açılma hayalleri besliyorlardı. Hala bu çizgide ısrar ederek Rusya’ya karşı yığınak yapıyorlar, sınır bölgelerine askeri güç ve silah yerleştiriyorlar.

Güney Kafkasya Batı’dan Doğu’ya dönüyor - Resim : 1

GÜNEY KAFKASYA’NIN RUSYA İLE İLİŞKİLERİ İLERLİYOR

Avrupa, Güney Kafkasya’da özellikle Ermenistan ve Gürcistan’la çok yönlü ilişkiler geliştirmişti. Hegemonyacı Biden yönetimi Çin’i çevrelemek için Pasifik’e yönelirken Avrupa’nın da yakın doğuda, yani Batı Asya’da yoğunlaşması öngörülüyordu. Bu bakımdan Güney Kafkasya’da hegemonyacılık açısından önemli bir boşluk doldurulacaktı. Türkiye, İran, Rusya ve Orta Asya arasında her bakımdan önemli bir yer olan Güney Kafkasya’ya yoğunlaşma yolu özellikle seçildi.

Ancak Gürcistan ve Ermenistan’daki son gelişmeler bu planları tersine çevirmeye başladı. Bu iki ülkede Batı ile ilişkilere mesafe konulurken Rusya ile ilişkiler ilerletiliyor. Ayrıca Çin ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) de bölgede etkisini artırıyor.

Avrupa’ya karşı Güney Kafkasya’nın mesafe koyması ve Doğu Avrupa’daki gelişmeler, Türkiye için önem taşımaktadır. Suriye’de merkezi bir hükûmetin kurulması, terör örgütlerinin etkisiz hale getirilmesi gibi Güney Kafkasya’da da emperyalist Avrupa’ya karşı Türkiye’nin bölge önderliğini geliştirmesi olanakları, daha doğrusu sorumlulukları doğmuştur. Türkiye, Doğu-Batı arasında denge politikaları yerine Batı Asya ve Kafkasya’da öncü roller üstlenerek Yeni Dünya’nın güçlenmesine önemli katkılar sunacaktır.

Avrupa’nın başı çeken ülkesi Almanya, Güney Kafkasya'da, özellikle Ermenistan ve Gürcistan'da geriliyor. Her iki ülke de çok yönlü bir dış politika izliyor ve Rusya ile ilişkilerini geliştiriyor. Almanya ve AB dış politika çevrelerinin gözlemlerine göre de Almanya, Güney Kafkasya'da nüfuz sahibi olma çabalarında gerileme yaşıyor. Bu durum, Türkiye, Rusya, İran ve Orta Asya arasında stratejik açıdan son derece önemli bir bölgede bulunan Ermenistan ve Gürcistan’daki çeşitli siyasi gelişmelerin analizi ile gösterilmektedir. Bölgedeki Alman varlığı başlangıçta Ukrayna savaşının gölgesinde genişledi. Diğer şeylerin yanı sıra Ermenistan'ın dış sınırına AB'den polis ve asker konuşlandırıldı. German Foreign Policy 1 Nisan 2025 tarihli sayısında son durumu şöyle değerlendiriyor:

“Son dönemlerde özellikle Rus etkisi yeniden güçleniyor. Ermenistan, ikili ticareti genişletmek için Rusya ile müzakere ederken, Gürcistan Başbakanı İrakli Kobahidze yönetimindeki hükümet, Moskova ile diplomatik ilişkileri geliştirmeye çalışıyor. Aynı zamanda, bir Alman polis memuru tarafından yönetilen Ermenistan'daki bir AB misyonu geri çekilmeye hazırlanırken, Gürcistan Başbakanı Tiflis'teki Alman Büyükelçisi’ni ‘radikal muhalefetin temsilcisi’ olarak davranmakla suçluyor. Güney Kafkasya'da Rusya'nın yanı sıra özellikle Çin ve Birleşik Arap Emirlikleri de nüfuz kazanıyor.”

BARIŞ ANLAŞMASI İLE DÖNÜM NOKTASI

13 Mart'ta Ermenistan ve Azerbaycan hükûmetleri bir barış anlaşması üzerinde anlaştılar. Bu anlaşma, her iki ülke de hala Sovyetler Birliği'nin bir parçasıyken başlayan, 37 yıldır süren siyasi bir çatışmaya son verecek. Aynı zamanda AGİT Minsk Grubu da dağılacak. Buna ek olarak, Ermenistan-Azerbaycan sınırı boyunca daha fazla yabancı polis ve askeri birlik konuşlandırılmayacak. Bu da Ermenistan'daki AB misyonunun (EUMA) sona ermesi ve Ermenistan'daki Alman dış politikasının gerilemesi anlamına geliyor.

ERMENİSTAN’IN ÇOK YÖNLÜ DIŞ POLİTİKASININ GELİŞİMİ

EUMA, AB'nin Ermenistan'da ilk kez bir güvenlik politikasına sahip olduğunu göstermişti. Güney Kafkasya ülkesinin AB ve ABD ile gelişen ilişkileri, birçok kişi tarafından Erivan'daki Rus etkisini geri püskürtecek çok yönlü dış politikanın işareti olarak görüldü. Bugüne kadar, Rusya'daki sınırların korunmasından sorumlu olan Rus gizli servisi FSB, Ermenistan'ın Türkiye ve İran ile olan dış sınırını kontrol ediyordu. Joe Biden Hükûmeti, Ermenistan'a bir ABD Sınır Muhafızı Danışma Grubu gönderme sözü de vermişti. Donald Trump'tan sonra bu ertelendi.

Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki barış süreci, Güney Kafkasya'da Rus etkisinin yeniden canlanmasına yol açtı. Mart ayı ortalarında Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Erivan ile Moskova arasındaki ilişkilerin iyileştirilmesini emretti. Hemen ardından her iki ülkenin üst düzey temsilcileri arasında bir dizi toplantı yapıldı. Ayrıca, Ermenistan Hükûmeti’nin Rus sınır birliklerini geri çekilmeye teşvik etme çabaları sona erdi. Rus devlet kurumları, ülkedeki Rus hükûmet kanallarının yayınının yeniden başlatılması ve ikili ticaretin yoğunlaştırılması konusunda Ermenistan temsilcileriyle müzakerelerde bulundu. Rusya ile ilişkilerin canlanmasıyla birlikte Ermenistan'daki Alman dış politikasının harekete geçme seçenekleri daha da daraldı.

DER SPİEGEL: TİFLİS’TE PUTİN KAZANDI

Buna paralel olarak, komşu Gürcistan ile Batı arasındaki ilişkilerde de bozulma var. Ekim 2024'ün sonunda yapılan parlamento seçimleri, Alman basınında “Putin ile AB arasında bir karar verme” seçimi” şeklinde nitelendi. Muhafazakar konumu temsil eden “Gürcü Rüyası” partisinin seçim zaferinin ardından, Alman Spiegel dergisi, “Tiflis'te Putin zafer kazandı” manşetini attı. Gürcistan ile Rusya arasında ticaret birkaç yıldır yeniden büyük ölçekte seyrediyor. 2023'ten bu yana vizesiz seyahat geri döndü.

Gürcistan'daki parlamento seçimlerinin ardından ülkenin başta Almanya ve ABD olmak üzere Batılı ülkelerle ilişkileri bozulmaya başladı. Seçimden sonra Avrupa Parlamentosu, resmi sonucu tanımadığını bildirdi ve seçimin bir yıl içinde yeniden yapılması çağrısında bulundu. Gürcistan Başbakanı İrakli Kobahidze, AB katılım müzakerelerini 2028'e kadar askıya alacağını açıkladı. Ayrıca Başkan Biden yönetimindeki ABD, Washington'daki görev değişikliğinden kısa bir süre önce Gürcistan'la “Stratejik Ortaklık Şartı”nı askıya aldı.

Almanya, Gürcistan'da onlarca yıl kültürel nüfuza sahip oldu. Başbakan Kobahidze ve Parlamento Başkanı Shalva Papuashvili de dahil olmak üzere birçok Gürcü üst düzey politikacı Alman üniversite diplomasına sahip. Papuaşvili ayrıca, federal sermayeye ait Deutsche Gesellschaft für Internationale Zusammenarbeit (GIZ, Alman Uluslararası Ortak Çalışma Vakfı)) için on yıldan fazla bir süredir çeşitli görevlerde çalıştığını söylüyor. Diğer görevlerinin yanı sıra, başkent Tiflis'teki GIZ ofisinde Gürcü ekibine liderlik etti. Başbakan Kobahidze, Almanya'nın Tiflis Büyükelçisi Peter Fischer'i Gürcistan parlamento seçimlerini eleştirerek iki ülke arasındaki dostane ilişkilere zarar vermekle suçladı. Kobahidze, Fischer'in diplomatik bir temsilci olarak değil, “radikal muhalefetin temsilcisi” olarak hareket ettiğini açıkladı.

Gürcistan Hükûmeti, tüm gerilimlere rağmen, Rusya ile diplomatik ilişkileri normalleştirmeyi sürdürüyor. 2016 yılında Gürcistan, Çin ile de bir serbest ticaret anlaşması imzaladı. 2020'den bu yana Gürcistan ihracatının çoğu Çin Halk Cumhuriyeti'ne gitti ve aynı yıldan beri iki ülke “stratejik ortaklık” ile birbirine bağlandı. Diğer yandan Gürcistan, Arap Körfezi devletlerinin yatırımları için öncelikli bir ülke oldu. BAE, Orta Asya-Güney Kafkasya üzerinden Avrupa'ya uzanan Orta Koridor’da daha güçlü bir pozisyon almak istiyor. BAE, Gürcistan'da güneş enerjisinin kullanımını destekliyor. Ekim 2023'ten bu yana, kapsamlı bir Ekonomik Ortaklık Anlaşması iki ülkeyi birbirine bağladı. Gürcü dış politikasının Rusya, Çin ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelere yönelişi, Almanya'nın bölgede gerilediğini göstermektedir.

TÜRKİYE AVRASYA’YA YÖNELİŞE ÖNDERLİK ETMELİDİR

Batı sistem olarak çürüme ve çökme sürecindedir. Bu süreç aynı zamanda Avrupa’nın doğusu ve en yakın ilişki içinde olduğu ülkelerle de hakimiyet ilişkilerini kaybettiği bir süreçtir. Batı emperyalistleri Doğu Avrupa, Güney Kafkasya gibi ilişkileri olan ülkeleri Rusya düşmanı bir cepheye dahil etmek istiyor. Türkiye’nin çıkarları bu adımlara karşıdır.

Türkiye, Avrupa güvenliğine katkı gibi Rusya karşıtı politikalarla kendi aleyhimize adımlardan vazgeçmelidir. Bu adımlar kendi ayağımıza balta vurmaktır. Oysa Doğu Avrupa ve Güney Kafkasya gibi Batı emperyalizminin egemenlik kurmaya çalıştığı ülkelerin Avrasya ile karşılıklı yarar esasına dayanan ilişkilerine önderlik edebilir. Batı Asya’da önderlik rolü alabilir ve küresel çapta da Atlantikçi politikalara karşı insanlığın ortaklaşa buluşacağı Yeni Dünya sürecine de öncü nitelikli katkılarda bulunabilir. Türkiye’nin bu yeteneği ve birikimi vardır. Yeter ki Vatan Partisi politikaları ve önderlik birikiminin merkezinde olduğu Üreticilerin Milli Hükûmeti’ni kurma yoluna girilsin.

Kafkasya